Le Figaro Gazetesi’nde yayınlanan BM haritasına göre, muhaliflerin yüzde 58’ini cihatçı ve selefi gruplar oluşturuyor. Daha net bir deyişle, 50’den fazla savaşçısı olan 600 silahlı grup El Kaide’ye bağlı. En güçlüleri El Nusra Cephesi ve Irak ve Levant İslam Devleti (ISIS). BM Şam temsilcisi Mokdar Lamani, “Bundan bir yıl öncesine kadar bu iki örgütün muhalifler içindeki ağırlığı yüzde 5 idi. Şimdi yüzde 40’ını bu iki örgüt oluşturuyor. Suriye genelinde 150 bin militanları var” diyor. Bu da Suriye’de 2 bin tugay anlamına geliyor. Bu rakamlar gösteriyor ki, cihatçı hareket muhalifler içinde El Nusra ve ISIS’in yanı sıra her biri 20’şer bin kişilik ordu barındıran Ahrar el Şam ve Liva Al İslam ile çoğunluğu elde tutuyor. BM’ye göre, Liva El İslam, örgüt lideri Zaran Alluş’un yaşadığı Suudi Arabistan’ın kontrolü altında ve Amerika’nın 2012 sonunda terörist örgütler listesine aldığı El Nusra’ya vitrin görevi görüyor. Geçtiğimiz haftalarda Liva El İslam, ABD’nin vuracağı umudu ile Şam etrafına 8 bin adamını konuşlandırdı.
Raporun ikinci önemli noktası, Fransa, Türkiye, Amerika ve Arap ülkeleri tarafından desteklenen ‘ılımlı muhalefet’ ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) tüm muhalif gruplar içinde zayıf bir etkinliğe sahip. Mokdar Lamani, ÖSO’nun muhalif grupların yüzde 15’ini oluşturduğunu ve yalnızca Humus’un kırsalında etkin olduğunu açıklıyor. Müslüman Kardeşler’in örgütü Katiba da çok zayıf bir temsil gücüne sahip. Ayrıca özellikle Lübnan sınırında odaklanan suç şebekeleri ve silah kaçakçılarını da listeye eklemek gerekiyor. Sonuç olarak, ÖSO’nun zayıf temsili, muhaliflerin parçalanmış yapıları ve birbiri ardına infazlar yapan cihatçı örgütlerin artan ağırlığı, Esad sonrası için planları olmayan Batı’nın silah dağıtımını da engelliyor.
‘Türkiye’nin pasifliğinden yararlandılar’
Le Figaro, bu grupların para ve silah desteği sorunu da olmadığını vurguluyor. “Katar tarafından finanse edilen ISIS ve El Nusra, Suriye’nin doğu ve kuzeyine hakim durumda. Uzun süre sınırlarından cihatçı ve silah geçişine göz yuman Türkiye’nin pasifliğinden yararlanmayı çok iyi bildiler. Ancak asıl korkulan, şimdi askeri operasyon olasılığının sona ermesiyle birlikte, cihatçılar, kendilerini Batı tarafından terkedilmiş hisseden ılımlı muhaliflere saldırabilirler” diyor.
ISIS ve El Nusra, bu yeni çatışma için her türlü araca sahip.
‘Siyasi infazlar başladı’
Alevi köylerine yapılan kanlı saldırılar, “Esat’ı yıkıp, yerine Suriye’de hilafeti kurma” amacı etrafında birleşen iki örgütün, yeni eylem kapasitesini de gözler önüne serdi. Şam’daki bir diplomatik bir kaynak, “Bu örgüt militanları, bir düzine izole olmuş Alevi mezrasına girerek 137 kadını boğazını kestiler ya da öldürdüler. Elbette ordu, iki gün sonra hakimiyeti ele aldı ama halk Tartus ve Lazkiye’ye kaçtı. Bu göçler El Kaide’ye, Alevi köylerine giderek, Esat’ı destekleyenleri gözler önünde infaz ederek bu köyleri boşaltma fikrini verdi. Ve şüphesiz bu sadece başlangıç. El Kaide bağlantılı gruplar sonunda rakiplerini ortadan kaldıracak. Kendilerini desteklemeyen şeflerin hedef alındığı siyasi cinayetler çoktan başladı. Son 3 haftada El Kaide’nin kontrolü altına girmeyi reddeden 12 aşiret lideri, bazen meydanda, çoğu zaman da sessizce infaz edildi” diyor.
Ama bu saldırılar sadece cihatçı olmayan liderleri kapsamıyor. Arar El Şam’ın emirlerinden Ebu Ubeyde, İdlib bölgesinde bu gruplar tarafından öldürüldü. ISIS emirlerinden Ebu Muhammed El Adnani, “İslam’ın düşmanları laikler ve İslamcı-milliyetçilerdir” diyerek bu olayı doğruladı.
Kendi saflarında temizlik
Ancak bir başka gelişme ise, El Nusra’nın da sızma endişeleri nedeniyle kendi içinde infazlara başlaması. El Nusra, en son cephanelerinin yoluna işaret koyduğunu tespit ettiği 10 Tunuslu militanı infaz etti. Örgüt yönetimi, bu 10 Tunuslu’nun CIA ajanı olduğunu ve Amerikan bombardımanında bu cephaneliklere ateş edeceğini tespit ederek infaz ediyor.
‘Bir El Kaide militanı, 10 ÖSO militanına eder’
Mokdar Lamani, bütün bu tabloda El Kaide’nin nasıl değişim geçirdiğini de anlatıyor: “Şam da dahil, kuzeyden güneye kadar bir yıl süren inceleme ve araştırmalarımız boyunca herkes bize aynı şeyi söyledi. El Kaide’nin bir militanı ÖSO’nun 10 militanına bedel. Kuzey’de Manegh havaalanının alınışını hatırlıyorum. ÖSO aylarca havaalanının etrafını çevirdi ama bir türlü ele geçiremedi. El Kaide’den yardım istediler. Patlayıcı dolu iki araçla gelen bir kaç El Kaide militanı ertesi gün havaalanını ele geçirdi ve ÖSO kumandanı kameralar karşısında onlara teşekkür etti. Suriye’de Irak ve Libya’dan farklı bir durum ortaya çıkıyor. El Kaide daha rejim düşmeden çok güçlendi.”
Bu da Suriye’nin geleceği hakkındaki endişeleri artırıyor. Suriye, Irak ve Libya’dan daha kötü bir iç savaş girdabına sürüklenir mi? Esad düşerse, Batı bu örgütlerin elindeki silahları nasıl toplayacak, Ortadoğu’yu nasıl silahsızlandıracak? Bunlar Esad’ın düşürülmesi kadar ciddi soru ve sorunlar.