Yıldırım'ın, BBC'nin sorularına verdiği bazı yanıtlar şöyle:
BBC: Sayın Başbakan, Zeytin Dalı Harekatı 20 Ocak'ta başlatıldı. Siz nihai hedefi "30 kilometre derinlikte bir güvenli bölge oluşturmak" olarak açıkladınız. Ve coğrafi olarak bakıldığında tam o noktada Afrin kent merkezi bulunuyor. Türk ordusu operasyon kapsamında Afrin kent merkezine girecek mi?
Başbakan Yıldırım: Biz bu operasyonun amacını çok açık bir şekilde dünyaya ilan ettik. Ne dedik? Bizim amacımız bir işgal hareketi değil. Bizim amacımız orada yaşayan sivillere zarar vermek değil. Amacımız ne? Suriye'nin Afrin bölgesinden ülkemize yapılan tacizleri, roket saldırılarını, havan saldırılarını durdurmak. 2014'ten beri YPG-PYD buraya yerleşti, tahkimat yaptı.
Amaç ne? Türkiye'ye karşı terör faaliyeti yürütmek, Türkiye'de yaşayan insanların can ve mal güvenliğine zarar vermek, sınır güvenliğine zarar vermek. Ve üstelik 2014'ten beri Afrin'de yaşayan binlerce-on binlerce insan şehri terk etmek mecburiyetinde kaldılar.
Bu terör örgütü elemanları; Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların hayatını zehir ediyorlar. Zulmediyorlar. Amacımız onları bu zulümden kurtarmak. Bunun için de Afrin'de de, köylerinde de, beldelerinde de nerede teröristler varsa, böyle iğneyle kuyu kazarak, cımbızla çekerek teröristleri alacağız, etkisiz hale getireceğiz. Ondan sonra da orada yaşayan insanlar, "Oh dünya varmış!" diye nefes alacaklar.
BBC: Kent merkezi de dahil yani...
Başbakan Yıldırım: Gayet tabii. Yani, kırsalı temizledin. Terör unsurları orada duruyorsa, o zaman amaç hasıl olmaz.
Operasyonda bugüne kadar sivil kaybı yaşanmadı'
BBC: "Amacımız sivillere zarar vermek değil" dediniz.
Başbakan Yıldırım: Çok doğru.
BBC: Operasyonun özellikle ilk haftasından sonra, Birleşmiş Milletler nezdinde de bazı açıklamalar gelmeye başladı. "Sivil kayıplarından dolayı kaygılıyız" şeklinde. Hatta bu söylemi çok daha ileri götürenler oldu. Örneğin Fransa Dışişleri Bakanı, Türkiye'yi sivilleri hedef almakla ve uluslararası hukuku ihlal etmekle suçladı. Şu ana kadar Batı'dan duyduğumuz en sert eleştiriydi bu. Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Başbakan Yıldırım: Herhalde bunlar yanlış yerde sivil kaybı arıyorlar. Sivil kayıp görmek istiyorlarsa gelsinler Kırıkhan'ı görsünler, Hatay'ı görsünler, Reyhanlı'yı görsünler, Kilis'i görsünler. Ben orada 17 yaşında, atılan roketle hayatını kaybeden genç kızın annesiyle-babasıyla beraber oldum. Onların acısı, o fotoğraf gözümün önünden gitmiyor.
BBC: Uluslararası kamuoyunda genel bir konsensüs var, o da şu: Türkiye, Rusya ile eşgüdüm içinde hareket etmeden bu harekata başlayamazdı. Fakat bir taraftan da Rusya hala PKK'yı, PYD'yi, YPG'yi terör örgütü olarak görmüyor. PYD'nin hala Moskova'da bürosu açık. Türkiye'nin Suriye politikasında şu an Rusya ile işbirliği çok önemli bir yer tutuyor. Bu duruma baktığınızda, Türk-Rus ilişkilerinde bir tuhaflık yok mu sizce?
Başbakan Yıldırım: Rusya terör örgütü olarak tanımıyor ama bizim Afrin operasyonumuza karşı da herhangi bir itirazı yok. Esasen kimsenin itiraz olamaz. Birleşmiş Milletler'in anayasasının 51. maddesi açık. Herhangi bir ülke teröre maruz kalırsa, o terörü yok etmek meşru hakkıdır. Hem yurt içinde hem yurt dışında bunu yapabilir.
Rusya belki bugün kabul etmiyor ama gelecekte kabul edecek. Rusya'nın ya da X, Y, Z ülkesinin kabul etmesi ya da etmemesi bizim konumuz değil. Biz bunların PKK'nın isim değiştirmiş terör örgütleri olduğunu biliyoruz. Bu konuda elimizde yeterince delil var, bilgi var, belge var, her şey var. Bu da bizim baştan beri söylediğimizi doğruluyor.
'PKK, Amerika gibi bir hamiye sahip olduğu için faaliyetlerini Suriye'ye kaydırdı'
Başbakan Yıldırım: PKK artık Kuzey Irak'ta hayat alanı daraldığı için, Türkiye'nin etkin terörle mücadele faaliyetine karşı elinde fazla bir imkan kalmadığı için, Amerika gibi bir hamiye de sahip olduğu için Suriye'ye kaydırdı faaliyetlerini.
Yine en son Amerika Savunma Bakanı (James) Mattis, "Bazı PYD'liler+YPG'liler Afrin'e geçti" diyor. Doğru diyor.
'Menbic'de PYD-YPG'yi tutmak, Türkiye'ye karşı düşmanlıktır'
BBC: Üstelik Pentagon'dan da yeni bir açıklama yapıldı Sayın Başbakan...
Başbakan Yıldırım: 550 milyon dolar.
BBC: Evet, 300 artı 250.
Başbakan Yıldırım: Bu planlanan... Kim veriyor bunun parasını? Amerikan vatandaşları. Geçen sene gerçekleşenin 800 milyon dolar olduğunu kabul edersek, bu sene o rakam 1 milyarın üzerine çıkacak. Kim veriyor bunu? Amerikan vatandaşları ödüyor.
Bu ne yaman çelişkidir. NATO'da beraberiz. Stratejik ortağız. Müttefikiz. Ülkemizde üsleri var. Bu kadar sene işbirliğimiz var. Bütün bunlar ortadayken, Amerika terör örgütleriyle el ele kol kola... Amerikan yönetimiyle sahadaki askerlerin de ayrı telden çaldığını görüyoruz. Amerika Başkanı, "Silah vermeyeceğiz" diyor, "Silahları toplayacağız" diyor; aşağıdaki küçük rütbeli bir asker "Yok" diyor, "Silahlar verilecek, toplanmayacak" diyor, "İşbirliğimiz artarak devam edecek" diyor. Bu ne biçim bir iştir. Kimin eli kimin cebinde belli değil?
Menbic'de PYD-YPG'yi tutmak Türkiye'ye karşı düşmanlıktır, Türkiye'nin milli güvenliğine karşı bir tehdittir. Menbic'te yaşayanların yüzde 90'dan fazlası Arap. Orada terör örgütünün ne işi var? Güvenlik sorunu da yok. Özellikle Türkiye'ye karşı bunlar tutuluyorsa o zaman da bizim ona göre hareket etmemiz gerekir.
'Amerika terör örgütlerini bize karşı korumaya daha fazla kalkarsa işler değişir'
BBC: Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihin en zor dönemlerinin birinden geçtiği bir gerçek. Peki gelecekte Afrin operasyonu genişlerse, siz Türk ve Amerikan askerlerinin Menbic'te çatışma olasılığını görüyor musunuz?
Başbakan Yıldırım: İster Fırat'ın batısında Münbic'de, ister Fırat'ın doğusunda diğer bölgelerde bize yönelik bir terör tehdidi olursa, bunun üzerine tereddütsüz gideriz. Bizim hedefimiz Amerika değil ama Amerika terör örgütlerinin önüne geçip, onları bize karşı korumaya daha fazla kalkarsa o zaman işler değişir.
Türkiye ile ilişkilerin bozulmasından Türkiye zarar görmez tek başına. Amerika da görür. Bu bölgede bir tür planları var belli ki. Nasıl yapacak o planlarını?
Amerika, Türkiye'ye zaten gizli ambargo uyguluyor'
BBC: Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihin en zor dönemlerinin birinden geçtiği bir gerçek. Acaba Afrin operasyonu genişlerse, siz Türk ve Amerikan askerlerinin Menbic'te çatışma olasılığını görüyor musunuz? Sanırım bu konuları Sayın Rex Tillerson (ABD Dışişleri Bakanı) ile de görüşeceksiniz bu hafta.
Başbakan Yıldırım: Doğru. Bizim şu anda işimiz Afrin. Afrin'in de genişleyecek falan bir alanı yok. Topu topu 3800 kilometrekare bir alan. Yani Fırat Kalkanı sahasının 2 katından az. Eni boyu hepsi belli. 65'e-70 kilometrelik bir alandan söz ediyoruz. Ama bizim bunalana 135 kilometre sınırımız var ve her metresi tehdit altında. Dolayısıyla biz burada temizlik yaparız. İster Fırat'ın batısında Münbic'de, ister Fırat'ın doğusunda diğer bölgelerde bize yönelik bir terör tehdidi olursa, bunun üzerine tereddütsüz gideriz. Bizim hedefimiz Amerika değil ama Amerika terör örgütlerinin önüne geçip, onları bize karşı korumaya daha fazla kalkarsa o zaman işler değişir.
Türkiye ile ilişkilerin bozulmasından Türkiye zarar görmez tek başına. Amerika da görür. Bu bölgede bir tur planları var belli ki. Nasıl yapacak o planlarını?
NATO ortağına bir anlamda dirsek çeviriyorsun. NATO ortağına yapman gerekeni yapmıyorsun. NATO ortağına düşmanlık eden, bölmeye parçalamaya çalışan çapulcularla haşır neşir oluyorsun.
Darbeciyi ver, vermezsin. Teröristle iş tutma, tutmaya devam edersin. Günahsız yere tutar banka genel müdür yardımcısını (Mehmet Hakan Atilla) Bu nasıl olacak? Gizli ambargo zaten uyguluyor Amerika?
BBC: Nasıl uyguluyor?
Başbakan Yıldırım: Efendim işte kıçı kırık tabanca. Polislere verilen. Efendim Kongre onayına göndereceğiz. Kardeşim tanklar dolusu uçakları PYD'ye YPG'ye gönderirken Kongre'yi mi sordunuz? Bu ne kepazelik ya. Bizi de zannediyorlar ki hiçbir şey bilmiyoruz.
BBC: Türk-Amerikan ilişkilerinin bir de ekonomik boyutuna ilişkin bir soru yöneltmek istiyorum. O da Mehmet Hakan Atilla davasıyla ilgili. Biliyorsunuz Mehmet Hakan Atilla altı suçun beşinden suçlu bulundu, Nisan ayında kararın açıklanması bekleniyor. Bu gelişme sonrası ABD'nin bazı Türk bankalarına ekonomik yaptırımlar uygulama ihtimali sizi kaygılandırıyor mu? Bu durumda bundan Türk ekonomisinin mümkün olan en düşük düzeyde etkilenmesi için ne gibi önlemler alınıyor?
Başbakan Yıldırım: Amerikan yargısı, "Güçlüyüm, istediğimi yaparım" diyebilir ama bir de vicdani adalet vardır.
Bizim bankamıza ceza verebilirler. Yani kafalarının estiğine ceza veriyorlar. Verebilirler. Bakın Türkiye'yi bu tip tehditlerle, ekonomik tehditlerle, askeri tehditlerle veya ambargo tehditleriyle dize getireceğini düşünüyorsa Amerika, çok büyük yanlışlık yapıyor demektir...
'OHAL'de hukuk bir süre durduruluyor, bu işlemi iptal ettik'
BBC: Batı'dan Türkiye'ye en fazla yöneltilen eleştirilerden biri özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye'nin giderek daha fazla KHK ile torba yasa ile yönetilen, daha fazla anti-demokratik uygulamanın olduğu bir ülke olması. Buna istinaden soruyorum: OHAL ne zaman kalkacak?
Başbakan Yıldırım: Takdir edersiniz ki, 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'nin karşı karşıya geldiği zor şartlardan çıkması için yine anayasanın verdiği imkanla olağanüstü hali getirdik. Fransa'da sadece bir terör olayı oldu. 2 yıla yakın olağanüstü hal oldu.