-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim Mümin kardeşini üzer, sonra da (kendisini affetmesi için) bütün dünyayı kendisine verecek olsa bu kendisi için kefaret olmaz ve bu ihsanından dolayı asla mükafat görmez.” (Dolayısıyla önce tövbe etmeli ve üzdüğü Müslüman kardeşini kendisinden razı etmelidir.)
Bihar’ul-Envar, c. 75, s. 150
* * *
-İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müslüman kardeşinin senin üzerindeki en çok farz olan haklarından biri de dünya ve ahiret menfaatinin olduğu bir şeyi kendisinden gizlememendir.”
Bihar’ul-Envar, c. 2, s. 75
* * *
- Hz. Hasan (a.s), annesi Fatıma (a.s)’ı sürekli komşuları ve diğerleri hakkında dua ederken gördüğünde, “Anneciğim, neden kendine dua etmiyorsun?” diye sordu. Bunun üzerine Hz. Fatıma (a.s) şöyle buyurdu: “Önce komşu, sonra ev.”
Keşf’ul-Gumme, c. 2, s. 25
Bihar’ul-Enver, c. 43, s. 82
* * *
-İmam Hasan b. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Başkalarına karşı, kendine nasıl davranılmasını seviyorsan öyle davran.”
Bihar’ul-Envar, c. 78, s. 116
* * *
-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah, hakkı ihya edip batılı yok öldürene; zulmü reddedip adaleti ikame edene rahmet etsin.”
Gurer’ul-Hikem, s. 181
* * *
150-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şu dört şey Peygamberler (a.s)’ın ahlakındandır: İyilik, cömertlik, zorluklar karşısında sabır ve Müminin hakkını almak için kıyam etmek.”
Tuhef’ul-Ukul, s. 277
* * *
1-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin direği olan, İslam cemaatini oluşturan, düşmanlara karşı duran, ümmetin çoğunluğu olan halkı sevmeli ve onlara meyletmelisin.”
Nehc’ül-Belağa, 53. Mektup
152-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Mümin insanın hakkını eda etmekten daha üstün bir şeyle ibadet edilmemiştir.”
el-Kafi, c. 2, s. 170
* * *
-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bir Mümine eziyet eden şüphesiz ki bana eziyet etmiştir.”
Bihar’ul-Envar, c. 67, s. 72
* * *
-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bir müminin malını haksız yere gasp eden kimseden tövbe etmedikçe ve aldığı malı sahibine geri vermedikçe Allah asla razı olmaz, iyi ve hayır işlerini asla kabul etmez ve iyiliklerinden saymaz.”
Müstedrek’ül-Vesail, c. 17, s. 89
Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Birbirinizle karşılaştığınız zaman selam verip tokalaşın ve ayrıldığınızda da birbirinize mağfiret dileyerek ayrılın.”
Bihar’ul-Envar, c. 76, s. 4
-İmam Hüseyin bin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Selam vermenin yetmiş sevabı vardır; atmış dokuz sevabı selam verene, bir sevabı da selama karşılık verene aittir.”
Bihar’ul-Envar, c. 78, s. 120
-Eba Abdillah (İmam Sadık) -a.s- şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.v), Abdulmuttalib oğullarını toplayarak şöyle dedi: “Ey Abdulmuttalib oğulları selamı yayın, yakınlarınızı ziyaret edin, insanlar uykuda iken gece namazı kılın, yemek ihsan edin ve güzel sözler söyleyin ki esenlikle cennete giresiniz.”
Bihar’ul-Envar, c. 69, s. 393
-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlk selam veren kimse Allah ve Resulü nezdinde daha evladır./değerlidir.”
Vesail’uş-Şia, c. 12, s.
-“Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Sizden; iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve kötülükten men eden bir cemaat olsun. İşte kurtuluşa erişenler yalnız onlardır.”
Al-i İmran/104
-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ümmetim iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak hususunda gevşek davranıp bu önemli işi birbirine havale ettiklerinde Allah-u Teala’ya karşı savaş ilan etmiş olurlar.”
Bihar’ul-Envar, c. 100, s. 92
-Emir’el-Müminini İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Marufu emret ve ona uyanlardan ol, münkeri elinle ve dilinle gider. Münkeri isteyenlerden tüm çabanla uzaklaş ve sakın. Allah yolunda hakkıyla cihad et. Hiçbir kınayıcının kınaması, seni onun yolundan alıkoymasın. Nerede olursan ol, hak yolunda güçlülüklerin en şiddetlilerine korkusuzca atıl.”
Nehc’ül-Belağa, 31. Mektup
-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak Peygamberlerin yolu ve salihlerin metodudur. Bütün farzların kendisiyle ikame edildiği büyük bir farzdır. Diğer inançlar onunla emniyete erer, kazanç ve işler onunla helal olarak gerçekleşir, zulümler ortadan kalkar ve yeryüzü düzene girer.”
el-Kafi, c. 5, s. 56
-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir kötülük görürse, eliyle o kötülüğü nehy etsin. Gücü yetmezse diliyle, ona da gücü yetmezse kalbiyle nehy etsin.”
Vesail’uş-Şia, c. 16, s. 135
-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bir ümmet iyiliği emredip kötülükten sakındırdıkça; iyilik ve takvada yardımlaştıkça sürekli hayırlar/iyilikler içinde yaşar. Aksi takdirde böyle davranmadığı müddetçe onlardan tüm ilahi bereketler alınır.”
et-Tehzib, c. 6, s. 181
- Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s), İbn-i Mülcem (Allah’ın laneti üzerine olsun) tarafından ağır yaralanınca oğlu Hasan ve Hüseyin (a.s)’a şöyle vasiyet etmiştir: “Allah için mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle Allah yolunda cihad edin... İyiliği emredip kötülükten men etmeyi terk etmeyin. Aksini yaptığınız takdirde başınıza kötüleriniz geçer ve sonra, yaptığınız dualar da kabul olmaz.”
Nehc’ül-Belağa 47. Mektup
-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bütün hayırlı amellerin ve hatta Allah yolunda cihadın bile, iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma görevinin karşısındaki konumu; ağızdaki tükürüğün, dalgalı denizler karşısındaki konumu gibidir.”
Bihar’ul-Envar, c. 100, s. 89
-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah azze ve celle Şuayb Peygamber (a.s)’a şöyle vahiy etti: “Ben Şüphesiz ki senin kavminden yüz bin kişiyi azaba düçar kılacağım. Bu yüz bin kişiden kırk bin kişisi kötüler, altmış bin kişisi ise iyilerdir.” Bunun üzerine Şuayb Peygamber (a.s) şöyle buyurdu: “Ya Rabbi! Kötüler azaba layıktır, ama iyiler neden bu azaba düçar olacak?” Allah azze ve celle ona şöyle vahiy etti: “Zira onlar da kötülerle uzlaştılar ve ben gazaplandığım halde onlar gazaplanmadılar.” (Onlar günah işlediğinde hiçbir şey demediler, iyiliği emredip kötülükten sakındırmadılar.)
el-Kafi, c. 5, s. 56
-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Dilin çıkardığı fitne, kılıcın vurduğu darbeden daha şiddetlidir.”
Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 286
-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir şey dil kadar uzun süre hapsedilmeye müstahak değildir.” (Zira insanın işlediği günahların çoğu dil vasıtasıyla gerçekleşmektedir: gıybet, iftira, yalan, alay ve dille yaralama gibi.)
Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 277
-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dilini korumadıkça hiç kimse günahtan korunmuş olamaz.”
Bihar’ul-Envar, c. 78, s. 178
-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Gıybet etmenin Müslüman insanın dinini yok etme hususundaki etkisi; insanın, içindeki cüzzam hastalığından (ölmesinden) daha etkilidir.”
el-Kafi, c. 2, s. 257
-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Gıybeti terk etmek Allah azze ve celle için kılınan on bin rekat müstahap namazdan daha sevimli ve değerlidir.”
Bihar’ul-Envar, c. 75, s. 261
- Abd’ul-Mu’min’il-Ensari şöyle buyuruyor: “Muhammed bin Abdillah’il-Caferi’nin de yanında bulunduğu bir sırada İmam Ebi’l Hasan Musa bin Cafer (a.s)’ın yanına vardım. Ben ona bakıp tebessüm edince İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Onu seviyor musun?” Ben, “Evet, onu sizin için seviyorum.” deyince de şöyle buyurdu: “O senin kardeşindir. Her ne kadar babaları bir olmasa da mümin müminin kardeşidir. Kardeşini itham eden kimse melundur. Kardeşini kandıran kimse melundur. Kardeşine nasihat etmeyen kimse melundur. Kardeşinin gıybetini yapan kimse melundur.”
Bihar’ul-Envar, c. 75, s. 262
-İmam Musa b. Cafer (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kardeşinin gıybetini eden kimse melundur.”
Bihar’ul-Envar, c. 74, s. 232
-Enes b. Malik şöyle diyor: “Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Benden altı şeyi kabul edin, ben de size cenneti kabul edeyim (cenneti garantileyeyim):
1-Konuştuğunuz zaman yalan söylemeyin.
2-Söz verdiğiniz zaman sözünüzden caymayın.
3-Güvenildiğiniz zaman ihanet etmeyin.
4-Gözlerinizi (günahlara ve haramlara) kapayın.
5-Avret mahallinizi (ırzınızı) koruyun.
6-El ve dillerinizi haramlardan koruyun.”