İstanbul- Yeryüzünü adaletle dolduracak olan, Allah'ın nurunun tamamlayıcısı, On İki İmam'ın sonuncusu Hz. İmam Mehdi (af)’in 1179.doğum yıldönümü Halkalı Arena Kültür Merkezinde büyük bir coşkuyla kutlanacak.
Caferider tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen tören, 23 Haziran Pazar günü saat:14:30 da başlayacak. Program Cem Tv'den canlı olarak yayınlanacak.
Anma ve kutlama programına Caferider Onursal başkanı ve Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Caferider Başkanı Av. Sinan Kılıç, Caferi din alimleri, Alevi dedeleri,sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin yanısıra çok sayıda davetli katılacak.
Caferider tarafından geleneksel olarak düzenlenen anma ve kutlama etkinliği her yıl büyük coşkuya sahne oluyor.
Yayın Frekans Bilgileri
Program Akışı
İstiklal Marşı
Kur’anı Kerim (Cabir Âlimlerinden Resul Nur)
Sinevizyon (Caferider Tanıtım)
Av. Sinan Kılıç (Caferider Başkanı)
Hacı Zahir Mirzevi (Azerbaycan-Ehli Beyt Meddahı)
Selahattin Özgündüz (Türkiye Caferileri Lideri)
Çekiliş (Sürpriz Hediyeler)
Hasan Karabulut (CABİR Başkanı)
Ali Yüce (Cem Vakfı Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı)
Tiyatro
( Kasım Alcan’ın yazıp yönettiği- Zeynebiye Gençlik Tiyatrosunun sahnelediği- İNTİZAR- adlı drama)
Volkan Yılmazer (Cem Vakfı Zakirleri)
Meddah Hacı Zahir Mirzevi (Azerbaycan-Ehli Beyt Meddahı)
Çekiliş (Sürpriz Hediyeler)
Dua
Kapanış
İMAM MEHDİ (AF) ve ZUHUR ALAMETLERİ
Hz.İmâm Muhammed Mehdî’nin gaybetleri, îman ehli için bir imtihandır. Gerçek inanç ehli onun varlığına inanır.
“İbâdetin en üstünü, darlıktan kurtuluşu, ferahlığa çıkışı beklemektir ve Allah’ın kudretiyle, lûtfuyla kurtulmayı, ferahlığa kavuşmayı bekleyiş ibâdettir” Hadîs-i şerifleri gereğince; gerçek îman ve inanç ehli; “Hz.İmâm Muhammed Mehdî’nin zuhûruyla genişliğe feraha çıkmayı, îman ve İslâm’ın bütün dünyaya hakim olmasını bekler; îmanlarında şüphe ehli olanlar ise, ümitsizliğe eleme düşer, inkâra yönelir.”
Hz.Peygamberimizin Hadîs-i şeriflerinde; “Ehl-i Beyt” imâmlarının beyânlarında zuhûr alâmetleri de bildirilmiştir.
Bu alâmetlerde Hz.İmâm Muhammed Mehdî’nin;
“Yalanın, inançsızlığın hüküm sürdüğü, rüşvetin, faizin helâl bilindiği, namazın yittiği, iyiliği buyurmanın, kötülüğe engel olmanın imkânı kalmadığı, haram olan şeylerin hepsinin de helâl tanındığı, zulmün yayıldığı, müminlerin ümitsizliğe elemlere düştükleri, Kur’ân’dan yalnız ders, İslâm’dan yalnız ad kaldığı, kan dökmenin önemsiz sayıldığı bir zamanda, zuhûr edip, âlemi adâletle yeniden ihyâ edecektir.”
Bunlar zuhûrun küçük alâmetleridir ve hepsi de hemen hemen belirmiştir.
“Hz.İmâm Muhammed Mehdî’den önce Mehdîlik davası güdenler çıkacak; «Nefs-i Zekiyye (Temiz kişi)» denen biri, Mekke-i Mükerreme’de, Rükün’le Makam arasında şehit edilecek, bulaşıcı hastalıklarla birçok kişi telef olacak, halkın yarısından fazlasını kırıp geçiren savaşlar kopacak, «Süfyâni» denen bir zalim çıkacak, Mekke’yle Medine arasındaki Beydâ çölünde adamlarıyla yere batacak, Ramazan ayında; uyuyanları uyandıracak, uyanıkları korkutacak şiddetli bir ses onu bildirecek, Güneşle Ay bir biri ardınca tutulacak ve Mehdî zuhûr edecek.”
“Hz.İmâm Muhammed Mehdî zuhûr edince; «Bedir savaşında bulunanların sayısınca üçyüz onüç kişi, Kabe-i Muazzama’nın dibinde, kendilerine bey’at eyleyecek, sonra bütün îman ehli ona uyacak, gökten Îsâ Peygamber inecek, namazda ona uyacak, Deccâl denen ve zulmün yalanın mümessili olan kişi öldürülecek, İslâm bütün gerçekliğiyle, adâletiyle âleme yayılacaktır. »”
Bu anlatılanlarda, zihinlerin takıldığı tek şey;
“Büyük Gizleniş devrinin uzunluğu ve bir insanın bu kadar müddet yaşayıp yaşamamasıdır. Biz, bunun üzerinde durup uzun ömürlüleri örnek vermeyi, hayatın uzatılması üzerindeki çalışmaları, bunun imkânını anlatacak, bu konulara dalacak değiliz. Âlemde olmasına aklen imkân bulunmayan nice şeyler olmuştur ve ola gelmektedir. Allah’ın gücü, kudreti herşeye yeter.
Esasen, bu îmana ait bir şeydir. Zerrede âlem yaratan, zerreye âlemler sığdıran, hayatı ölüme, ölümü hayata sebep eden mutlak kudret sahibine inanan, hikmetlerini bilemediğini bilen, kudretini anlayamadığını anlayan kişi buna da inanır; inanmayana ise, zaten sözümüz yoktur.”
Bu bahsi, Kur’ân-ı Kerîm’in şu âyet-i kerîmesiyle tamamlamak istiyoruz:
“Onlara de ki: Gayb, ancak Allah’a mahsustur. Bekleyiniz, işte ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.” (Yunus 20. âyet)