Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Hatay'da Gadir-i Hum Coşkusu
Binlerce kişi salona akın etti
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
02-11-2012 12:03 - 2630 Okunma

 Uluslararası 14. “Hz. Ali - Gadir Hum Bayramı ve Kardeşlik” konferansı binlerce kişinin katılımıyla büyük çoşkuyla gerçekleşti.

EHDAV tarafından Antakya Kapalı Spor Salonunda 14. sü gerçekleştirilen toplantı, Saygı Duruşu - İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Ş. Menna Gündüz’ün Kur’anı Kerim okumasıyla başladı.

Konferansa Hatay Vali Vekili Kadim Doğan, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, CHP Hatay Milletvekilleri Hasan Akgöl, Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz,   Türkiye Alevi – Bektaşi Federasyonu Başkanı Selahattin ÖZEL, Avrupa Alevi – Bektaşi Konfederasyonu Bşkanı Turgut Öker, Alevi Vakıfları Federasyonu Bşkanı Doğan Bermek,  Araştırmacı – Yazar Kenan Çamurcu, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, din adamlarının yanısıra çok sayıda davetli katıldı.   

Gecenin açılış konuşmasını yapan EHDAV Genel Başkanı Ali Yeral, sözlerine “kıymetli canlar, tüm zorluk ve kıt imkânlara rağmen, Yüce Mevlamın inayeti, ana - babamızın hayır duaları ve siz değerli, duyarlı dava kardeşlerimin de desteğiyle, bölgemizin medar-ı iftiharı EHDAV şemsiyesi altında, 2012’de 14. Gadir coşkusunda hizmetinizde olmanın en derin sevinç ve heyecanı içindeyim.” Diyerek başladı.
“Malumunuz, Mâide Suresinin 3. ayetince; “dinimizin kemale erdiği, nimetimizin tamamlandığı ve din olarak bize İslam’ın seçilip beğenildiği” gündür.

Bugün, Hz. Muhammed (S.A.A)’in, Mekke’yle Medine arasındaki Gadir-i Hum denilen yeşil ve sulak bir vadide Veda Haccı dönüşünde 130 bin civarındaki Müslüman’a, iki büyük ve ağır emanet olan Kuranı Kerimle Ehli Beytini vasiyet ettiği gündür. Bugün, o mahşeri kalabalıkla kıyamete kadar gelecek insanlara; “ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Allah’ım, Ali’nin dostuna dost, düşmanına düşman ol, Ona yardım edene yardım et, Onu yalnız bırakanı yalnız bırak ve hakkı daima Ali’yle beraber kıl!” diye haykırdığı gündür. Kısaca bugün, dinimizin tamamlandığı ve Emirulmuminin Efendimize, Nebi tarafından; velâyet, imâmet, vesâyet ve hilafetin verildiği gündür. İşte böyle bir günde, İmam-ı Ali’ye itaat, aşk ve biat tazelemeye hoş geldiniz, şeref verdiniz! En büyük gün olan Gadir Bayramı, bereketini hâlâ yaşadığımız mübarek Kurban Bayramı ile Cumhuriyet Bayramı hepinize kutlu ve mutlu olsun!” dedi.

ANTAKYA ADINI SİLEMEZSİNİZ

EHDAV Başkanı Ali Yeral konuşmasında Antakya isminin yok edilmesine tepki göstererek, “Ölümüne Antekye’liyiz” diyerek şunları dile getirdi.

“Başta Ülkemizle Ortadoğu olmak üzere, tüm dünyaya örnek sunduğumuz şirin Antakya’mıza, barış ve huzurun başkenti adını boşuna koymadık. Zira Ülkemizin tek Ermeni köyü Samandağ’ında, tek Hıristiyan Belediye Başkanı da Arsuz’dadır. Ama her ne hikmetse son yıllarda, birileri her yerinden tarih ve medeniyet fışkıran “Antakya” adından karnı ağırmış ve alerji kapmış olacak ki, onu “Merkez” gibi aslı - faslı olmayan yerden bitme bir adla değiştirmek istiyor.

Millet tarihi kültürünü araştırıp koruma altına alırken, bizde ise binlerce yıllık kadim kent Antakya adı yok edilmek isteniyor! Birileri varsın, çakma Merkezli olsun, ama biz ve bu kentin tamamı doğma - büyüme ve yeri geldiğinde de ölümüne Antekye’liyiz arkadaş! Geçenlerde biri kimliğine Antakya yerine Merkez yazmalarının sebebini sorup itiraz etmiş. İç İşleri Bakanından gelen evlere şenlik resmi cevap aynen şöyle: “Bakanlık olarak arayıp taradık, Hatay’da Antakya diye bir ilçeye rastlayamadık!?” Şimdi buna Allah için güler misin – ağlar mısın?! Yalan demeğe dilim varmıyor da peki, siz düne kadar asırlardır kimliklerle resmi dairelere Antakya yazmakla, hayali bir ilçeden mi bahsediyordunuz? Şaibeli sebeplerle, perde arkasından bir çırpıda tarihi Antakya adını silmek yerine, bu kentin sahiplerine danışmayı ve gerekirse referandum yapmayı, demokrasiyle dürüstlüğün gereği olarak görüyoruz. Öte yandan Hatay Büyük Şehir Belediyesi yeni sınırlarının siyasi, ırki ve mezhebi kaygıyla çizildi şaibeleri, şimdiden bizi üzmekte ve endişelendirmektedir.” Serzenişinde bulundu.

ALEVİ-SÜNNİ KARDEŞLİĞİMİZDEN ÖDÜN VERMEYECEĞİZ
Suriye ile ülkemiz arasında yaşanan sorunlara da değinin Yeral, “Komşu ve kardeş ülke Suriye’de 2 yıla yaklaşan olaylar, maalesef en fazla bizi ve bölgemizi etkiledi. Dün “Sayın kardeş Esad”, bugün aniden “zalim, kalleş Eset” oldu?! İlimizde masum mülteciler dışında barındırılan çok uluslu El-Kaide militanları, Suriye’deki akrabalarımızı tavuk gibi kesmekle kalmadı, buranın halkını de taciz ve tehdit etmeye başladı. Oysa 38’deki referandumda Hatay Devletini ilga edip Atatürk Türkiye’sine severek ve koşarak “EVET” diyen bu Halkın karşılığı böyle olmamalıydı!

Ülkemizce muhalif isyancılara yapılan her türlü destek yetmezmiş gibi, şimdi de tezkereyle Suriye ile resmen savaş atmosferine girdik. Defalarca dedik yine diyelim: “Hıristiyanlar Beyrut’a, Aleviler tabuta!” diye bağıran Emevi güruhun demokrasi ve insan hakları derdi yoktur! Onlara verilen destek, sadece ABD ile İsrail’in işine yarar ve Suriye’yle çıkarılmak istenen savaş, kesinlikle bizim savaşımız değildir. Onun içindir ki, Asi’nin karşı tarafındaki öz akrabalarımızla hiç kimse, hiç bir havadan - sudan ve şaibeli bombalarla bizi savaşa ikna edemez! Birileri birilerinin hatırına; “yurtta harp, cihanda harp” derse, biz de barışçıl Dinimizle Mustafa Kemal’in hatırına ısrarla; “yurtta sulh, cihanda sulh” deriz!. Zira savaşın gözyaşı, yıkım, kan ve ölüm olduğunu bilmeyen yoktur! Ülkemizin sırayla Suriye, Irak, Lübnan Hizbullah’ı ve İran’la restleşip Ehli Beyt taraftarı Şii – Alevi dünyasıyla kavgalı olmasını, biz tesadüfî ve hayra alamet görmemekteyiz!

Bu arada bazen; “YERAL siyasi mesajlar veriyor, o ise dini bir kanaat önderidir!” gibi duyumlar alıyorum. Gerçek şu ki; daima eğriye eğri, doğruya doğru demeyi ilke edinmişler olarak, bizim şu ana kadar klasik manada hiç kimseye; şu parti veya lidere oy ver veya verme dediğimizi hiç kimse söyleyemez! Ama milli birlikle beraberliğimiz ve Alevi - Sünni kardeşliğimiz tehlikedeyse, hiç kimse kusura bakmasın ki, inisiyatif alıp Halkı uyarmak, kardeşliğimizi savunmak, tehlikeli de olsa düşman oyunlarını bozmak bizim hem dini, hem de insani görevimizdir.

Tabi bazı çevreler bu tavizsiz, eğilmez ve onurlu duruşumuzdan dolayı, kendilerince bizi geri plana itmeğe, susturmaya ve hatta ortadan kaldırmaya çalışıyorlar! Ama onlar, bizim şanlı Kerbela’nın öğrencileri ve İmam Hüseyin’in evlatları olduğumuzu demek hala öğrenememişler! Ant olsun ki, ne Ebu Süfyan’ın altınları, ne Muaviye’nin iştahlı sofraları, ne de melun Yezid’in zehirli kılıcı bizi yolumuzdan asla döndüremez!. Biz en yüce makamı Hakkın katında ve bu necip halkın gönlünde olduğunu çok iyi biliyoruz.

Kıymetli katılımcılar, ne hikmetse Suriye’deki fitne şiddetlendikçe, biz Alevilere duyulan kin ve nefret daha net ortaya çıkmaktadır. Dikkat ederseniz, son aylarda biz Ehli Beyt âşıklarını; Alevi, Şii, Kızılbaş, Caferi, Bektaşi, Rafızî, Fellah ve Tahtacı gibi adlarla bölüp parçalamak ve birbirine ötekileştirmek isteyen çirkin bir siyasetle yüz yüzeyiz. 14 asırdır bizi İslam dışı sayan çirkef Emevi zihniyeti, şimdi de bizi Alevilikten bile dışlamaya çalışıyor. Kendilerinin deyimiyle “Nusayri” dedikleri biz Arap Alevileri; Müslüman da, Şii de, Alevi de, Ehli Beyte de bağlı değilmişiz!? Hani derler ya; “dinime küfreden bari Müslüman olsa!?” Bir defa, işlerine gelmese de bu milletin tamamına yakını kendisini “Nusayri” değil, “Alevi” olarak bilir ve öyle tanıtır.

Buradan hem ilgililere hem de tüm dünyaya ilan edelim ki; ne kadar farklı isimlerle bizi bölmeğe çalışırlarsa çalışsınlar, biz Hz. Ali ve Ehli Beyt aşkıyla yoğrulmuş tek yürek ve tek toplumuz. Teferruat ve adetlerdeki basit farklar da Sünni mezhepler arasındaki farklardan daha fazla değildir. Hiç kimse de boşuna yorulmasın; Antakyalı Alevi ile Sivaslı Kızılbaşın, Azerbaycanlı Caferi ile Bosnalı Bektaşi’nin, Suriyeli Alevi ile İranlı Şii’nin özde birbirinden hiçbir farkı yoktur!. Hepimiz insanız, Müslümanız, Şiiyiz, Aleviyiz, Caferiyiz, Bektaşiyiz ve Kızılbaşız!.. Hepimiz iriyiz, diriyiz ve biriz! Hepimiz birimiz, birimiz de hepimiz içindir!.. Bitmedi, Sünniler de bizim din kardeşimiz dini, dili, ırkı ve felsefesi ne olursa olsun diğer  tüm kesimler de bizim insan kardeşimizdir.”

EHDAV Genel Başkanı Ali Yeral konuşmasının son bölümünde EHDAV Şubesi açma yetkisi vereceklerini dile getirerek sözlerini şöyle noktaladı; “Kıymetli canlar, son olarak; her şeye rağmen Alevi – Sünni kardeşliğimizden ödün vermeyeceğimizi ve Antakya’nın huzurunu hiç kimseye bozdurmayacağımızı herkesin iyice bilmesini isteriz.

tasarladığımız ve tüm Akdeniz Arap Alevilerinin dini ve kültürel ihtiyacını karşılayacak büyük Ehli Beyt Külliyesi için, zengin iş adamlarımızın ellerini ceplerine atma zamanı geldiği kanısındayız. İlimizle il dışına EHDAV şube açma yetkisini vereceğimizi buradan sizlere duyurmak istiyorum diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili İnce: Kardeş kavgası istemiyoruz

Törende konuşan CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce ise kardeş kavgası istemiyoriz dedi.
İnce, şöyle konuştu: ''Bayramların, hangi bayram olursa olsun iki temel işlevi vardır. Bir, o dini ibadetin yerine getirilmesi görevi, iki, dayanışmanın artırılması. Eğer bu bayram bir milli bayram ise o günü anmak için yapılır. Her iki biçimde de toplumların, insanların birbirine yakınlaşması, kenetlenmesi önemlidir. Gadir-i Hum Peygamberimizin Hz. Ali'yi vasi tayin ettiği, velayetini belirlediği gündür. 'Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır' dediği gündür. Bu toprağın insanları her zaman ister Sünni, ister Alevi olsun Peygamberimize ve Ehl-i Beyti'ne sonsuz saygı duymuşlardır.''

Bu topraklarda barış, kardeşlik istediklerini, Suriye ile yaşananları doğru bulmadıklarını anlatan İnce, ''Bu ülkenin evlatları neden savaşsın? Sonra bu savaşın kararını çocuğunun birine bedelli askerlik yaptırıp öbürüne çürük kararı alanlar veremezler, vermemelidirler. Biz Suriye ile 1980'den 2002'ye kadar 22 yılda 13 anlaşma yapmışız. 2002'den 2012'ye kadar yani AKP döneminde 49 anlaşma yapmışız. AKP öncesinde 22 yılda 13, 10 yılda 49 anlaşma yapmışız'' ifadesini kullandı.
nce, kardeş kavgası istemediklerini bildirerek, Atatürk'ün dediği gibi, ''Yurtta barış dünyada barış'' için yaşamak istediklerini kaydetti.

Bugün Hatay, Gaziantep, Kilis, Mardin, Mersin, Osmaniye ve Şanlıurfa'da toplam 7 şehrin ihracatının yüzde 58 azaldığını belirten İnce, ''Birlik ve beraberliğimiz, kardeşliğimiz, özgürlüğümüz olacaksa ekonomimizin de düzgün olması lazım. Eğer bu topraklarda herkesin Türkiyesi'ni kuracaksak zengin olmamız lazım. Yoksul insanla demokrasiyi geliştirmek, yerleştirmek çok daha güç olacaktır. Bunu yapmamız için de akıllı işler yapmamız lazım'' dedi. Muharrem İnce, Alevisi, Sünnisi, Türkü, Kürdü, Çerkez'i, Arap'ı bu ülkenin demokrat, laik Cumhuriyete yürekten bağlı insanlarıyla birlikte iri ve diri olacaklarını belirtti.

Özgündüz: Biz dün de Anti Emperlayist-Anti Siyonistik bu günde
 

Törende konuşan Türkeyi Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz bu yılın özel durumuna binaen buraya sizin derdiniz derdimizdir, sevinciniz sevincimizdir, sizinle beraberiz, ölümüne beraberiz demeye geldim dedi.   

Alevi’si, Bektaşi’si, Nuseyri’si, Caferi”siyle bizim üst kimliğimiz Alevi’dir
Birileri hep şunu söyler Anadolu Alevisi İran Şii’sine benzemez, siz iyisiniz de onlar kötü, benimle konuşurken de sizin namazınız, orucunuz var bu Aleviler sizin gibi değil ki, badest namaz bilmez, siz iyisiniz onlar kötü. Bunu söyleyenler benden yanıtlarını alır bu başka bir konu şimdi de Anadolu Alevisi, Şii başka şeydir şu Arap Nuseyriler onlar başka bir şeydir diyor.

Peygamber mezarını yıkmaya kalkışanlar, demekten utandığım, Kâbe’ye ziyarete giden kadınların göğüslerini elleyen Suudiler sizin kardeşiniz oluyor da, onlarla bir oluyorsunuz da bizi neden farklılaştırıyorsunuz? Bırakın da biz bir olacağız size ne? Tarihi ve coğrafi sebeplerle herşeyi burada açıp dökmek istemiyorum biz detaylardaki farklılıklarımızı ayrılık olarak değil renkliliğimiz olarak görüyoruz. Bunu bize bırakın siz buna karışmayın. Ben basında da belirttim,  aramızdaki bazı farklılıklar bizim renkliliğimizdir, bu bizim bir olmadığımızı göstermez.

Kur’an diyorki Namaz, takvalı, erdemli, namuslu, şerefli insan olasınız diye farz kılındı, oruç farz kılındı. Ama senin orucunla, namazın seni katil yapıyor, kardeşinle kavgalı yapıyor, kuyulara kelleleri doldurabiliyor, teröristlerin attığı topu bahane edip seni canileştirebiliyor. Ülkenin külfetini çeken biziz, nimetinine gelince yok. Biz iktidara bindörtyüz senedir hasretiz, kazara bir yerde iktidara gelsek, ona da tahammül edemiyorsuz. Alevi Suriye’de iktidarın küçük ortağıdır. Bakanlıklar, din teşkilatı kimin elinde? Tahammül edemiyorsunuz. Niye Alevi iktidarda.

Biz ne canız ki yüzlerce yıldır Bahreyn’in yüzde 95 Şii olmasına rağmen, kraldan başka bütün halkın şii olmasına rağmen biz, bir Sünni zalim Kralın krallığına ses çıkarmıyoruz. Bomba patlatmıyoruz. Biz nasıl canız ki, bu yurdu Balkanlara kadar, Horasan’dan, Osmanlı, Selçuklu ordusu gelmeden, başımızı koltuğumuza alarak bu yurda gelip burayı Türk yurdu, Müslüman yurdu yaptık,  siz gelip Yavuz döneminde hazıra kondunuz,  Mısır’dan Sünni mollaları getirip emeğimizin üstüne oturdunuz. Şimdi de dağdan gelen bağdakini kovuyor.
Her kesimin katıldığı Alevi çalıştaylarında birlikte olduğumuz, Alevi, Nuseyri, Bektaşi, Caferi herkes bir konuda birleşti. Biz Türkiye’de üst kimliğimzle hepimiz Alevi’yiz dedik. Bunu o komisyonda deklare ettik. Bizim mezhebi kimliğimiz Caferidir bunun kararını da orada birlikte aldık. Biz Allah’ı bir biliriz, doları ikinci tanrı görmeyiz.

Hz. Muhammed Mustafa (sav) 124 bin peygamberin sonuncusu olarak peygamberimizdir biz ona iman etmişiz. Kur’an bizim de kitabımızdır. Esas bizim de kitabımızdır. O kitap Ali’nin yazılış şeklidir. Ali de onun canlı natık şeklidir. O tamamiyle bize aittir. Biz 14 masuma inanırız 14 tanrıya değil. 12 İmamın velayetine, imametine, hücciyetine, hilafetine inanırız, ilahlığına, ulûhiyetine değil. Biz Türkiye Alevileri böyle düşünüyoruz. Soyumuz Alevidir, Ortaasyadan geldik, Türk soyu Alevi’dir. Horasandan geldik. Niye Alevi bu ülkede horlanır ve sen hak sahibisin? Biz yine de Habil olmaya yeminliyiz. Amman kardeşkanı akmasın, lanet olsun koltuğa koltuk kavgası için değmez. Bize imamımız Ali, bütün dünyayı emrimize verip tahta çıkarsalar, bir böceğin, bir karıncanın yuvasına taşıdığı, yaprağı, bir buğdayı onun ağzından alacak kadar haksızlığına değmez buyurmuştur. İmam Ali bize bunu öğütlemişir.

Siz de imamınız, peygamber evladını kesme pahasına, peygamberlere sövme pahasına, peygamber evini yakma pahasına, iktidarı elegeçirin ve bırakmayın diyor. Peygamber evladını kesenlerin, seni kesmesi çok mudur?
Biz Habil Olmayı Seçtik
 O diyor ki iktidar peygamberle savaşmaya da değer. Peygamberimiz buyurmuştu ya: “Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’le savaşan benimle savaşmışır, onlara söven bana sövmüştür, onlarla barışan benimle barışmıştır.” Peygamberle savaşan benimle niye savaşıyor diyerek yadırgama. Onlar zalimliği bizler mazlumluğu seçmişiz. Biz Habil olmayı seçtik, Kabil olmayı değil.
Biz gönülden inanmışız, Allah’ın huzuruna giderken onun adaleti mutlak işleyecektir. Orada rüşvet, adam kayırma, bizim uşaklar işlemez mutlak adalet işleyecektir. Bizim davamız oraya kalsın. Kimi burayı seçti kimi orayı. Orası bize burası onlara kalsın.

Suriye’nin sunduğu örnek krallıkları korkuttu

Suriye konusuna da değinen Selahattin Özgündüz, Beşşar Esad’ın bölgede müthiş bir örnek sunduğunu ifade ederek bundan rahatsızlık duyan kukla kralların bu yüzden ona savaş açtıklarını söyledi. Özgündüz, Esad ülkesinde yaşayan herkesime temsil hakkı tanıdı, kabilesinde yer verdi, bakanlık verdi. Temsilde adalet ilesini işletti. Bu durumdan rahatsız olan krallıklar kendi ülkelerideki farklı kesimlerinde aynışeyi isteyecekleri endişesiyle öldürülmesini ve indirilmesini istediler.

bölgede bütün Arap dünyasında, devlet ve devlet başkanı olarak antiemperyalist ve anti siyonist iki yüzlükük yapmadan, dik duran tek devlet başkanıdır. Danışmalı kavga yaparak, alttan ticareti artıran değil, tek yüzlü bir liderdir. Bunun için kötü örnekti, gitmesi gerekiyordu.

Beri taraftan bizim ABD’ye dini birliğimiz yok ki. Dini ayrı olanların mezhep kavgası olmaz.  ABD ve İsrail’in bizimle ne işi var? Bizler Müslümana karşı boynumuz bükük, kanımızı akıtsalarda kan akıtan olmayız. Ama Emperyalizm ve Siyonizme gelince onların karşında dim dik dururuz. Biz bu yüzden ölümü hakediyoruz. Dik duruşun da bir bedeli oluyor.

Biz onlardan dik duruş bekliyorduk ama kardeş ihaneti beklemiyorduk. Emperyalizmle, Siyonizmle yaptığımız savaşta, arkadan hançerlenmeyi beklemiyorduk. Sizinki demokrasi davası öyle mi? Kral Abdullah’la, Katar Kralıyla demokrasi öyle mi? Dünyada bunlardan daha zalimi var mıdır? Siz onları adil bilip yanyana koltuk koltuğu durup, dün kardeşimiz olan ve Suriye’de herkesimin hakkın veren bir lidere sen demokrasi götürüyorsan, o demokrasi dost başına olmasın.

Birliği bozan taraf asla biz olmayacağız
Bizim anti Emperyalist, anti Siyonist savaşımızda ve duruşumuzda bizi arkadan vurdular. Ama biz yene kardeşkanı dökmeyeceğiz, kardeşimize hep barış elimizi uzatacağız. Birliğimizi bozan taraf asla biz olmayacağız. Vatana sahip çıkmada en önde gideceğiz, bu vatan için çekilecek bir külfet varsa, herkesten önce biz çekeceğiz. Mesele milli birliğimizse bu uğurda gerekirse onurumuzu da ayağımızın altına alırız. Bu Antakya bunun en güzel örneğidir.
 

Biliyorsunuz peygamberimize film, karikatür ve çeşitli vesilelerle en ağır ve en çirkef hakaretler edildi. Bugün iktidar koltuğunda oturanlar, eğer Amerikalılar bu iktidar koltuğunu lutfetmemiş olsaydılar, şimdi tüm Türkiye ayaktaydı değil mi? Koltuk sevdası nelere kadirmiş meyer! Allah herkesin müştereğidir, seni olnlardan ayıran en büyük değerine, peygamberine hakaret edenlere karşı ses çıkaramıyorsun. Meğer bu koltuk nekadar da tatlıymış. En büyük değerine hakaret edenler her şeyine hakaret eder.
 Biz diyoruz ki kardeşlerim siz koltuklarınızda sağlam oturun, isterseniz icma ile oylarımızı da size verelim bu da sorun değil ama yeter ki düşmana karşı, peygamberimize sövene karşı dik dur.
Kana’da öldürülen Müslüman çokuklara ağlamayan, tastik ettiğim anlamda demiyorum İsrail’de bir yahudi çocuğu öldü diye ağlıyorsa, onu kötülemiyorum ama senin kalbin nasıl bir kalp ki Müslüman ümmetine hiç ağlamıyor! Bir Amerikalı öldüğünde neden feveran edersiniz? Her gün ABD bombasıyla Müslüman ölüyor, neden feveran etmiyorsunuz? Bunlar da aklımızda soru işareti yaratıyor.
 

Biz dün de antiemperyalist ve anti siyonistik bu gündü aynı yerde duruyoruz, biz sizinle beraber kahrolsun israil diyorduk biz şimdi de diyoruz ama size ne oldu kardeşlerim. Diye konuştu. Özgündüz Gadir-i Hum’da peygamberimiz bu ilahi emri duyanlar duymayanlara bildirsin buyurmuştu. Sizler bunu en güzel şekilde yaptınız, bunun bayraktarlığını üstlendiniz, Allah bu bayrağı elinizden almasın diye konuştu.

Törende yapılan diğer konuşmalarda da birlik ve beraberlik mesajları verildi. Törene katılanlara EHDAV vakfınca onur plaketi takdim edildi. Törende ayrıca El Fırat ve El Zehra Tv Türkiye temsilcesi H.Ş. Cevad Gök başkan Ali Yeral’a Necef ve Kerbela’dan getirdiği anlamlı hediyeleri takdim etti.
Törenin ardından konuklara yemek verildi.

Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz’de Gadir-i Hum vesilesiyle bir mesaj yayımladı.

Lekisiz mesajında şunları söyledi:
'Gadir-i Hum Bayramı' dolayısı ile bir mesaj yayınladı. Vali Lekesiz mesajında şunları kaydetti:
“Farklı dillerin, farklı kültürlerin, farklı inanışların uyum ve ahenk içerisinde yaşadığı Hatay, sadece ülkemizin değil, dünyanın da önemli barış ve hoşgörü merkezlerinden biridir.

Yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapan sevgi, barış ve hoşgörü ili Hatay'daki bu birlik ve beraberliğin temelinde sevgi ve saygı yatmaktadır. İşte bu sevgi ve saygıyı, birlik ve beraberliği koruduğumuz sürece aşamayacağımız hiçbir engel, ulaşamayacağımız hiçbir hedef yoktur.
İlimizde yaşayan her din ve mezhepten vatandaşımızın bayram sevincini, yüzyıllardır ortak sevincimiz olarak görüyoruz. Aynı şekilde tüm vatandaşlarımızın üzüntü ve tasalarını da ortak üzüntümüz ve tasamız olarak görüyor ve bunu yüreğimizde hissediyoruz.

Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm Hataylı hemşerilerimiz arasındaki bu güçlü bağların korunması, daha da güçlendirilmesi konusunda hepimize büyük görevler düşüyor. Şüphesiz Hatay'da yaşayan her bir vatandaşımız içtenlikle bu sorumlulukları taşımaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle tüm Alevi vatandaşlarımızın 'Gadir-i Hum Bayramı'nı kutlar, sağlık, huzur ve afiyet içerisinde nice güzel bayramlara sevdikleri ile beraber erişmelerini dilerim.”

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
02-11-2012 12:03 - 2630 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
21-11-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım