İslam dünyasında “Müslümanların masumiyeti” filmine karşı protesto etkinlikleri devam ettiği koşullarda El-Kaide’nin bayrak ve sembolleri giderek daha açık görülüyor. Mısır’da filmi protesto edenlere Usame bin Ladin’i ünlendiren posterler taşıyan kişiler katıldılar. Tunus’ta toplanan gençler “Obama bilsin, hepimiz Usameyiz” diye tempo tuttular.
Ladin’nin öldüğü açıklandıktan sonra da aşırıcı örgütün bölgede nüfuzunu korumasının belirtisi midir? Yoksa aşırı radikallerin sembolleri, sadece duyguların etkisi altında Amerika’yı daha acı bir şekilde gücendirmek isteyen sıradan Müslümanlar tarafından mı kullanılıyor?
Rus uzmanların son günlerde gündemde tuttuğu konu bu. Belki de bölge ve dünya için hayati öneme sahip olan bu konu netlik kazanmalı ve akıllardaki sorular cevap bulmalı.
Rus diplomatik kaynaklar bu konuda şunları söylüyor:
ABD, El-Kaide’yi uzlaşmaz düşman olarak nitelendirerek El-Kaide ile ölüm kalım mücadelesinin sürdürüldüğünü iddia ediyor. Fakat gerçekte ABD ile El-Kaide’nin eylemlerinin eşzamanlılığına çok kez tanık olundu. Örneğin ABD ve El-Kaide, Afganistan’da Sovyetler Birliğinin varlığına karşı ortak çabalarla mücadele etti. El-Kaide’ye yakın örgütler Libya’da NATO ile tek cephe halinde oldular. Tabii ABD ile El-Kaide’ye benzer örgütlerin stratejik amaçları arasında farklılıklar vardır. ABD, enerji rezervleri hazinesi ve çok önemli stratejik yol kavşağı niteliğinde olan Büyük Orta Doğu bölgesini tam kontrol altına almak istiyor.
Radikal Selefilerin amacı ise laik cumhuriyetlerin ortadan kaldırılması ve yerine Taliban yönetimi zamanındaki Afganistan’a benzer teokratik rejimlerin kurulmasıdır. Bu amaçlara ulaşılması için bölgede mevcut devlet kuruluşlarının ortadan kaldırılması gerekecek. Bu bakımdan ABD ile radikal Selefi ağlarının amaçları birbirine uygun düşüyor. Ve belki bölgede radikal örgütlerle gerçek mücadelenin bu zamana kadar başlatılmamasının nedeni asıl budur. El-Kaide ve ABD’nin yeniden ortak çabalar harcadıkları Suriye’de yer alan gelişmeler bu tahmini doğruluyor.
Önceleri ABD, El-Kaide’nin Suriye’deki varlığını görmemezlikten geliyordu.
eskiden olduğu gibi şimdi de mevcut rejimin halkta uyandırdığı hoşnutsuzluktan söz ediyor. Fakat El-Kaide’ye bağlı savaşçıların çoktan Suriye’deki savaşa katıldıkları, ABD için bir sır değildi. Geçen yılın başlarında Irak’taki Amerikan birliklerinin o zamanki komutanı, El-Kaide’nin Suriye’deki gelişmelere ilgi gösterdiğini belirtiyordu.
ABD Dışişleri Bakanlığının resmi sözcüsü Victoria Nuland bu yılın Ağustos ayında yaptığı açıklamada ABD’nin Suriye’deki muhalefet ile temaslarda El-Kaide’ye bağlı teroristler ile işbirliği yapılmasına yer verilemeyeceği kanısından ilerlediğini söyledi. Bu açıklamanın anlamı nedir? Belki Victoria Nuland ABD kendi işini yapacaktır, El-Kaide de kendi işini yapsın, demek istiyordu. Genellikle ABD ve El-Kaide Suriye’de aynı işi yapıyor ve gerçekte müttefikler olarak davranıyorlar.
Radikal Selefilerle ABD’nin eylemleri arasındaki eşzamanlılık daha kapsamlı karakter kazanabilir. ABD İran’ı bölgedeki başlıca düşmanı olarak nitelendiriyor. Amerika İran’a karşı olası eylemler için gerekli hareket alanlarının hazırlanması amacı ile bölgede daha ciddi bir temizleme gerçekleştirmek girişimde bulunabilir. Bu bağlamda Türkiye ve Körfez Arap ülkeleri bile kendilerini güvenlik içinde hissedemiyorlar. Etkili bir yıkım aracı olarak El-Kaide bu bakımdan da işe yarayabilir.
Selefiler her zaman Amerika’nın şu veya bu adımlarından dolayı herkesten daha büyük öfke belirtiyorlar. Resmi Washington’un hiç ilgisi olmadığı “Müslümanların masumiyeti” filmi dolayısı ile da ABD çok kınanıyor. Gerçekte ise Selefilerin ve Washington’un amaçları, eskiden olduğu gibi şimdi de birdir. Ve Amerika karşıtı mitinglerde El-Kaide’nin bayraklarının yer alması, kimseyi aldatmamalıdır.