Bir haftada Suriye’nin İdlib bölgesinde 13 askerimizi şehit verdik. Başta Türk Milletinin başı sağ olsun. Yüreklerimiz kahraman Mehmetçiğimizle çarpıyor. Saldırıların Suriye Devleti tarafından yapıldığı, devletimizin yetkili kurumları tarafından açıklandı. İdlib bölgesi, Suriye meselesinin düğümlendiği yer. İdlib’de yaşanan gelişmeler neticesinde Türkiye, önemli kararların eşiğinde. Dünyanın gözünün çevrildiği İdlib’de, Türkiye’nin çıkarı nedir ve sahada kimlerle birlikte olmalıdır?
Türkiye’nin Suriye’deki en önemli meselesi; PKK’yı bitirmek. Çağımızda ülke güvenliğini korumak için sınır ötesi operasyonlar gerçekleştirmek bir zorunluluk. Ülkemizi tehdit eden PKK’yı sadece sınırlarımızı koruyarak engelleyemeyiz. Ankara’yı, Diyarbakır’ı, Şanlıurfa’yı korumak için El Bab’da, Afrin’e operasyon düzenleyip PKK’yı bitirmemiz şart. ‘’Bu sebeple Suriye’de ne işiniz var’’ demek, Türkiye’nin güvenliğini riske atmaktadır.
Peki, bu sınır ötesi operasyonların 'sınırı' nedir? Namlularımızı kime doğrultacağız? Bu soruya cevap verebilmek için Türkiye’ye tehdit nereden ve kimden geliyor sorusuna cevap vermemiz gerekir.
TÜRKİYE'YE TEHDİTLER NEREDEN GELİYOR?
Türkiye’yi kim tehdit ediyor sorusunun cevabı için yoruma gerek yok, son 5 yılda yaşanan gelişmeleri sıralasak rahatlıkla cevabı verebiliriz. 15 Temmuz’u kim gerçekleştirdiyse, PKK’ya binlerce tır silahı kim verdiyse, şehirlerimizde bombaları kim patlattıysa, Mehmetçiğimizi alçak namlularıyla kim hedef aldıysa, ekonominizi mahvederim açıklamalarını kim yapıyorsa, Türkiye’nin düşmanı odur, yani ABD. Tehdidin merkezi ve hedefi açık. Hedefi, Türkiye’nin teröre karşı mücadele direncini kırmak, Avrasya’dan kopartıp Atlantik’e sistemine bağlamak ve bölgemizde kukla bir Kürdistan devleti kurmak.
Türkiye, ABD’nin beslediği PKK’ya karşı 2015’den bu yana sınır içi ve sınır dışı operasyonlarla tarihi başarılar kazandı ve önemli mevziler elde etti. PKK’ya karşı mücadele milletimizin birliğini güçlendirdi ve Türkiye’nin sahada gerçek dostlarını görmesini sağladı. Emperyalizmle savaş, Türkiye’ye zorunluluklarını net bir şekilde gösterdi. Önce sınır içimizde Hendek operasyonları, ardından sırasıyla Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla Türkiye, ABD’ye karşı büyük başarı sağladı. Bu operasyonların hepsinde Türkiye, Rusya ve İran’la doğrudan irtibata geçerken, Suriye ile dolaylı yoldan görüştü. 2015 öncesi Rusya ve İran düşmanlığının yerini, askeri ve siyasi iş birliği aldı. Bu durumdan oldukça memnunuz, Türkiye emperyalizmle savaştıkça gerçek dostlarını buluyor, bağımsızlığını sağlama alıyor ve özgürleşiyor.
ABD DE RUSYA DA AYNICILAR
Türkiye ABD’den uzaklaştıkça bir o kadar Rusya’ya yakınlaştı. Bu devletimizin bir tercihinden ziyade zorunluluğuydu. Çünkü, tehdidin yerini saptadıktan sonra, aynı tehdide maruz kalanlarla ittifak yapmanız kaçınılmaz. ABD sadece Türkiye’yi değil, Suriye’yi, Irak’ı, İran’ı ve Rusya’yı tehdit etmekte. ABD ve İsrail tehdidine karşı hiçbir devlet tek başına cevap veremez. Karşılıklı bağımsızlık temelinde gelişen ittifaklar, yaşamsal bir mecburiyettir. 2015 yılından bu yana baktığımızda saydığımız kuvvetlerle olumlu yönde gelişen ilişkilerimizi ve anlaşmalarımızı görüyoruz.
ABD de kendisinden uzaklaşan ve Rusya ile yakınlaşan Türkiye’yi gördükçe, Türkiye’de farklı birçok kesimin sahiplenebileceği zeminde bir propaganda yürüttü. Rus düşmanlığı. Amerikancısı da Rus düşmanı oldu, kendisine milliyetçi diyen bazı çevreler de. Bu propagandaya öyle ya da böyle alet olan çevrelerin buluştuğu yer ise; ABD politikası oldu.
HDP KAPANSIN, MOSKAVA'DA PKK BÜROSU KALMAZ
Meseleye Türkiye’nin çıkarlarından bakanlar, Rus düşmanlığının sebebini rahatlıkla görebilir. Neden Rusya düşmanı oluyoruz? Neymiş; Moskova’da PKK’nın bürosu varmış. Evet Rusya bu konuda hata yapmaktadır. Önce kendi hatalarımızı düzelteceğiz. Devletimizin PKK’ya karşı mücadelesinde eksiklikler yok mu? Var! Eksiklik olmasa HDP hala mecliste ve 81 ilde temsil edilebilir mi? Türkiye emperyalizme karşı ne kadar tutarlı olursa, ittifak halinde olduğu devletler de o kadar olur. Türkiye HDP’yi kapatırsa Moskova’da PKK bürosu kalmaz!
Rusya’nın PKK’ya binlerce tır silah yapmadığı aşikar, Türk ordusuna saldırmadığı çok açık, FETÖ’yü koruyup kollamadığı gün gibi belli. Peki nasıl oluyor da ABD ile Rusya aynı kefede oluyor? ‘’İleride Rusya’nın bunları yapmayacağını nereden bilelim kardeşim’’ diyen kahinlerin sözüne göre mi hareket edeceğiz? Olur da ileride bunları yaparsa onların da karşısında oluruz! Niyetlerle değil, olgularla hareket etmeliyiz. Rusya düşmanlığı, Türkiye’ye de Rusya’ya da kaybettirir. ABD’nin kazanacağı ise açık.
SURİYE'NİN LİBYA'YA ETKİSİ
Suriye politikası sadece Suriye’yi tehlikeye atmıyor. Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı yönelen ABD, İsrail, Yunanistan ve GKRY emperyalist ittifakına karşı da bizleri zor durumda bırakıyor. Yakın zamanda doğru bir hamleyle Libya ile imzaladığımız karşılıklı Münhasır Ekonomik Bölgeler Anlaşması’nı da tehlikeye atıyor. Doğu Akdeniz’de bu kirli ittifaka karşı tek başımıza cevap veremeyiz. İttifaklara ihtiyacımız var. Peki kimle yapacağız bu ittifakı? Karadan bizi tehdit eden PKK’nın hamisi ABD’yle mi? ABD’nin deniz ve karadaki ittifakı Türkiye’ye karşı zaten! Türkiye’nin sadece karada değil, denizde de bu ittifaklara ihtiyacı var. Karada Rusya ile olalım ama denizde ABD’yle olalım diye bir gerçeklik yok. Bu politikayı Türkiye’ye ABD sevdalıları öğütlüyor. Türkiye’nin ortak ve hedefli bir dış politikaya ihtiyacı var. Düşmanımız ABD, bizden bu konuda daha tutarlı. Karada da denizde de karşımızda!
SURİYE'NİN BİRLİĞİNİ KİM SAĞLAYACAK?
En çok konuşulan konuların başında; Suriye’nin bütünlüğünü kim sağlayacak sorusu geliyor. Kurtuluş Savaşımızda İzmir’in bağımsızlığını kim sağladı? Ya da Sakarya’da taarruza kim kalktı? Türk askerleri, Mehmetçik! Kurtuluş Savaşımızda Sovyetler’den mühimmat yardımı aldık fakat askeri birlik kuvveti olarak işlerimize doğrudan karıştırmadık. Bağımsızlığımızı ittifaklarımızı doğru sevk ederek sağladık. Suriye’nin birliğini de Suriye devleti ve ordusu sağlayacak. Türkiye, Suriye’nin birliğini ancak Suriye devletiyle anlaşarak sağlayabilir. Esad’ı koltuğundan indirme hayalleriyle hangi birlik sağlanacak? Suriye hükümeti PKK-YPG'yi 'vatan haini' ilan edip üzerine yürüme kararı almışken Esad düşmanlığı kime kazandıracak?
BÖLGELSEL BİRLİK, BÖLGESEL GÜVENLİK
Türkiye, 2015 öncesi saplantılarından kurtuldukça bağımsızlığına kavuşuyor. PKK’yla müzakereden, mücadeleye geldik; FETÖ’yle ortaklıktan, FETÖ’yü ezmeye geldik. Hepsi vatanseverlerin mücadeleleri ve Türkiye’nin mecburiyetleriyle gerçekleşti. Türkiye, ABD’nin öğütlediği politikalardan bir bir vazgeçti ve güvenliğini sağladı. 2015 öncesinden kalan ve eskisi gibi olmasa da hala uygulanan Suriye politikasından derhal vazgeçilmeli. Bu kör ısrar, Türkiye’yi tehdit ettiği gibi, bölgemize de güvensizlik yayıyor. ABD ve İsrail, Türkiye’ye tebrikler gönderiyor. PKK’ile mücadelede Türkiye’ye tehditler savuran ABD, Suriye politikasında bizi neden tebrik ediyor? Hükümet yetkililerini uyarıyoruz; bu hatadan vazgeçin, düşmanlarımızı sevindirmeyin!
Aydınlık