Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Caferi: "Teröre Destek Verenler Terörün Ortağıdır"
Caferi: Teröristleri Destekleyen Ülkeler de Teröre Ortaklar
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
08-06-2012 17:27 - 1117 Okunma

Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, Suriye hükümetinin Annan planının başarısı için elinden gelen çabayı harcamaya hazır olduğunu yineleyerek Suriye'nin planın kendisini ilgilendiren bölümünü uygulamak için hiçbir çabayı esirgemediğine değindi.

Suriye resmi haber ajansının bildirdiğine göre, BM Genel Kurulunun dün düzenlediği oturumunda konuşan Caferi, Suriye kapılarının kapsamlı ulusal diyalog ve gerçek reform isteyen herkese açık olduğunu bildirerek Suriye hükümetinin diyalogun başarısına özen gösteren, Suriye'nin güvenlik, istikrar ve barışının sağlanmasında samimi olanlara karşı ciddi bir yaklaşım sergilediğini ifade etti.

Bazı Medya Organlarının Yayınladığı Görüntüler Kbeyr Katliamı Kurbanlarına Ait Değil

Silahlı terör gruplarının dün Hama'nın Kbeyr bölgesinde işlediği katliam konusunda ise Caferi, Cezire, Arabiye ve BBC gibi televizyon kanallarının yayınladığı görüntülerin katliam kurbanlarına ait olmadığını belirtti.

Kışkırtıcı medya organlarının çirkin Huvla katliamında olduğu gibi uluslar arası güvenlik konseyi ve BM Genel Kurulu toplantıları öncesinde bu tür yalanları yayınlamayı alışkanlık haline getirdiğinin altını çizen BM Daimi Temsilcisi, Suriye medya organlarının gerçek görüntüleri yayınlayacağına işaret etti.

BM Daimi temsilcisi Caferi, bölge sakinlerinin katliamı işleyen silahlıların bölgeden olmadıklarını ve Creyces köyünden geldiklerini belirttiklerine değinerek silahlı teröristlerden korkan bölge sakinlerinin asayiş güçlerinden yardım istediklerine dikkat çekti.

"Suriye'nin bazı bölgelerinde yaşananlar aklanamayacak çirkin bir katliamdır. Fakat bugünkü oturumda söylenenlerin bir kısmı ne yazık ki bu katliamın ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor" diyen Caferi, gerçeklerle ilgisi olmayan medya ve siyasi operasyon odalarına dayanarak yapılan tespitlerin yanlış olduğuna dikkat çekti.

Akan Suriye Kanlarının Tümü Suriye Halkı ve Hükümeti İçin Değerlidir

Caferi, akan Suriye kanlarının sivil, asker, çocuk, kadın, yaşlı ve gençlere ait olduğunu söyleyerek "silah taşıyan iç ve dış muhalefet de Suriyeli ve akan Suriye kanları Suriye halkı ve hükümeti için değerlidir. Bu nedenle istisnasız akan tüm Suriye kanlarını durdurmamıza yardımcı olacak barışçıl bir işbirliği mekanizması bulunmasına özen gösteriyoruz" diye belirtti.

BM Daimi Temsilcisi, Suriye'nin elini kana bulamayan ve dış müdahaleyi reddeden tüm siyasi güçlere ulusal uzlaşma elini uzattığını söyleyerek Suriye'nin içerdeki ulusal muhalefetle hiçbir sorunu bulunmadığını, sorunun Suriye kanının ve bu muhalefetin ulusallığıyla ticaret yapanlarda yattığını kaydetti.

Caferi, üç gün önce İstanbul'da "Suriye Devrimcileri Cephesi" adı altında yeni bir selefi topluluk oluşturulduğuna dikkat çekerek "bu oluşumun arkasındakiler Suriyeli tüm silahlı grupları birleştirme hedefi taşıdıklarını ve Suriye'nin silahlı mücadeleyle kurtarılması için savaşın başladığını açıkladı. Bu sloganın Annan planının özüne karşı çıktığı açık" diye konuştu.

İntihar Saldırıları ve Toplu Katliamlar Nefsi Müdafaa Olarak Kabul Edilemez

Bazı tarafların planın başarısızlığına yönelik olumsuz tavırları, silah ve dış müdahale dışında bir çözümün bulunmadığını ilan etmelerine net bir açıklama getirilmesini isteyen Caferi, Suriye'deki şiddeti destekleyen ve kışkırtan bazı ülkelerin silahlı grupların uyguladığı şiddetin bir tepki ya da nefsi müdafaa olduğu bahanesini öne sürdüğünü ifade etti.

Caferi, Suriye'nin bazı kentlerini hedef alan intihar saldırıları, bilim ve tıp kadrolarını hedef alma, toplu katliamlar işleme, petrol ve doğal gaz boru hatları ve demiryollarını sabote etmenin nefsi müdafaa olup olmadığını sorgulayarak "tüm bu eylemleri demokratik, barışçıl ve meşru bir tepki olarak kabul etmek mümkün mü? Hastaneler, okullar, tıbbi ekipler ve gazetecilere yapılan saldırılar demokratik bir uygulama şekli sayılabilir mi? Tüm bunlar batılı ülkelerin desteklediği barışçı muhalefet yöntemi kabul edilebilir mi? Bu ülkeler bunların kendilerine karşı uygulanmasını kabul eder mi?" diye sordu.

Silahlı grupların söz konusu eylemlerin sorumluluğunu resmi olarak üstlendiğine dikkat çeken Caferi, Suriye'ye silah kaçırdığını inkâr eden, Kaide, Selefi ve Vahhabi gibi terör örgütleri aracılığıyla terörü ve Suriyelilerin kanının akıtılmasını kışkırttığı yönündeki kanıtlanmış suçlamaları yalanlayanların terör ortağı oldukları ve sorgulanması gerektiğinin altını çizdi.

BM Daimi Temsilcisi, Suriye'de işlenen katliamların sorumluluğunu Suriye Hükümetine yükleyen Arap Ligi Genel Sekreterinin Uluslar arası Adalet Mahkemesinin eski yargıcı olarak hiçbir araştırma yapmadan uzaktan kumandayla bu peşin hükmü nasıl verdiğini sorguladı.

Caferi, Suriye'nin tarafsız, BM Misakına saygı gösteren ve Suriye'ye dış müdahaleyi reddeden ülkelerden oluşan bir soruşturma komisyonunu kabul etmeye hazır olduğunu açıkladı.

İnsani Yardımlar Siyasi Baskı Mekanizmasının Bir Aracı Olarak Kullanılıyor

Caferi, Suriye'deki muhtaç insanlara insani yardımların ulaştırılması konusunun yoğun şekilde tartışıldığına, fakat acil çağrı yapılması üzerinden 6 ay geçmesine rağmen Dünya Gıda Programının sunduğu yardımlar dışında hiçbir yardım ulaşmadığına dikkat çekti.

Bu konunun sadece Suriye hükümetine yapılan siyasi baskı mekanizmasında yer aldığını ve siyasi çıkarlar borsasında Suriye halkının acılarıyla ticaret yapmak için kullanıldığının altını çizdi.

Caferi, "BM Genel Sekreterinin İnsani İşlerden Sorumlu Yardımcısı Valerie Amos üye ülkelerin Suriye'deki insani ihtiyaçlar için bulundukları katkıların bir hafta öncesine kadar 118 milyon doları bulduğunu açıkladı. Fakat bu yardımların sadece üçte birinin yani 37 milyon dolarının Suriye'deki insani programa destek için kullanıldığını fark etti. Geri kalan bölümü dışarıdaki Suriyelilerin ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılıyor. Suriye'deki insani boyutla ilgilenen BM'nin 23 milyon Suriyeliye uygulanan tek taraflı yaptırmalara karşı tutumunu sorgulamak gerekiyor" diye belirtti.

Caferi, "New York'a birçok kez üşünmeden gelip güvenlik konseyinden Suriye'ye karşı kararlar almasını isteyen Arap Ligi Genel Sekreterinden BM'yi güvenlik konseyinden İsrail işgali altında yaşayan Golanlı vatandaşların acılarının sonlandırılmasına ilişkin kararların uygulanmasına ayırmasını umardık" diye konuştu.

BM Genel Sekreteri, Suriye hükümeti dışındaki pek çok uluslar arası tarafın silahlı terör gruplarının Suriye'de işledikleri insan hakları ihlallerine ilişkin güvenilir raporlar sunduklarına işaret ederek Suriye'deki uluslar arası gözlemcilerinden birinin Homs kentine yaptığı ziyaret sırasında silahlıların çoğunluğunun 18 yaşın altındaki çocuk ve gençlerden oluştuğuna şaşkınlıkla tanık olduklarını aktardığına değindi.

Çin: Dış Müdahale ve Yönetimi Değiştirme Çabalarından Uzak Durulmalı

Çin'in BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Li Baodong; ülkesinin Suriye konusunda adil ve sorumlu bir tutum takındığını belirtti.

Li; Çin’in ülkeler arasındaki ilişkilerde temel kanunları desteklediğini ve uyguladığını belirterek, diyalog aracılığı ile Suriye krizine barışçıl çözüm davetinde bulunduğunu ifade etti.

Çin'in BM Daimi Temsilcisi Li; Suriye krizine çözüm bulmada yabancı müdahalenin yanında yönetimi güçle değiştirme çabalarından uzak durma öneminin altını çizdi.

Hindistan: Annan Planı ve Barışçıl Çözümü Destekliyoruz

Kendi tarafından Hindistan’ın BM Daimi Temsilcisi Hardeep Singh Puri; ülkesinin Annan planını ve Suriye'nin yöneteceği kapsamlı siyasi diyalog aracılığı ile barışçıl çözümü desteklediğini belirtti.

Hindistanlı Temsilci Puri; Suriye'de kan akıtan silahlı terör gruplarına desteğin kesilmesi çağrısında bulundu.

Rusya: Muhalefeti Kışkırtan Ülkeler Var

Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Vitali Çurkin; ülkesinin Suriye'deki durumlardan derin endişe duyduğunu ifade etti.

Çurkin ülkesinin; Suriye'de cinayet ve katliamları kimlerin işlediğini kesin belirlemek için dikkatli olmaya davet ettiğini açıkladı.

Bir kısım ülkelerin Suriye muhalefetinde kimi grupları provoke ettiğini ifade eden Çurkin; bu ülkelerin söz konusu muhalif grupları Suriye'de kan dökme ve yabancı askeri müdahale çağrısında bulunmaya kışkırttıklarını belirtti. Çurkin bu ülkelerin kışkırtmanın yanında silahlı terör gruplarına barınak, silah, finans ve örtü temin ettiklerine dikkat çekti.

Tek taraflı baskı politikasının hiç bir faydası olmadığına dikkat çeken Çurkin; silahlı gruplara sağlanan desteğin kesinlikle sona ermesi gereğine vurgu yaptı.

İran: Suriye Hükümeti Ciddi ve Somut Adımlar Attı

İran’ın BM’deki Daimi Temsilcisi ise; Suriye'deki silahlı terör gruplarının Annan planına bağlı kalmamalarının bu planı sınırlandırdığını belirtti.

Terör gruplarına silah, finans ve barınak temin eden tüm ülkeleri terör ve teröristlere her türlü desteği kesmeleri yönünde ülkesinin çağrısını ifade eden İranlı Büyükelçi; Suriye hükümetinin halkın talep ve idealleri doğrultusunda ciddi ve somut adımlar attığına dikkat çekti.

Annan: Saldırılar Suriye Halkının Çıkarlarına Hizmet Etmiyor

Kendi tarafından BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan; Suriye'de bulunan silahlı grupların saldırı ve şiddet eylemlerini tırmandırdıklarını belirterek, bu eylemlerin Suriye halkının çıkarlarına hizmet etmediğini belirtti.

BM genel cemiyetinin Suriye'deki krizini tartışmak için düzenlediği oturumda konuşma yapan Annan; ülkenin son olarak tanık olduğu patlama dizisinin durumları daha da karmaşık kıldığına dikkat çekti. Annan bu patlamaların; Suriye'de yaşanan eylemlerde üçüncü bir tarafın bulunduğuna işaret ettiğini açıkladı.

Suriye hükümetinin bir kısım tutukluları serbest bıraktığına işaret eden Annan; insani yardımların ulaştırılmasına ilişkin tertibatlarda Suriye hükümetiyle anlaşmaya varıldığını söyledi. Annan; planın uygulamaya geçirilmesini garantilemek için şu ana kadar yapılanlardan daha fazla şeylerin yapılması konusunda karar alma zamanın geldiğini ifade etti.

Annan; durumların değişmemesi halinde geleceğin mezhepsel fitne, öldürme ve şiddet eylemlerine doğru yönelebileceğine dikkat çekerek, kapsamlı halk savaşının olması ihtimalinin de bulunduğunu ekledi. Bu durumda tüm Suriyelilerin zarara gireceklerini söyleyen Annan; altı maddelik planının kabul edilmesine rağmen tam bir şekilde uygulanmadığına dikkat çekti.

Annan; Hama’nın batısında düşen Kbeyr bölgesinde aralarında çocuk ve kadınların da kurban gittiği yeni bir katliamın yaşanmasından duyduğu dehşeti ifade ederken bu katliamı kınadığını, kurbanların ailelerinin duygularını paylaştığını ifade etti.

20120607-220034.jpgKbeyr katliamının Homs kırsalında işlenen Huvla Katliamından iki hafta sonra geldiğine işaret eden Annan; bu çirkef katliamların faillerinin cezalandırılmaları gerektiğini, toplu katliamların Suriyelilerin günlük yaşamlarının bir parçası haline gelmesine izin vermeme önemini belirtti.

Annan, tüm tarafların şiddetin durdurulmasına uyması gerektiğini, planının gerektiği gibi uygulanmadığını söyleyerek Suriye'ye bulunduğu son ziyareti sırasında yönetime net adımlar atma ve güçlerinin konuşlandırılma şeklini değiştirme çağrısı yaptığına işaret etti.

Sorumluluğun öncelikli olarak Suriye hükümetine düştüğüne dikkat çeken Annan, "herkesin acil şekilde hareket etmesi gerekiyor. Çünkü süreç bu şekilde sonuna kadar açık kalamaz. Bekleyiş uzadıkça, durumlar daha çok karmaşık hale gelip barışçıl çözüm zorlaşacaktır" dedi.

BM Suriye Özel Temsilcisi, uluslar arası toplumun yeni bir saflaşmaya gitmesi gerektiğine değinerek tek bir ekip halinde hareket etmek amacıyla ortak irade yaratılması gerektiğini, çünkü tek taraflı müdahalelerin krizi çözmeyeceğini ifade etti.

Suriye krizinin tırmandığını ve şiddetin arttığını savunan Annan, ülkede kutuplaşma ve radikalizmin arttığını, Suriye'ye komşu ülkelerin krizin etkilerinin kendilerine sıçramasından endişe ve korku duyduklarını kaydetti.

"Uluslar arası kanunlara ve Annan planına uyulmasını talep ederken planın uygulanmamasının kötü sonuçlar yaratacağını belirtmek istiyoruz" diyen Annan, Suriye hükümeti, muhalefet ve Suriye toplumuna krizin çözümünde yardımcı olmak amacıyla siyasi geçiş sürecinin daha net şekilde belirlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Annan, ortak bir plan üzerinde tek tutum belirlenmesi ve tek ses olunması halinde daha kötü sonuçların önüne geçme ve Suriye'ye krizden sağ salim çıkma imkânı verme şansının bulunduğunu ifade ederek Suriye toplumunun çıkarı için her çabayı harcayacağını bildirdi. 

 

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
08-06-2012 17:27 - 1117 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
23-11-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım