Ecdadımızın bundan tam 102 yıl önce Çanakkale’de yazdığı büyük destanın yıldönümü törenlerle anılıyor. Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen törenlerde, Çanakkale’de işgal kuvvetlerine aman vermeyen kahraman Osmanlı Ordusu’nun şehitleri rahmetle yâd ediliyor. 1. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan Çanakkale Savaşı’nda şanlı Türk Ordusu, bundan 102 yıl önce bir destan yazdı. İngiltere ve Fransa’nın başını çektiği İtilaf Devletleri ellerinde bulundurdukları teknolojik imkânları ve askeri güçleriyle Çanakkale Boğazı’na yüklendi ancak yürekleri imanla çarpan Mehmetçiğin destansı direnişini kıramadı. 18 Mart 1915’te ecdadımız, dünyanın en güçlü devletlerine karşı Anadolu’yu 250 bin şehit vererek canları pahasına savunarak asla unutulmayacak büyük bir destan yazdı.
‘Çanakkale geçilmez’
1. Dünya Savaşının başlamasının akabinde Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında ittifak anlaşması imzalanmış, Alman donanmasına ait iki gemiye Osmanlı bayrağı çekilerek Rus limanları bombalanmıştır. Bunun üzerine Rusya İtilaf Devletleri ile birlikte hareket ederek Osmanlı’ya karşı savaş ilan etmiştir.
Kısaca Osmanlı savaşa Almanya tarafından itilmiştir. Ardından İtilaf Devletleri Rusya’ya askeri destek sağlamak amacıyla boğazlardan geçme planlarını devreye koymuşlardır. Bu plan kapsamında 1915 yılının ilk günlerinde Çanakkale’ye ulaşan İtilaf Devletleri, ‘Hasta Adam’ dedikleri Osmanlı’ya karşı kesin gördükleri zafer yerine hiç beklemedikleri bir biçimde yenilgiye uğramışlardır.
Gözlerinde küçülttükleri Osmanlı, şehit olmayı şeref sayan kahraman Mehmetçik sayesinde bir anda devleşmiş, tek yürek olmuş ve düşmana unutmayacağı bir ders vermiştir. Donanmasının büyük bölümünü kaybeden İtilaf Devletleri bu sefer karadan saldırıya yeltenmiş, birçok cephede düşman askerleri daha karaya ayak bile basamadan ölmüşlerdir. İki taraf için en büyük kayıp Mayıs 1915 ayında yapılan Anzak çıkarması sırasında olmuştur. Hem Gelibolu yarım adası, hem de
Çanakkale öyle güçlü bir savunma yapmış ki, hem silah hem de asker sayısı olarak kendilerinden kat kat fazla düşman ordularını darmadağın etmişlerdir. Gerçekleşen zaferin ardından Çanakkale için “Çanakkale Geçilmez” sözü tarihe geçti. İtilaf Devletleri Çanakkale’nin geçilmez olduğunu anladılar ve utanç içinde geri çekilmek zorunda kaldılar.
Noktayı Mustafa Kemal koyuyor
Mustafa Kemal’in 10 Ağustos 1915 günü Conk Bayırı’nda yaptığı ani baskın sonucunda Arıburun ve Seddülbahir cephelerindeki düşman güçlerinin tüm zafer hayallerinin sona ermesi ile 24 Eylül 1915 tarihinde İngiliz Harbiye Nazırı Lord Kitchener’in şifreli bir mesajı ile Çanakkale Cephesinden çekilme kararı alınır. Düşman güçleri de 20 Aralık 1915 tarihinde Arıburun ve Anafartalar Cephesini, 9 Ocak 1916 tarihinde de Seddülbahir Cephesini terk ederler ve 213 bin 882 Türk, 47 bin Fransız, 205 bin İngiliz/Hintli/Avustralyalı, Yeni Zelandalı (Anzak) / Senegalli kayıpla noktalanan dünyanın en büyük savaşı olarak tarihe geçer.
Atatürk’ün anılarında Çanakkale Destanı
Mustafa Kemal’in komutasındaki Türk ordusunun “Çanakkale geçilmez” diye tarihe yazdırdığı büyük destan, askerin ağzında Allah lafızları ve Kelime-i şehadet ile kazanılmıştır. Bizzat Mustafa Kemal, kendi ifadeleri ile Anafartalar’da, Conk
Bayırı’nda, Arıburnu’nda Türk askerine Allah’ın yardımından bahsetmiştir. Ve Atatürk’ün ağzından, Çanakkale’de yaşananlar şöyle anlatılmıştır:
“Ölenleri görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur dahi göstermiyor, sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler Kelime-i şehadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gören şayan-i hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
(M. K. Atatürk, Anafartalar Hatıraları, sayfa 24.)