İslam dini lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamenei bugün İslam İnkılabı Muhafızları Ordusu komutanları ve personeline hitaben yaptığı konuşmada İslam İnkılabı'nın temel ve etkileyici mesajının 'zulmetmek ve zulme uğramaktan uzak durmak' olduğunu hatırlatarak, sultacıların tüm söz ve tavırlarının sulta düzeninin bu mesajla çatışmasından kaynaklandığını belirtti.
Ayetullah Hamenei inkılap muhafızlarının, itikad ve inancın derinliklerinden ortaya çıkarak, cihad ve direniş meydanına atıldığını ve nice güçlü ve zeki komutanlar ile askeri stratejistler yetiştirmesine paralel olarak sivil alanlarda da nice tedbir sahibi müdürlerin gelişmesine yardımcı olduğunu kaydetti.
İnkılap muhafızlarının ayakları sarsılmaksızın 'inkılapçı kalmak' ve 'inkılapçı yaşamak' konusunda örnek olduğunu vurgulayan Ayetullah Hamenei, güçlü bir bünyeye sahip olan bu örgütün hiç bir zaman dünyadaki değişimler ya da ülke içerisindeki gelişmeler bahanesiyle tutarlı ve sağlıklı yolundan asla sapmadığını ifade etti.
Hamanei, kimi yorgun devrimcileri eleştirerek şöyle konuştu: 'Dünya değişti diye idealler ve hedefler ile katedilen doğru yolun da değiştirilmesi gerekmez. Bu yüzden inkılap muhafızlarının İslam İnkılabı'nın korunması amacıyla çeşitli alanlardaki gelişmeler ve akımları yakından tanıyıp, bu bağlamdaki olayları yakından izlemesi gerekmektedir.'
Ayetullah Hamenei inkılabın asıl ve temel probleminin sulta düzeninin İslam İnkılabı'nın sunduğu coşkun mesaja karşı koymak çabası olduğunu belirtirken, bu mesajın zulmetmemek ve zulme uğramamak olduğunun altını çizdi.
Hamanei, İslam İnkılabı'nın beşeriyet için yepyeni bir düzen sunmakta olduğunu söyleyerek şu değerlendirmede bulundu: 'Mevcut egemen sulta düzeni dünyayı 'zalim' ve 'mazlum' olarak ikiye taksim etti. Ancak İslam İnkılabı zulümle mücadele ve zulümden kaçınma mantığını kendisiyle birlikte getirdi ve bu mantık inkılabın mesajının İran sınırlarını aşarak başka milletler tarafından müsbet olarak karşılanmasına yol açtı. İran milletinin zafere taşıdığı inkılabın mesajına ayrıca diktatör devletler, sulta düzeninin uşağı durumundaki yönetimler ve uluslararası yağma şebekeleri de düşmandırlar. Sulta düzeni ve uşakları, 'savaş çığırtkanlığı', 'yoksulluğun körüklenmesi' ve 'kokuşmanın yayılması' şeklindeki üç ayrı siyaseti izlemekteler. İslam bütün bu siyasetlere karşıdır ve bu karşı duruş, inkılaba olan düşmanlığın temelini oluşturmaktadır. İşte nükleer enerji konusunun da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir.'
Ayetullah Hamenei İran İslam Cumhuriyeti'nin nükleer faaliyetlerine değinerek konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Bizler, ne Amerika ve ne de başkaları yüzünden; tam tersine inançlarımız gereğince nükleer silahları kabul etmemekteyiz. 'Hiç kimse nükleer silaha sahip olmamalı !' dediğimizde bizim de kesinlikle bunun peşinde olmadığımız anlaşılacaktır. Ancak, İran muhaliflerinin gerçek hedefi başka bir şeydir. Bu bir kaç ülkenin nükleer enerji alanındaki tekellerinin kırılmaması yönündeki çabaları görülmektedir. Ancak onların kavgaları buradan da kaynaklanmıyor. Amerika, Batı ve onların bağımlılarının başvurduğu sansasyonlar ve kavgaları, İslam İnkılabı'nın özgün mesajı karşısındaki infial çerçevesinde algılamak gerekir.'