El Kaide'nin Suriye'nin kuzeyindeki bazı noktaları ele geçirmesinin ardından "Türkiye'ye komşu olduğu" tartışmaları alevlendi.
Ancak Suriye krizinde biraz daha geriye gidecek olursak "El Kaide'nin aniden bir yerlerden gelip Suriye'nin kuzeyini ele geçirmediğini" hesaba katmak gerek.
Kısaca El Kaide olarak adlandırdığımız Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) bünyesindeki tugay ve isimlerin bir kısmına Suriye krizinin başından itibaren aşinaydık.
Sosyal paylaşım sitelerine yüklenmiş çok sayıda kafa kesme dahil infaz görüntülerinde bugün IŞİD bünyesinde savaşan tugayların isimleri yer aldı.
Farklı tonlara sahip olmakla birlikte ortak bir ideolojiye sahip bu grup ve isimler Suriye krizinde hep vardılar, Türkiye'nin yanı başındaydılar, sadece IŞİD bünyesine katıldıklarını yakın zamanda duyuldular.
Bu gelişmenin yanı sıra IŞİD-Cephe El Nusra ve ÖSO arasındaki şiddetli çalışmalar da yeni oluşumları tetikledi ve El Kaide uzantılı grupların Suriye'deki sahada gücü ele geçirdiği gerçeği inkâr edilemez bir durum olarak kabul edilmek zorunda kalındı.
Sosyal paylaşım sitelerindeki görüntülere, Suriye sivil ve askeri kanadından gelen "cihatçılardan duyulan rahatsızlıkların" dile getirildiği söylemlere, ve ABD ve AB ülkelerinin "Suriye'de El Kaide varlığına" dikkat çeken açıklamalarına karşın "Suriye'de El Kaide'nin varlığını" en son fark eden ülkelerden biri Türkiye oldu.
El Kaide'nin Suriye'nin kuzeyinde çok güçlü olduğu ve Türkiye üzerinden muhaliflere sağlanan lojistiği ele geçirdiği basında yer alan birçok haberin konusu.
Türkiye, "El Kaideci ve diğer aşırı unsurları desteklemediğini" savunuyor ancak diğer taraftan uluslararası platformda "Türkiye'nin El Kaide'yi desteklediği" yönündeki görüşün giderek güçlendiği görülüyor.
Mevcut tabloya bakıldığında El Kaide'nin Türkiye açısından 3 noktada sorun teşkil etmeye başladığı anlaşılabiliyor.
Türkiye'nin El Kaide'yi desteklediği yönündeki uluslararası görüş.
Türkiye'nin güney sınırında devam eden El Kaide-ÖSO ve YPG savaşında Türkiye'nin taraf seçmek zorunda kalacağı eşiğe dayanması.
Bu mücadelede ÖSO'dan yana tavır alınması, Türkiye'yi, en önemli lojistik yolları kesilen El Kaide'nin hedefi haline getirebilir.
Yine Türkiye'de kamplarda bulunanların bir kısmının Suriye'de aktif savaşan muhaliflerin oluşturduğu biliniyor.
Türkiye'de bulunan muhaliflerin ne kadarı ÖSO'cu ne kadarı El Kaideci? Suriye'nin kuzeyindeki El Kaide-ÖSO çatışmaları Türkiye'ye sıçrar mı?
Suriye'ye savaşmaya gelen en az 500 Türk vatandaşının olduğu belirtiliyor. Bu savaşçılar Türkiye'ye yönelik eylemlerde keşif yapma, bağlantı oluşturma, eylem için gerekli malzemenin temini gibi birçok zahmetli süreci de kolaylaştırabilir. Yine, Suriye'de savaşanların bir kısmının da daha önce Türkiye'de bulunduğu iddialar arasında.
Diğer taraftan Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalarda sayıları bin ila 3 bin arasında değişen "kaçakçı gruplarla sınırda yaşanan gerginlik ve çatışmalara" ilişkin duyurular Suriye'nin kuzeyinde bir rant yapısının oluştuğunu ortaya koyuyor.
Türkiye'nin hamleleri Türkiye uzantıları da olan bu rant gruplarının öfkesini de çekebilir.
Bunlara ek olarak, Suriye krizi, Türkiye içinde mezhepçi bir bakış açısını ortaya çıkardı. Suriye'deki siyasi veya askeri gelişmeleri bu açıdan değerlendiren köşe yazılarına ve resmi söylemlere rastlamak mümkün.
Türkiye'de yaklaşan seçimlerle birlikte Türk dış politikasının başarısız olduğu noktaların kamufle edilmesi için bu makasın giderek açılmasına neden olabilecek söylemlerin kullanılması sınır komşusu olan El Kaide için daha uygun bir ortamın oluşmasına yol açabilir.
"Şehadet ve cihat" gibi kavramlar ve dini içerikli söylemler Türk halkının önemli bir kısmı için de kutsal kavramlar. Türkiye içinde sertleşecek dini referanslı söylemler ve "yüzde 50 yüzde 50'ye karşı" anlayışı halk içindeki bazı kesimleri El Kaide ideolojisine yaklaştırabilir.
El Kaide'yi ve cihatçı grupları pek tanımayan Türkiye halkı içinde, "kimi ve neyi savunduğunu tam olarak idrak etmeden yardımcı olan" bir grubun varlığı tehlikenin boyutlarını büyütebilir.
"Türkiye'de El Kaide'nin yerleşmesi için uygun zemin yok" görüşleri de dile getiriliyor.
Bu görüşü öne sürenler 1990'lı yıllarda yaşanan Türkiye Hizbullah'ı örneğinden yola çıkıyor ancak günümüzde El Kaide giderek büyüyen bir örgüt olduğu gibi 1990'lı yılların aksine bölge ülkelerinde kaosa yakın yapılar hüküm sürüyor.
Ayrıca, Türkiye'den Suriye'ye savaşmaya gelenlerin sayısı, Türkiye içindeki inanç eksenine çekilen kutuplaşma, El Kaide'nin teknolojiyi ve günümüz iletişim kanallarını çok iyi kullanan bir örgüt olması verilecek psikolojik savaşı zayıflatacak unsurlar olarak öne çıkabilir.
Türk güvenlik birimleri El Kaide ile bir savaş tecrübesine sahip mi? Bu soru, "Türk güvenlik birimlerinin küçümsendiği" yönündeki bir suçlamayı beraberinde getiriyor ancak her bir El Kaide militanının "şehit" olmak için savaştığını, bomba yapımından saha tecrübesine kadar birçok alanda donanımlı olduğunu göz ardı etmemek gerek.
El Kaide'nin Suriye'nin kuzeyine konuşlanmış olması örgütle askeri yöntemlerle mücadeleyi olumsuz etkileyecektir.
Türkiye-Suriye sınırlarının her türlü geçişin rahatlıkla gerçekleşebileceği bir ortamın söz konusu olduğunu dikkatten kaçırmamak gerek.
Yine El Kaide'nin elinde gelişmiş silahların olduğu artık basında da yer alan bir bilgi.
El Kaide'nin Türkiye'ye karşı eylem yapma ihtimalini durdurmak bile uluslararası düzeyde pazarlık konusu yapılacak kadar ciddi ve karmaşık bir konu.
Türkiye'nin El Kaide'yi ne kadar tanıdığı, mücadele için gerekli tecrübe ve donanıma sahip olup olmadığı, en önemlisi de bu konuda siyasi kanatla güvenlik kanadının ortak bir kanaat ve kararlılığa varıp varmadığı gibi soruların cevapları belirsizliğini koruyor.
Halkı paniğe sevk etmemek gerek, ancak El Kaide'nin "hadi oradan" denildiğinde "bizi burada istemiyorlar, gitmeliyiz" tavrını göstermeyeceği açık.
El Kaide, paranoyak boyutlara varacak ihtimalleri dahi dikkati almayı gerektirecek bir örgüt.(bbc)