26 Nisan Cuma günü akşam namazı sonrası Halkalı Zeynebiye Camii'nde düzenlenen Taziye meclisine CABİR alimlerinin yanı sıra Ehlibeyt dostlarının da katılımı yoğundu. Programın sunuculuğunu Muhammet Çaça yaptı.
CABİR Alimlerinden Hüseyin Çaça'nın Kuran-ı Kerim okumasıyla başlayan programda hazır bulunan Alimler ve Ehlibeyt dostları dağıtılan Kuran cüzlerini okuyarak hatim ettiler.
Çaça'nın kuran tilavetinden sonra CA Başkanı Hasan Karabulut kısa bir konuşma yaptı.
Karabulut konuşmasında Şöyle dedi: "Mümin ve Müslüman bir camia olarak dünyamızda, İslam alemi üzerinde ve özellikle de mektebimizin değerleri üzerinde yaşanan bu cinayeti, bu zulmü kınıyoruz. Yaratan, bu cinayetleri işleyenleri her iki cihanda da zilletle beraber etsin. İnançları uğruna, değerleri uğruna canlarını bu uğurda veren şehitlerimizi yad ediyoruz. Allah, cümlesini Hz. Hüseyin (a.s)’ın duasıyla beraber kılsın.
Emir-ül Müminin bir beyanında şöyle buyurmaktadır: ‘’Adalet; hayattır, huzurdur, canlılıktır. Zulüm ise ölümdür.’’ Bu söz belki bir satırı bile doldurmaz ancak bütün insanlığın vicdanına ışık tutmaktadır.
Adalet her şeyin kusursuz bir düzende işlemesidir. Yaşadığımız dünyada, özellikle bizim asrımızda maalesef bundan bin dört yüz sene önceyi aratmayan tablolar vardır. Sadece aktörler değişmiştir, sahneler neredeyse tıpatıp aynıdır.
Dünyada kabul edelim ki ideolojik açıdan insanlar farklı olabilir, farklı davaları olabilir, kimi yerde dünyevi çıkarlar insanları savaşa sürükleyebilir fakat en çok insanı üzen, İslam coğrafyasında İslam adına aslında Peygamber ile savaş var, İslam adına Kur-an ile bir savaş var. Neyin savaşıdır bu? Emperyalist düşünce ideallerini hayata geçirecek fesat ve fitne aktörleri bulmuşlardır ve biz böylece görmekteyiz ki İslam toplumunun bütün değerleri hedef alınmaktadır.
Bakın azizler otuz yedi şahısın infaz şekilleri başlarının kesilmesidir. Bu otuz yedi şahsın otuz üçü Ehl-i Beyt Şiası mensubudurlar ve bunların bir kısmı alimdir ve özellikle bunların başında gelen Muhammed Abdul Ghani aslında Ayetullah Nemr’den sonra Arabistan’ın ilmi ve dini şahsiyetidir. Bu adamlar terör estiren, ülkeyi bölen insanlar değil. Bunların sadece suçu ‘’Biz inancımızı, Kur’an-ı yaşamak istiyoruz demeleridir, Hz. Hüseyin’e (a.s) yas tutmalarıdır, Gadir-i Hum değerlerimizdendir.’’ Demeleridir.
Zulüm nedir? Zulüm sadece insanı öldürmek midir? Bir insanı öldürerek durumu bitirebilirsin ama bir toplumu susturmak, bir toplumu dilini kesmek aslında her gün o topluma yapılan bir zulümdür. Şu an Arabistan, Amerika ve İsrail’in istekleri doğrultusunda ilerlemektedir. Bu Arabistan’ın ilk cinayeti değil, günlük yaşamıdır. Kim krala baş kaldırırsa veya kendi inancı ile ilgili doğru bir söz söylerse onun cezası dilinin kesilmesidir. Bu yeni bir mesele değil, bundan birkaç ay önce bu durumu Kaşıkçı cinayetinde net bir şekilde gördük. O kadar haber, araştırma yapıldı ama sonucun ne olduğu ortada değil. Bu cinayeti işletenlerin gördünüz mü bir kınamasını, taziye mesajını veya üzgün olduklarını belirten samimi bir tavrı?
İslam alemini derinden yaralayan, bizleri üzen asıl durum Arabistan’ın yaptığı bu zulmün yanında bu zulmü duymazlıktan gelen dünya liderleridir. Devletlerin görevi milletlerin hukukunu adalet ile korumalarıdır.
İmam Caferi Sadık’a sorarlar: ‘’Selman-ı Farisi, Peygamber’i görür görmez dedi ki ‘Ben şahadet getiriyorum ki sen Allah’ın elçisisin.’ Peygamber’i doğumundan beri görmüş, yürüyüşüne, konuşmasına, tavırlarına ve mucizelerine tanık olmuş Ebu Cehil ise Peygamber’in en büyük düşmanlarındandı. Bu durum nasıl oluyor?’’
İmam Caferi Sadık buyurdu ki: ‘’ Ebu Cehil, Mekke’de var olan batıl bir geleneğin takipçisiydi. Yetimin hiçbir değeri yoktu, yetim sofraya alınmazdı, yetimle konuşulmazdı yani yetim olan bir insan insani bir camiada yer alamazdı. Peygamber dünyaya geldiği zaman babası yoktu, vefat etmişti. Peygamber’e yetim gözüyle baktılar ve dediler ki ‘Ben yetimi kendime baş mı yapacağım, onu kendime önder mi seçeceğim?’ ama Selman-ı Farisi, Şam’dan Peygamber’i görmeye gelmişti. Onun yüzünü görür görmez onun Peygamber olduğunu kabul etmişti.’’
Arabistan’daki Suud yapısı bir Ebu Cehil yapısıdır. Bu Muhammed-i İslam değil, Emevi İslamdır. Eğer derlerse ‘’Emevi İslam nedir?’’ diye, deriz ki öğrenmek istiyorsanız Suudlar’ın yaptığı işlere bakın.
Bu zulmü tekrar kınıyorum. Bu uğurda canlarını feda eden otuz yedi kişinin tümünü rahmetle yad ediyoruz. Allah onları Hz. Hüseyin ile, Peygamber ile beraber kılsın. Değerlerimizin için kendini feda eden askerlerimize, şehitlerimize de Allah rahmet etsin.
Krabulutun konuşmasının ardından Tahtakale Hz. Zeynebi Kübra Camii gençlerinden Meddah Uğur Tüncayın okumuş olduğu mersiyeyle program son buldu.
Program sonunda İhsan olarak Lokma ve su ikramında bulunuldu.