Suudi arabistan’ın Şii din adamı Şeyh Nimr’i idam etmesinin ardından İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu’nun önünde protesto eylemi düzenleyen Türkiye Caferileri’nin lideri Selahattin Özgündüz, “Vahabiler Şia’lara karşı savaşıyor zannediliyor ama değil. Vahabi anlayışSünni Müslümanlar’da da kendi tanımlarına uygun yaşamayanları Müslüman saymıyor. Bu anlayış bugün sizleri ne kadar etkiliyorsa bizi de o kadar etkiliyor” dedi. Özgündüz, Milliyet’in sorularını şöyle cevapladı:
‘Devletin öfkesi olmaz'
Suudi Arabistan’ın Şeyh Nimr’i idam etmesini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim camiamızın infiali idama değil aslında... Vahabiler her gün, Şii, Sünni kendileri gibi düşünmeyen yüzlerce insanı öldürüyorlar. Onların tabiatının gereği kendisi gibi düşünmeyen herkesi öldürmek. Dolayısıyla Şii, Sünni bütün Müslümanlar’ın hatta insan olanların tepki göstermesi lazım. Devletin öfkesi olmaz, devlet yasayı uygular. Suudi Arabistan’ın da Suud yasasına göre, şeriat yasasına göre bu idama sebep göstermesi lazım. Bir de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın orayı onurlandırdığı bir dönemde, Diyanet İşleri Başkanı’nın teşrif ettiği bir dönemde bunun yapılması ayrıca anlamlı geliyor. Kendilerinin bir şey açıklamaları gerekir ama bence bu Türkiye Cumhuriyeti devlet başkanına karşı bir ayıptır. Belki de Suudilerin istediği şu imajı oluşturmak; ‘Türkiye ile beraber yapıyoruz.’
Suudi Arabistan neden böyle bir imaj yaratmak istesin?
Suudi Arabistan, Türkiye’yi bu girdabın içine çekmek istiyor. Çünkü Türkiye ile İran’ın birbiriyle iyi münasebetleri olan iki ülke. Bu iki ülkenin bölgede beraber hareket etmeleri zaruridir. Bu durumda inanın kimse bu bölgeye giremez. Ama korkarım Türkiye ile İran birbiriyle savaş durumuna girerse o zaman ayaküstü durabilecek İslam ülkesi kalmaz. Ve de emperyalizmin sömürgesi olmaktan öteye geçemez hiçbir İslam ülkesi... Suudi Arabistan ‘İslam Ordusu’ kurduk diyor, kimseye sormadan. Bu ordu kime karşı savaşacak? Terörü yaratan zaten Suudi’dir. IŞİD’le aynı cephede Mehmetçik savaş verecek. Kime karşı?
‘Hayali öcü yaratıldı'
Şiiler’e karşı mı?
Sanılıyor ki Vahabiler Şia’ya karşı savaşıyor. Yemen Şia değil. Afrika’da, Somali’de Şia yok ama orada da bu anlayış katliam yapıyor; Tunus’ta, Libya’da... Onların anladığı şeriatçı, Hanefi şeriatı değil. Vahabi... Herkesi kafir gören, burka üzerinde, kirli sakallı adam öldüren; 5 bin yıllık Buda heykelini topa tutan. Şia bugüne kadar hangi Sünni ülkeye saldırdı? Habire uyduruk şeylerle, hayali öcü yaratılıyor. İsrail’in dediği noktaya gelindi, Sünni-Şii ekseni diye diye... En sonunda buna inandırdılar.
Fitneyi ülkeme taşımam
Peki Türkiye Caferileri’ni tüm bu gelişmeler nasıl etkileyecek?
Bizim mezhebimiz Şia, Caferidir ama ben önce bu memleketin sahibiyim. Bu evin sahibiyim. Evim başıma yıkılıyor. Ben bunun derdindeyim. Pakistan benzeri ordusu Vahabileşmiş bir Türkiye’de yaşamak ister misiniz? Güvendiğimiz tek kurum kaldı o da Vahabileşse... Bu ülke yaşanabilir mi?
Dışlandığınızı düşünüyor musunuz?
Birtakım yazar, çizerler, yetkili merciler o ağızla konuşabilirler. Ama bizi dışlamaya kimsenin gücü yetmez. Biz bu evin sahibiyiz. Biz buraya göçebe gelmedik. Bedevi de değiliz. Çadırımızı buradan kaldırıp başka yere kuralım. Kendisini bu topraklara yabancı görenler, gidebilecekleri yere gidebilirler. Ama bizi burada dışlamak, ötekileştirmek; bu kimsenin haddine değil? Biz hancıyız. Bizi ötekileştirmek isteyenler yolcudur. Vahabi anlayış sizleri ne kadar etkiliyorsa bizi de o kadar etkiliyor. Vahabi anlayış sana da Müslüman demiyor. Kendileri gibi düşünmeyen herkes Müslümanlığın dışındadır. Bu ülke Osmanlı da yokken Türk yurdu idi. İslam’ın güleryüzünü temsil eden Mevlana mantığı, Ahmet Yesevi mantığı, Hacı Bektaş mantığı; Osmanlı yokken vardı. Osmanlı işgal edildiğinde kim kurtardı? Osmanlı mı kurtardı? Osmanlı mollaları işgalcilere karşı savaşanlar asidir diye fetva verdi. Bu ülkeyi kurtaranlar kelle koltukta gece gündüz siperlerde bu ülkeyi kurtardı. O Vahabi anlayış Osmanlı’yı yıkmak için kuruldu. Ben, Suudi’nin çıkardığı fitneyi ülkeme taşımam. Türk’ü Türk’e düşman eden bir anlayışı ben kökten reddediyorum. Bizim önce evimize bu yangının düşmemesi için milletçe gayret göstermeliyiz. Ben kimsenin mezhebini kabul etmek zorunda değilim, o da benim mezhebimi kabul etmek zorunda değil.
Şiilik ve Caferilik
Hz. Muhammed’in ölümünün ardından toplumun liderinin kim olacağı konusunda Hz. Ebubekir ile Hz. Ali arasında bölünen toplumda yaşanan bu ayrışma, İslamiyet’te farklı mezheplerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Arapça “peşinden gitmek”, “taraftarı olmak” anlamlarına gelen Şii kelimesi, İslamiyet’te Hz. Ali ve onu takip eden 11 imamın ‘taraftarları’ olanlarınh mezhebini tanımlamak için kullanılır. Şiilik kendi içerisinde de fırkaları vardır. Bunların başlıcaları Caferiyye, İsmailiyye, Zeydiyye’dir. Alevilik ise genellikle Şiiliğin bir kolu ya da mezhebi olarak tanımlanmaktadır.
Vahabilik ise, Temime kabilesinin üyesi olan Hicazlı Muhammed bin Abdülvehhab’ın takipçileri için kullanılmaktadır. Vahabilik’in kökeni Selefilik’e dayanmaktadır.
BURCU ÜNAL Milliyet Gazetesi - İstanbul