Irak'ın Halepçe kentinde 16 Mart 1988'de yılında devrik lider Saddam Hüseyin tarafından düzenlenen kimyasal saldırının üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen yaşanan insanlık dramı hafızalardan silinmiyor. Kürt halkına yönelik bir soykırım olarak kabul edilen Halepçe’de elma kokusuyla gelen ölümlerin acısı bugün hala aynı yakıcılığıyla hissediliyor.
Baas rejimi lideri Saddam Hüseyin'ın talimatı üzerine kuzeni ve "Kimyasal Ali" olarak tanınan Ali Hasan el-Mecid'in komutasında 16 Mart 1998'da İran sınırına çok yakın bir mesafede yer alan ve o dönem küçük bir ilçe olan Halepçe'ye hardal ve sarin gazlarının bulunduğu bombalarla saldırı düzenledi.
Halepçe'nin merkezi ve yakınındaki yerleşimlere sabah saat 10.50 sularında gerçekleşen saldırı sonucu kentte elma kokusu yayılmaya başladı. Kokunun neden kaynaklandığından habersiz olan 5 bin Halepçeli evlerinin önünde veya kaçmaya çalışırken araçlarının içinde birbiri üzerine yığılarak hayatını kaybederken, 7 bini de yaralandı.
Geride kalanlar ikinci bir saldırı korkusuyla araçlarla veya yaya olarak İran sınırına doğru kaçmaya başladı. O sırada ailesini kaybeden birçok çocuk İran yetimhanelerine verildi veya kayboldu. Kimyasal saldırı mağduru 74 aile kaybolan 179 çocuğun bulunması için İran ve Irak'ta ilgili kurumlara başvurdu ancak herhangi bir sonuç alamadı.
Saddam, saldırıdan haberi olmadığını savundu
Irak, 1980'de İran ile girdiği 8 yıllık savaş süresince, eş zamanlı olarak kendisine muhalif olan Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliğine (KYB) bağlı peşmergelerle de savaşıyordu.
İran'ın sınır hattı üzerinde konuşlanan KYB'liler, İran'ın desteğiyle Mart 1988'de Halepçe kentini kontrollerine aldı. Saddam, İran güçlerinin peşmergelerle birlikte Halepçe'yi kontrol ettiğini öğrenmesi üzerine saldırı emrini verdi.
Bağdat yönetimi, İran ve Peşmerge güçlerini püskürtmek için Halepçe'yi savaş uçaklarının taşıdığı kimyasal silah içeren bombalarla vurdu.
ABD'nin Irak'ı 2003'te işgal etmesinden sonra yakalanan Saddam, mahkeme sırasında Halepçe'ye kimyasal saldırıdan haberdar olmadığını ve olayı sadece medyadan duyduğunu iddia etti.