Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Gadir-i Hum Bayramı Halkalı'da Coşkuyla Kutlandı
İslam tarihinin en önemli günlerinden olan Gadir-i Hum Bayramı, İstanbul’da düzenlenen coşkulu törenle kutlandı.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
20-08-2019 14:36 - 1497 Okunma
Caferi Alimler Birliği (CABİR) ve Cem Vakfı tarafından 18 Ağustos 2019 tarihinde Halkalı Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde binlerce kişinin katılımıyla yapılan törenin sunuculuğunu Muhammed Çaça’nın yaptığı kutlama programı İstiklal Marşı ve Ş. Muhammed Karaduman’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
 
 
 
 
 
 
 
İran Erdebili’den programa katılan Ehlibeyt meddahı Mehdi Nusreti'nin okuduğu methiyeler salonda bulunan binler eşlik etti.
 
 
Caferi Alimler Birliği (CABİR)  Dernek Sekreteri Ali Koç hoş geldiniz konuşması yaparak, törene katılan ve ekranları başından bu anlamlı töreni takip eden canları selamladı. Koç şunları söyledi, saygı değer Ehl-i Beyt dostları, protokolü süsleyen sayın misafirlerimiz, Türkiye Caferileri Lideri Sayın Selahattin Özgündüz hocam, İlçe Belediye Başkanımızın sayın başdanışmanı, Cem Vakfı adına programımıza katılan sayın dedelerimiz, saygıdeğer alimlerimiz, hanımefendiler, beyefendiler; CABİR ile Cem Vakfı’nın organize etmiş olduğu Gadir-i Hum ve Kardeşlik programına hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
 Mübarek Ramazan Bayramı, otuz gün orucun tutulması ve bitmesinin ardından başlayan bayramdır. Kurban Bayramı, ilahi Ferizelerden biri olan Hac farizesinin bitiminin bayramıdır. Gadir-i Hum Bayramı ise dinimizin kemale erdiği bayramdır. Ne mutlu bizlere ki bu güzel günleri, bu güzel bayramları kutlamaktayız. Gadir-i Hum Bayramı hadislerde “Allah’ın yüce bayramı” diye geçmektedir.
 Tabi saygıdeğer konuşmacılarımız günün önemi ile ilgili sözlerini söyleyeceklerdir. Ben program akışı ile ilgili birkaç şeyi hatırlatıp sözlerime son vereceğim.
 Malumunuz üzere mübarek Ramazan ayı sonrası Caferi Alimler Birliği ile Uluslararası El-Mustafa Üniversitesi Türkiye Temsilciliği’nin ortaklaşa düzenlemiş olduğu “Beşinci Hayat Pınarı Bilgi Yarışması” yapıldı. Yarışma programı bu iki güzide kurumun birlikte yaptığı bir programdır. İlk ona giren yarışmacılara inşallah programın akışında hediyeleri onlara verilecektir.
 Son olarak; güvenliğimizi sağlayan emniyet teşkilatımıza, programın bu hale gelmesinde emeği geçen özellikle gençlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve sizleri Allah’ın selamıyla selamlıyorum.
 
 
Cem Vakfı Alevi İslam İnanç Hizmetleri Başkanlığı Senel Sekreteri Serdar Gazi Karababa Dede bir konuşma yaptı. Serdar Gazi Karababa dede şunları söyledi; “Onursal başkanımız İzzettin Doğan’ın ve Cem Vakfı Genel Başkanı Erdoğan Döner beyin ve Alevi İslam İnanç Hizmetleri Başkanı Eşref Doğan beyin selamlarını size sunuyorum.
  Sözlerime Eşref Doğan dedemin mesajıyla başlıyorum güzel dostlar:
 “Veda Haccı’nda yapılan açıklamalar yalnızca alemlere rahmet Hz. Ali’yi vekil ve vali ilan etmesinden öteye Kuran’daki ‘Emaneti eline veriniz.’ Mealindeki ayetin uygulanması ise ileri çağlara taşınması bir tavsiye değil bir emirdir. Peki neden bu uygulanmadı? Bunu düşünmek gerekir.”
 Altını çizerek söylüyorum bunu, sadece belli bir toplumun bu bayramı kutladığını, Veda Haccı’nda bunun Hz. Muhammed’in vasiyeti olmasına rağmen Hz. Ali’nin velayeti bir türlü kabul görmemiştir.
 Bu yüzden toplum olarak eminim ki bunun bir hüznü içerisindeyiz. Ama halen bunu bir bayram olarak kutluyoruz. Bizler ki tüm İslam Alemi olarak bugün burada eğer toplanabiliyorsak bu Ehl-i Beyt’e olan sevgimizden dolayıdır. Peki Ehl-i Beyt sadece Şialar’ın mı, Aleviler’in mi? Tabi ki değil. 
 Peygamber efendimizin tayin ettiği, hak emriyle gelen bu mesaja ne yazık ki İslam alemi bir türlü sahip çıkamamıştır. Ve o günden bugüne dileğimiz, bu bayramı resmi bir tatil olarak kutlamamızdır.
 Bir başka dileğimiz de var ki o da biliyorsunuz ki Aşura zamanındayız. Bu Aşura gününü bile bir resmî tatil olarak göremiyoruz. İmam Hüseyin’i şehit verdiğimiz bir günde merasime katılamıyoruz. Bu bir topluma mal olmuş bir olay olmamalıdır. Bu Hz. Muhammed’in sözlerini kabul eden tüm insanlara mâl olmalıdır.
 Ben sözlerimi bitiriyorum, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Sağ olun var olun.” dedi.
 
 
Küçükçekmece Belediyesi Başkan Danışmanı Bektaş Davutoğlu da günün anlam ve önemine değindi. Bektaş Davutoğlu şunları söyledi; “Değerli konuklarımız hepinizi Küçükçekmece Belediye Başkanımız Kemal Çebi adına selamlıyorum.
Biz biliyoruz ki Gadir-i Hum Bayramı, Peygamberimizin Hz. Ali’ye velayeti verdiği gündür. Asıl önemli olan Hac ibadetinin nasıl yapıldığını yüz binlerce insanın önünde açıklanması çok büyük bir önem taşımaktadır, bunun tüm Müslümanlar tarafından böyle bilinmesi gerekmektedir.
 Bugünü düzenleyen dernek yöneticilerine çok teşekkür ediyorum. 
 “Ben kimin mevlası isem Ali’de onun mevlasıdır. Allah’ım onu sevenleri sev, ona düşman olanlara düşman ol.” Demiştir Hz. Muhammed (s.av) umarım bu anlayış ülkemize saygı ve sevgiyi getirir. Hepinizi selamlıyorum, saygılarımla…” dedi.
 
 
Program Zakir Kılıç Dede, Ehl-i Beyt sevgisi ve aşkını anlatan deyişleri ve eserleri salondaki Ehl-i Beyt dostları tarafından büyük beğeni topladı.
 
 
Program, camiamız iş adamlarından ve Berlin İmam Cafer Sadık Camii Başkanı Hasan Babur'un kendisinin kaleme aldığı şiirleri seslendirmesi ile devam etti
 
 
Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz
“Hz. Ali’yi anmak bir ibadettir.”
Törende Konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz güne ve gündeme dair önemli mesajlar verdi: Özgündüz, “Allah’ım sana hamdolsun ki bizlere Hz. Ali’nin velayetine asılmayı nasip ettin. Sana hamdolsun ki Resul-ü Ekrem’in tayinine, atamasına gönülden razı olmayı, vefakâr kalmayı bize nasip ettin. Allah’ım sana hamdolsun ki senin Resul’ünün meleklerinin razı olduğu velayete gönlümüzü razı ettin. Allah’ım sana hamdolsun ki bize o hakikati, Resul-ü Ekrem’in ağzıyla ilan edilen o hakikati başkalarına da tebliğ etmeyi bize nasip ettin. Hakkı ört pas edenlerden etmedin.
 Bize bir aşk verdin. Müthiş bir şeydir; aşkının zevkini yaşarken o aşk sana sevap getiriyor, o aşk senin günahlarını silip atıyor. Hem âşık olacaksın hem bu aşk seni günahlardan arındıracak, var mı böyle bir şey?
 Sevgili canlar, protokol, ülkemizde orta yolu seçmiş iki güzide ve tabanı olan teşkilatımızın tertiplediği bu organizasyona hoş geldiniz. Ekranlarının başından bizleri izleyen canlara da selam yolluyorum. Ehl-i Beyt’in isminin geçtiği, Ali’nin isminin geçtiği bu meclisler hakkında bolca hadis de vardır: “Ali’yi anmak başlı başına bir ibadettir.”
 “Bu Alevi, Şia uydurmasıdır.” Diyen varsa onun cehaletine sayarız bu sözleri. Yüzlerce Ehl-i Sünnet kaynağı, yüzden fazla sahabeden nakledilmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Hz. Ali’ye haset edenlere karşı Peygamber’imiz “Ali’den ne istiyorsunuz? o imanı olan herkesin mevlasıdır, benden sonra.” Demiştir. O zaman öyle buyurmuştur. 
 Peygamber’imiz bu hutbeyi okuduktan, Gadir-i Hum olayı yaşandıktan seksen iki gün sonra vefat etmiştir. 
 Hz. Muhammed (s.a.v) demiştir ki: “Ben sizlere kendi canınızdan daha evla değil miyim?”
 Onu dinleyenler ise: “Evet ya Resulullah öylesin.” Dediler çünkü bunu demezlerse kafir olurlardı, Kur’an-ı inkar etmiş olurlardı.
 Kur’an’daki bu ayeti onlara hatırlattı Peygamber: “Allah buyuruyor ki: “Bu Peygamber, imanı olanlara kendi canlarından da önceliklidir.” 
 Bu ayetten sonra Peygamber o meşhur sözü yani: “Ben kimin mevlası isem Ali’de onun mevlasıdır. Yani canından da önce gelendir.” Sözünü söylüyor.
 Sahabeler, halifeler vesaire arasından Resul-ü Ekrem mevlası olmayan birisi var mı? Varsa demek ki imansızdır. Yoksa, Resul-ü Ekrem herkesin mevlası ise o zaman Hz. Ali’de herkesin mevlasıdır. Oturup burada o mu, bu mu üstündür tartışmasına girmek gereksizdir. Kim kendi mevlasından daha üstün olabilir ki?
 Peygamberimiz orada buyurdu ki: “Allah’ım ona dost olana dost ol, düşman olana düşman ol. Ona yardım edene yardım et, ondan yardımını esirgeyene yardımını esirge.”
 Bu evrensel bir beyandır. Sadece o zaman için değil. Kıyamete kadar sürecek bir beyandır. Allah’ım bizler Ali’nin yolunda olmaya, onun için çalışmaya gayret ediyoruz. Bizi bu yoldan ayırma. Bu bize dünyevi anlamda bazen pahalıya mâl oluyor, olsun. İslam ümmeti iki akıldan ibarettin, buna kimse alınmasın.
 Bir tarafta bir karıncayı incitmesi şartıyla tüm yer kürenin hâkimi olacaksa bile o karıncayı incitmeyen bir Peygamberdir.
 Diğer tarafta iktidar için, koltuk için her şeyi feda edebilecek bir anlayış. 
 Biz karıncaya bile zulüm etmeyen, onun bile hakkını gözeten anlayışla beraberiz.
 Biz şimdi bundan vaz mı geçelim? Türkiye devleti bir aşiretler devleti değildir bunu bir kere aklımızda tutalım. Biz görüşümüzden vazgeçmeyeceğiz.
 Bize kendi oturduğumuz mahalle de bile hakkımız verilmiyorsa burada bir sıkıntı vardır. Sağ taraf geliyor, seni mezhebinden dolayı mağdur ediyor. Sol taraf geliyor, dininden dolayı seni öcü olarak geri görüyor. Pratikte bunu diyor. Bu ilçenin en yoğun nüfusu bölünmemiş Kars’dır, Iğdır’dır, Ardahan’dır. Ne verdiniz? Bizden daha fazla nüfusu olan varsa bize gösterin. Suçu ne bu toplumun, Ali aşkı mı? 
 Senin hatırına dinimden mi vazgeçeyim? Yoksa senin hatırına Peygamber’in bana emanet ettiği Ehl-i Beyt’ten mi vazgeçeyim, Ali’den mi vazgeçeyim? Bu vatana biz hiç ihanet etmedik ki, Mehmetçiğe kurşunu biz hiç sıkmadık ki, meydanları biz bombalamadık ki. Ama bunları yapanlara parsel parsel verirsiniz de bu ülkenin evladı olana, bu ülkeyi Türk yurdu yapan Ali taraftarının eline neden hiçbir şey geçmez. Bu bizim hakkımızdır.
 Daha önceki konuşmalarda üzerine değinilmişti ama ben tekrar bu konu hakkında konuşmak istiyorum; Hüseyin’in dedesi kurban edilmediği için, yedi bin yıl önce yaşanan bir olay için onun anısına bir sürü ibadet olur da Peygamber’in oğlunun şehit olduğu gün için bir gün tatil ilan edilse ne olur? Ne olur yani? Peygamber’imiz mi rahatsız olur? Veya Gadir-i Hum için bir gün tatil verilse, bu konu bu sayede gündeme gelse bundan kime ne zarar gelir? Vahabizm bunu istemez ise İngilizler bunu istemez ise ne yapalım? Bizim onları memnun etme gibi bir uğraşımız mı var?
 Bu millet Ehl-i Beyt aşığıdır. Tilki sıfatlı değil aslan sıfatlıdır bu ülke. O “petrodolarlar” gittikleri her yerde kan akıttılar. Dolarlar onların olsun, bize Ehl-i Beyt yeter. Allah’ın şefkati üzerimize olacaktır. Allah’ım bizi devletsiz bırakma…” dedi. 
 
 
 Program Ehlibeyt meddahı Mehdi Nusreti'nin okuduğu methiyeler, Cabir ve El Mustafa Üniversitesi Türkiye Temsilciliği’nin düzenlediği Hayat Pınarı Bilgi Yarışması’nda dereceye girenlere ödülleri başta Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz ve diğer katılımcılar takdim ettiler.
 
 
 Program kutsal mekanlara çekilişle son buldu.
 
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
20-08-2019 14:36 - 1497 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
21-11-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım