Suriye konulu Cenevre-2 konferansına hazırlıklar yolunda yeni engeller ortaya çıktı. Suriye muhalefetinin birbirlerinden kopuk liderleri, bu konferansa katılım konusunda henüz ortak bir tutum sergileyemiyor. Washington, etki yapacak güçte olmadığını, fakat muhaliflerin politik müzakerelerin alternatifi olmadığını anlamasını umduğunu açıkladı.
Muhaliflerin eninde sonunda doğru bir karar alması bekleniyor. Beyaz Saray, Beşar Esad rejimini devirme niyetinden vazgeçtiğini açıkça belirtti. ABD desteği olmadan da Türkiye ve Arap monarşileri, hiçbir zaman silahlı müdahaleye cesaret edemez.
Peki, ABD, müdahaleye hazırlık mekanizmasını neden durdurmayı kabul etti? Uzmanlara göre nedeni, Batı’nın Suriye’ye karşı enformasyon savaşını kaybetmesi oldu. Batı’nın en güçlü silahı olan enformasyon, ilk kez hedefi tutturamadı. Sözün kısası, Batı, nihayet Suriye’nin Libya olmadığını anladı. Rus yorumcu YevgeniyYermolayev'in konuyla ilgili dikkat çekici analizi şöyle:
“Libya’ya karşı yapılan enformasyon savaşı, bu yüzyıl Orta Doğu için bir ilk değildi. ABD’nin Irak’a saldırısı arifesinde, 2003 yılında, dünya kamuoyu ve bizzat Iraklılar, güçlü bir propaganda kampanyasına maruz kaldı. En önemli rolü de asıl bu kampanya oynadı. Bağdat, direnmeden teslim oldu. Bölgenin en güçlü ordusu, Irak generallerinin baştan kaybedilmiş olarak gördüğü çatışmalara girmeden silahını bıraktı.
Muammer Kaddafi’nin büyük miktarlarda satın aldığı modern silahlar, Libya Cumhuriyetini de kurtaramadı. Kaddafi, yalnızca bazı aşiret ve kabilelerin bağlılığı sayesinde Saddam’dan daha uzun bir süre dayanabildi. Tüm bunlar, her savaşta önemli olanın silah değil, bu silahı tutan kişi olduğunu bir kez daha gösterdi.
Suriye toplumu, Libya ve Irak’a göre çok daha tek vücut çıktı. Bu nedenle, “tüm halkın mücadele ettiği kanlı diktatör” efsanesi Suriye’de etkisiz oldu. ABD, bunu görünce akıllıca ve layık bir şekilde davranarak yenilgiye uğradığını kabul etti. Gönül, müttefiklerin de Washington’u örnek almasını ister.”
Dünya Ekonomisi ve Devletlerarası İlişkiler Enstitüsü’nün araştırma görevlisi Viktor Nadein-Rayevskiy, bu düşünceye pek de katılmıyor. Uzman, Batı’nın Suriye’de tüm savaşı değil sadece bir meydan muharebesini kaybettiğini söyledi. Orta Doğu’da enformasyon savaşının ise tüm hızla devam ettiğini vurguladı:
“Enformasyon savaşı, sadece Orta Doğu’da değil diğer bölgelerde de yürütülüyor. Geçtiğimiz yüzyılın sonlarında, Yugoslavya’da iç savaşın başladığı dönemde, Batı medyası savaşın tüm sorumluluğunu Sırplara yükledi. Bu, NATO uçaklarının Sırbistan’ı barbarca bombalamasına yol açtı. Daha o zaman, bu tür enformasyon savaşlarını başlatanların hangi amaçları güttüğü belli olmuştu. Amaçları, dünya kamuoyunu Batı’nın düşman olarak ilan ettiği hedefe karşı tüm eylemlerin haklı olduğuna inandırmak. Düşman ülkenin vatandaşlarını ve silahlı kuvvetlerini manevi olarak zayıflatmak. Tüm bu hedefler, Orta Doğu’daki enformasyon savaşlarında da var ve ABD bu savaşları söz konusu bölgede yürttü, yürütüyor ve yürütecek. Zira Washington, Orta Doğu’yu kendi stratejik çıkar alanı olarak ilan etti. Bu nedenle, Suriye de dahil olmak üzere bölgede yeni propaganda saldırıları beklemek gerek.”