New York'un bir numaralı iş dünyası gazetesi Wall Street Journal'da Türkiye'nin istihbarat şefi Hakan Fidan üzerine yayımlanan makale, hem Türkiye'de hem de uluslararası basında bir dizi tartışmayı ateşledi.
10 Ekim tarihli makalede, Fidan'ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yakınlığına ve PKK ile diyalog kurulması ve 'Arap Baharı' süreci gibi dönemeçlerde oynadığı kritik role vurgu yapılıyordu.
Wall Street Journal'daki makalenin yankısı Türk kamuoyunda tartışılmaya devam ederken, ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post'ta, Türk istihbaratının İsrail gizli servisi için çalışan 10 İranlıyı Tahran yönetimine ihbar ettiğine ilişkin bir makale yayımlandı.
Makalenin altındaki imza tanıdıktı: İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Başbakan Erdoğan arasında 2009'da yaşanan Davos Krizi'nde moderatör rolünde olan David Ignatius.
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yigal Palmor, bu haber üzerine şu açıklamayı yaptı: “Bu haberleri, Türkiye ile İsrail arasındaki yakınlaşmayı zorlaştırmak ve bu her iki ülkeye de yakınlaşmanın çok da gerekli olmadığı mesajını göndermek isteyen bir takım çevrelerin sızdırmış olabileceği düşüncesi çok mantıklı.”
Başbakan Erdoğan, Fidan hakkındaki tartışmaya "Biz bu arkadaşlarımızı kimseye yedirmeyiz" diyerek katıldı.
Bu arada, "The Jewish Press" internet sitesinde yayımlanan analizde, İsrail gizli servisi MOSSAD Türkiye'ye karşı "naif" davranmakla eleştirilerek, Fidan'a yönelik bir suikast imasında bulunuldu: "Bir sabah arabasında özel bir sürprizi hak eden varsa o da Türkiye istihbarat şefi Hakan Fidan’dır."
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'ndan geldi.
Davutoğlu 18 Ekim 2013'teki açıklamasında, ''Sayın Hakan Fidan'la ilgili ortaya konan iddialar gerçek dışı olmanın yanında bir şeyi de gösteriyor: Sayın Hakan Fidan'ın görevini ne kadar mükemmelen yaptığını da ortaya koyuyor'' dedi.
Davutoğlu, ''Hakan Fidan'ın Türk istihbaratının kurumsal altyapısını geliştirme ve ülkemize dönük muhtemel riskleri bertaraf etme anlamında bilgi toplama çalışmaları, enformatik çalışmaları yapma konusunda büyük bir kapasite artırımına gitmiştir. Olağanüstü bir çabayla bu kurumsal altyapıyı geliştirmiştir'' görüşünü dile getirdi.
Dışişleri Bakanı, Fidan'ın hesap vereceği tek mercinin hükümet ve TBMM ile Türk milleti olduğunu belirtti, ''Zamanlama itibarıyla dikkat çekici bu iddialar, hem asılsızdır hem de çok kötü bir kara propaganda örneğidir'' dedi.