Suriye'de yaşanan son gelişmeleri Zeynebiye Camiindeki Cuma hutbesinde değerlendiren Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz Şii-Sünni el ele vererek, Peygamber ve vahiy perspektifinden bakarak bu yangını söndürelim diye konuştu.
Özgündüz, bir kısım diyor ki, Sünni, eli kanlı teröristleri, Amerika İsrail silahıyla kendi vatandaşını, dindaşını, mezheptaşını dahi katleden teröristi destekliyor. Bunu bütün Sünni mi yapıyor? Hayır. Bir kısım da diyor ki, bütün Şiiler Esad’ı destekliyor. Ben' de diyorum ki, bu horoz dövüşünü bir kenara bırakı. Elinizi vicdanınıza koyun, birlikte bir heyet gönderelim, gidiporada neler oluyor de olup bitene baksınlar. Biz buna hazırız, siz de hazırsanız buyurun.
Dini ve ırkı ne olursa olsun Suriye'de dökülen her damla kan benim kanımdır. Madem ki düşman aramıza fitne sokmaya çalışıyor, bu bölgenin insanını birbirine kırdırmaya çalışıyor, dökülen her damla kan benim kanımdır. Sadece dışarıdan fitne sokmak üzere gelen işgalcilerin kanı benim kanım değildir. Bu ülkenin insanı yekvücuttur. Peygamberimizin bakışıyla, Kuran perspektifiyle de baktığınızda bunu göreceksiniz.
Bir ayette, bir müminin kanını haksız yere dökene ebedi azap vaat ediyor. Bir ayette de bir nefsi öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir buyuruyor. Mümin veya değil ayrımı yoktur. Düşnamın fitnesine kanarak, dün komşun olan kişiyi öldürürseniz bu olmaz, nedir onun suçu?Hangi dinin mensubuna ait olursa olsun, çocukların günahı nedir? Onlar neden öldürülür? Müşrikler kız çocuklarını öldürüyordu. Eğer çocuğu ana babasının hükmünde görürseniz, o zaman size ne o da müşriktir. 'Diri diri gömülen çocoğun hesabı sorulacak' buyuran Kur'anın emri gereği bu çocukların hesabı sorulacak.
Çocuğun dini mezhebi yoktur. Şianın görüşü budur, çünkü Hz. Muhammed penceresinden, Kuran penceresinden ve rahmet penceresinden bakıyor. Kendi katiline bile İmamı Ali gibi rahmet penceresinden bakıyor. İmam Ali (a.s) İbn-i Mülcem’i bile kurtarmaya çalışıyor, gel tövbe et cehennemden kurtul diyor. Biz arzu etmiyoruz ama İmam Ali (a.s) onun kurtuluşunu istiyor. Çünkü Peygamber, Ali’yi Yemen’e gönderirken, adam öldürmek esas değildir, bir kişiyi kazanmak önemlidir buyurmuştur. Bir kişiyi doğru yola hidayet etmek, güneşin aydınlattığı her yerden daha değerlidir.
İki kardeş kavga ediyorsa aralarını bulun diyor Kuran, eğer bir taraf savaşa devam ediyorsa o tarafa topyekün yüklenin diyor. Bizim görüşümüz işte budur diyen Özgündüz sözlerini şöyle sürdürdü:
Arap Birliği gözlemcileri gitti Suriye’ye, dediler ki burada teröristler katliam yapıyor. Irak’taki görüşmelerimizden biri de buydu. Türkiye'nin, askerine polisine silah çeviren teröristle savaşma hakkı olduğu gibi, her ülkede öyledir, silahlı mücadele varsa, devlet ona silahla cevap verir. Araplar gözlemcilerini geri çektiler, doğruyu söylemelerini kabullenemediler. BM kimin kontrolündedir? Emperyalistlerin ve Siyonistlerin. Onlar da gözlemciler gönderdiler. Onlar da dediler, Suriye’de terör var. Bunlara kimin sözü nazı geçerse, bunların araya girmesi lazım. Onları da susturdular.
Biz hiç kimsenin, hiçbir bölge halkının kanı dökülsün istemiyoruz, kan dursun istiyoruz. Kuran bize, gözünü kan bürümüş teröristi destekleyin demiyor. Dünya diyor savaşı durdurun, bir taraf diyor ki tamam gelin görüşelim, ne ıslahat istiyorsanız yapacağım. Bir taraf diyor ki yok hayır. Kuran bize diyor ki bu tarafın üzerine gidin. Bu bilgiler yanlış mı? O zaman gidelim yerinde inceleyelim. Kan dursun, Müslüman kanı akmasın, insan kanı, suçsuz kanı akmasın. Minnacık yavrular ağlamasın, öldürülmesin, kesilmesin, taranmasın.
Düşman çok şımardı. Bizi birbirimize çarpıştırarak, diğer yandan Filistin gasbediliyor, Filistin halkı öldürülüyor.
Diğer yandan Azerbaycan toprağının yüzde yirmisini İşgal eden Ermenistan, yetmezmiş gibi bugünlerde sınır ihlali yaparak Azerbaycan birliklerine saldırarak kan dökme cüretinde bulunuyor. Bize ne oldu da birden bire farklı cephelerin insanı olduk? Yarın vicdan-ı âmmede ve Allah’ın huzurunda da bumların hesabını vereceğiz diye konuştu.
Irak temaslarınına da değinen Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, "Ben Irak’ta Kerkük’ü sakın Kürtlere vermeyin, aman Kerkük’e Kürt sokmayın demedim, böyle bir görüşüm de yoktur. Kerkük, Kerküklülerindir, Kerkük bütün Iraklılarındır. Irak’ın her yeri Iraklılarındır.
Bütün Türkiye, bütün Türkiyelilerin olduğu gibi. Türkiye’nin hiçbir şehri bir gurubun değildir. Hiçbir şehrinin işgal edilmesine, “Bize ne o şehrin sakinleri korusun.” demeyiz, hangi şehre düşman saldırsa aynı tepkiyi veririz. Benim görüştüğüm insanların da benim de görüşüm de bu. Hiçbir ırk ve mezhep Irak’ın hiçbir şehrinin sadece sahibi değildir. Türkiye’de de olmadığı gibi. Türkiye’nin her santimine her vatandaş ortaktır.
Irak’ta da her santimine, her karışına Iraklı ortaktır, oraya gitmesi için pasaport alması gerekmiyor. Bu konuda bizim görüşümüz de budur, Irak’taki Şia’nın da görüşü budur. Irak’ta çoğunluk Şia’dır diye Irak bizimdir görüşü yanlış bir görüştür. Türkiye’de Sünni çoğunluktur diye Türkiye Sünnilerindir anlayışı nasıl yanlışsa. Doğru olan budur ve bizim de üzerinde mutabık kaldığımız görüş budur