Suriye ve bölgede yaşanan gelişmelerin Suudi rejiminin Vahhabiyet düşüncesinden ve onların desteğindeki teröristlerden kaynaklandığını belirterek, bu düşüncenin bölgede şiddetten başka sonucunun olmadığını ve hatta Avrupa’yı da etkisi altına aldığını söyledi.
Bu arada Cumhurbaşkanı Beşar Esad Rus medya araçlarına verdiği röportajda da; devletin, anayasa dahil her meseleyi tartışmaya hazır olduğunu vurgularken, sınırları savunmanın Suriye devletinin meşru hakkı ve doğal görevi olduğunun da altını çizdi.
Esad Rusya’nın teröre karşı mücadelede hava operasyonları ile destek vermesinin, Suriye ordusunun başta Halep ve Tedmur – Palmira bölgelerinde olmak üzere muhtelif yerlerde teröre karşı önemli ilerlemeler kaydetmek için yeterli olduğunu kaydetti.
Suriye Halk Meclisinde yeni bir anayasanın hazırlanması konusunda inceleme ve hazırlık yapacak bir komitesinin teşkil edilmesine ilişkin Rus önerisiyle ilgili bir soruya cevabında Esad; Suriye’nin Rusya’nın bulunduğu önerilerin tümünü başlık olarak desteklediğini belirtti.
Sözlerine devam eden el Esad; başlıkların desteklenmesiyle bu önerilerin ayrıntıları konusunda Ruslarla temasların yürütüldüğünü belirtti. El Esad fakat adımların atılması ve somut bir sonucun alınması için karşı tarafın bulunması gerektiğini söyledi. Son olarak Astana görüşmelerinde Türkiye rejiminin olumsuz etkisi nedeniyle ‘silahlı muhalifler’ heyetinin bulunmadığına dikkat çeken el Esad; Suriye’nin anayasa dahil her meseleyi diyalog yoluyla ele alma ve halletmeye hazır olduğunu açıkça ilan ettiğini hatırlattı.
Esad herhangi bir nedenden dolayı Suriye devletinin onayı ve koordinasyonu haricinde Suriye’ye girecek herhangi bir gücün işgalci ve saldırgan güç sayılacağını belirtti.
Irkçı İsrail’in tehditlerinden sonra Suriye’nin sınırlarını savunmaya devam edip etmeyeceğine ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’nin sınırlarını savunmasının meşru bir hakkı ve görevi olduğunun altını çizdi.
Suriye’nin sahip olduğu tüm olanaklarla topraklarını, sınırlarını ve havasa hasını savunacağının altını çizen el Esad; bunun gayet meşru bir hak ve doğal bir görev olduğunu bir kez daha kaydetti.
