Doktor Abdülhalik Hüseyin ile yapılan röportaj şu şekilde:
Irak’ta siyasi sahnede yaşanan son gelişmelerin ortaya çıkmasının nedeni nedir?
–Abdülhalik Hüseyin: Öncelikle size bu röportajı gerçekleştirmenizden dolayı teşekkür ederim, Irak’ta siyasi sahnede yaşanan son gelişmelerin çeşitli nedenleri var ve bunların başında Irak ordusunun ve gönüllü halk güçlerinin (El-Haşd El-Şabi) IŞİD terör örgütü bantlarında elde ettikleri büyük zaferler geliyor. Bu zaferler, IŞİD ve onun iç ve dış destekçilerinin kontrolü kaybetmelerine ve kendilerini kurtarmak için çırpınmalarına neden olmuş, bu nedenle kolay hedefler olarak, yerleşim bölgelerinde terör operasyonlarını artırarak, savaş meydanındaki yenilgilerini bu şekilde telafi etmek istemişlerdir.
Aynı zamanda onların taraftarları halkın arasına sızarak, onları yolsuzlukla mücadele ve kabile payı bahanesiyle yıkıcı protestolara yönlendirdiler. Doğru bir kelimedir ama ondan batıl amaçlanmaktadır, Onlar El-Hazra bölgesine (Bağdat’ın yeşil bölgesi) ve meclise saldırarak, milletvekillerini dövmüşler ve hatta başbakanlık binasına da saldırmışlardır. Bu protestolar barışçıl değil, aksine, düşmanca ve hükümete zarar vermek ve güvenlik güçlerinde karışıklık çıkarmak içindir ve bu durumun mahiyeti ortaya çıkmıştır.
Irak’taki siyasi gerginliklerde IŞİD’li Baasçıların ayak izleri
Irak’taki huzursuzluk ve şiddet ortamının oluşmasında ve siyasi sahnede istikrarı yok etmeye çalışanların arkasında kimler var ve neden siyasi sahneyi gergin, sorunları ve protestoları büyük göstermeye çalışıyorlar?
– Bir önceki soruda da değindiğim gibi, IŞİD’in yüzde 90’ı Baasçılardan oluşuyor ve onların siyasi kolu siyasi süreç içerisinde ve mecliste bulunmaktadır. Bekalarını sorunları artırmada, huzursuzluk ve istikrarsızlık çıkarmada görmektedirler ve bu eylemlerini halkın içerisinde çırpındığı ekonomik sorunlardan yararlanarak yapmakta ve bu konuları suiistimal ederek, yolsuzluk gibi sorunların hacmini büyük göstermektedirler. Bu kişiler (Baasçılar) Sadr Hareketi’nin içine nüfuz etmişlerdir. Hatta Mukteda Sadr’ı destekleyen sloganlar atmakta ve devamında da Irak’ın tarihi komşusu İran aleyhinde düşmanca sloganlar atmaktadırlar.
El-Sudan bölgesinde keşfedilen özel gönderi olayı
Bu sloganlar Irak’ın Batı şehirlerinde iki yıl önce grev yapan protestocuların ‘Git İran, git, Bağdat kurtuldu’ gibi sloganlarının aynısıydı. Sadr Hareketinin İran aleyhine böyle sloganlar atması mümkün değil. Şialar aleyhindeki bu etnik sloganlar, özelikle siyasi sisteme katılan Şii politikacılar aleyhindedir. Şu noktaya değinmeliyim ki, emniyet güçleri, dağıtılmaya hazır Baas yanlısı kitaplardan oluşan gönderileri, El-Sudan bölgesinde buldu ve bu, Baaslıların çalışmalarının ve onların bu protestolardaki rolü ve liderliğinin kanıtıdır.
Tekrarlanan Ehli Sünnet izolasyonu iddialarının perde arkası
Bazıları Irak’taki Ehl-i Sünnet’i savunduklarını iddia ediyorlar, oysaki mezhebi Sünni olan meclis başkanı Selim El-Ceburi, istikrar ve huzurun ve aynı zamanda fitne planlarının önlenmesi gerektiğini vurguladı, bu konuda sizin düşünceniz nedir?
– Evet, bu tip iddia ve bahaneler 2003 yılında faşist Baas rejiminin yıkıldığı günden beri konuşuluyor. Onlar Ehl-i Sünnet’in izole edildiği, onların kenara itildiği ve yine Irak hükümetinin Şiiler ve İran taraftarlarının hâkimiyeti altına girdiği iddialarını tekrarlıyorlar. Onlar Amerikalı politikacıların desteğini kazanmak ve Şii politikacıların imajını bozmak için, Washington’da lobilerin ofislerine milyon dolarlar veriyorlar. Aslında hükümette beş başkanlık vardır; Cumhurbaşkanlığı, meclis başkanlığı, yargı başkanlığı ve Kürdistan başkanlığı olmak üzere. Bunların dördü Ehl-i Sünnet’in yetkisindedir ve sadece anayasanın, meclisteki en büyük parti hükümeti kuracak ve başbakan olacaktır yönünde koyduğu kanunlara göre başbakanlık, Şiilerin yetkisindedir. Onlar Ehl-i Sünnet müftüsü Rafi El-Refai’nin diliyle Şii Başbakan istemediklerini söylediler, onlar hatta kendi çirkin planları doğrultusunda hareket etmeyen Sünni Mezhepli her lider karşısında da duracaklardır.
Amerikalılar IŞİD ile savaşta neden ciddi değiller?
– Amerikalıların ciddi olmadığına inanmıyorum, birkaç gün önce Amerika Genel Kurmay Başkanı Bağdat’a gelerek, ‘Amerika IŞİD ile mücadelede kararlıdır’ dedi ve aynı zamanda Irak hükümetinin, IŞİD ile savaşta Irak ordusunun donanımı için lojistik teçhizat ve ihtiyaç taleplerine cevap verdi. Bu zaferler Amerika ve İran savaş uçaklarının katılımıyla elde edildi ve Irak’a IŞİD ile savaşta büyük destek sağladı.
Felluce’yi kurtarma operasyonlarının gecikme nedenleri
Felluce’yi kurtarma operasyonları neden geç başlatıldı?
– Operasyonun tüm boyutları için hazırlanılması, askerlerin eğitilmesi, silah ve mühimmat temini, operasyonları tanımak ve düşmanı baskına uğratma unsurları gibi nedenler, Felluce’yi kurtarma operasyonlarının gecikme nedenlerindendir. Bu operasyon nihayetinde 21 Mayıs akşam saatlerinde başladı ve emniyet, gönüllü halk güçleri ve Sünni kabilelerin IŞİD’e karşı kazandığı büyük zaferlerin mutlu haberlerini müjdelemektedir. Şimdiye kadar birçok semt, bölge ve şehir kurtarılmış, çok sayıda terörist ve özellikle liderler öldürülmüş, yüzlerce kişi de kaçmıştır.
Iraklılar arasındaki ihtilaflardan Arabistan ve Katar’ın duyduğu mutluluk
Şiiler arasındaki ihtilaflardan kimler faydalanıyor, dini yüce merceiyyetin Irak sahnesindeki rolü nedir ve merceiyyetin Irak’ta siyaset sahnesinde yaşanan son gelişmelerden hoşnutsuzluğunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Şiilerin Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve yine içeride Baas partisinden kalanlar ve IŞİD gibi bölgedeki düşmanları, Şia’nın evinin içindeki bu ihtilaflardan yararlanıyor. Yüce merceiyyet sosyal dokunun, barışın ve huzurun korunmasında etkili ve faydalı bir rol üstlendi ve özellikle Cihad-ı Kifaye fetvasıyla El-Haşd El- Şabi’nin oluşmasında önemli bir rol oynadı.
Eğer Al-i Suud Hükümeti olmasaydı terörizm olmazdı
Suudi Arabistan’ın, Irak’taki siyasi ihtilafların alevlenmesinde ve yine Bağdat’ta Arabistan Büyükelçiliğinin açılmasından beri terör operasyonlarının artmasında ne gibi bir rolü var?
– Suudi Arabistan’ın Irak’taki siyasi ihtilafların alevlenmesinde büyük rolü var. Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki, eğer Suudiler(Al-i Suud) olmasaydı terörizm asla olmazdı. Suudiler geçtiğimiz 30 yılda dünyada Vahhabi aşırıcılığı yaymak ve terörist gruplar oluşturmak için yüz milyar dolar harcadılar ve bu ülkenin büyükelçiliği de terörist gruplarla irtibatta olmak, Irak’ta huzursuzluk ve istikrarsızlık yaratmak ve kabileler arası fitneyi alevlendirmek için açıldı.
Suudilerin Şiiler arasında ihtilaf oluşturma çabaları
Irak sahnesinde mevcut en önemli zorluklar nelerdir?
– Irak’ın karşı karşıya olduğu en önemli zorluklar; terörizm, terörizmin faydalandığı Şii ve Sünni aşiret kavgaları ve aynı şekilde ulusal ittifakta Şiiler arasındaki ihtilaflar ve nüfuz üzerinde rekabetlerdir. Suudiler, Şii siyasetçilerin imajını karalamak için bazı Şii yazarları satın alıyorlar, çünkü bu gibi yazarların Şiiler üzerindeki etkisi Ehl-i Sünnet yazarlarından daha fazla oluyor çünkü hiç kimse Şii yazarları aşiret hedefleri taşımakla suçlamıyor. Suudiler aynı zamanda Şiileri birbirlerine karşı kışkırtmaya çalışıyor.
