Hz. Ali (as) Ramazan ayının 19. günü sabah namazında yaralanıp yere düştükten sonra "Andolsun Kâ'be'nin Rabbine kurtuldum" diye buyurmuştu. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin mescide girdikleri zaman, Hz.Ali'yi mihrabın önünde yerden toprak alıp; "Ondan yarattık sizi, yine oraya iâde edeceğiz; ordan çıkaracağız bir kere daha sizi" meâlindeki âyeti okuyup, yarasına basıyor buldular. (Tâhâ 55)
Hz. Ali'yi yaralı halde eve götürdüler. Mülcemoğlu'nu, elleri bağlı olarak Hz. Ali'nin yanına getirdiklerinde: "Ey Allah'ın düşmanı" dedi, "Ben sana iyilik etmedim mi?" Mülcemoğlu: "Evet" dedi, "Iyilik ettin." Hz. Ali (as): "Bunu götürün, hapsedin, eziyet etmeyin, aç bırakmayın; siz ne yiyor, içiyorsanız buna da onu verin.
Ben sağ kalırsam ne yapacağımı bilirim; ölürsem, o bana bir kılıç vurdu; siz de onu bir vuruşta öldürün; ama Allah'ın sizi bağışlamasını da istemez misiniz?" dedi. Hak'ka kavuştuğu gece Hz. Ali'ye bir bardak süt sunmuşlardı. Yarısını içtikten sonra bardağı verdi; "Bunu" dedi; "O esirinize götürün, onu sakın aç bırakmayın." Sütü Mülcemoğlu'na götürdüler; "Zehirlidir" diye içmedi.
Bu olayda, adâletle-zulüm, îmanla-îmansızlık, yücelikle-alçaklık, fazîletle - hıyânet; bir bardak sütle tarihe, insanlık tarihine geçti. Hz.Ali Emîr'ül-mü'minîn, bu fânî dünyadan göçmeden önce, oğlu Imâm Hasan ve Imâm Hüseyin'i yanına çağırdı; onlara vasiyyetini yazdırdı ve imâmlık emanetlerini Hz.Hasan'a teslim etti.
Imâm Ali, Hicret'in 40. yılı Ramazan ayının 21. Gecesi, Hak'ka kavuştuğunda 63 yaşında idi. Türbesi Irak'ın Necef şehrindedir.