İstanbul-Halkalı Zeynebiye Camii’nde kılınan Cuma namazında konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgünüdüz, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısını, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in açıklamalarını ve Başbakan Erdoğan’ın Şiilik üzeri siyasetine değindi.
Özgündüz'ün konuşmasından satır başları...
- BM mevcut yapısıyla mazlumların ve mustazafların işine yaramıyor..
-Diyanet İşleri Başkanımızın bir ibaresi açıklığa kavuşmalı..
-Başbakan, “Dönüp dönüp, Şiilik üzerinden siyaset yapıyor..
Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Siyonist İsrail rejiminin Gazze’ye yönelik saldırı ve katliamlarına değinerek, “ BM’ nin mevcut yapısı mazlum ve mustazafların işine yaramıyor” dedi.
Özgündüz Gazze’de çocuklar öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, siviller öldürülüyor. Bu her beşeri kanunda suçtur. Batı kanunlarına göre de suçtur.
Peki, neden sesleri çıkmıyor? Caydırıcı bir karar bile çıkaramıyorsunuz. Bu birleşmiş milletler, mazlumların, mustazafların işlerine yaramıyor. Kaldırılmalı mı? Yok, ben bundan yana değilim ama revize edilmeli, işe yarar bir BM oluşturulmalı ve İslam ülkeleri de en az iki üyeyle güvenlik konseyinde temsil edilmeli. Almanya'da 5+1 gibi yavaş yavaş oraya yamanıyor. Ama Müslümanların 55 ülkesi bir Almanya etmiyor. Çin de Rusya’da daimi üyedir. Ama İslam ülkeleri temsil edilmiyor. Şayet olursa hangi ülke olacak bu da ayrı bir dert.
Birliğimizin bozulması, İsrail’in Filistin’de cinayet işlemesine cesaret veriyor. Direkt olmasa da endirekt olarak o kanlara ortak ediyor bizi. Allah’ım sen şahidimiz ol ki biz ümmetin birlik ve dirliğinden yanayız. Allah Birliğimizi, dirliğimizi bozmasın diye konuştu.
Selahattin Özgündüz Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in son günlerde yaptığı açıklamalara da değindi.
Diyanet işleri Başkanımızın Esenyurt’ta yakılan Muhammediye camiinde, farklı bir iki önemli toplantıda yaptığı konuşmalarının tamamına katılıyorum. Hakikaten bir devlet adamı sorumluluğuyla konuşmuştur, tebrik ediyorum, Kutluyorum, teşekkür ediyorum.
Diyanet İşleri Başkanımızın bir ibaresi açıklığa kavuşmalı
Fakat kullandığı bir ibarenin açıklığa kavuşması gerektiğini düşünüyorum. O ibare şuydu: “Birileri Ehlibeytin büyüklerinin mezarlarını yıkmayı, onları harabeye çevirmeyi dinin emri gibi telakki ettiğini ilan etmiş, bir başkası bunları yapanlara karşı cihad ilan etmeyi maarifet zannetmiş.”
Eğer bunu Vehabi- Selefi cani mollalar için diyorsa, daha ağırlaştırarak bu tabiri kullansın ona da katılırım. Çünkü onlar her türlü fetvayı veriyor. Şehvet cihadı veriyorlar, başka fetvalar veriyorlar. Onlar için ne deseniz azdır. Biraz daha ağırlaşması ve netleşmesi gerekir o ibarenin. Ama eğer bunu Ayetullah Sistani’nin fetvasına binaen diyorlarsa, eksik ve yanlış bilgi mebnası üzerine diyorlar, yanılıyorlar.
Bir Şia taklit mercii, müçtehidi demiyorum çok müçtehit var şükür. Ama taklit mercii farklıdır. Şia seçicidir, her şeyhin peşine takılmaz. 60-70 senede rüştünü ispatlayanı ancak taklit mercii eder. Onlarla ilgili bir söz diyecekse birisi önce doğru dürüst düşünmesi veya doğru ibareler seçmesi lazım. Ayetullah Sistani bütün Iraklılara, birliğini, dirliğini, vatan bütünlüğünü koruma yönünde herkesin görevidir buyurmuştur.
Bu umumi fetvası risalesinde var, bütün Şii müçtehitlerin risalesinde var. Biz bu ülkede Allah göstermesin, ülkemizin bölünme tehlikesine karşı veya işgal tehlikesine karşı hepimizin göğsü siperdir. Müçtehitlerimiz bize böyle öğretti. Fetva beklemeden ülkemizi savunuruz. Irak’ın fitneciler tarafından işgal, cinayet ve mukaddes emakinin, mefahiri müslüminin tahrif edilme tehlikesi ki tekfirci selefiler ayan beyan bunu diyor, ne Ebu Hanife’nin mezarını bırakırlar, ne Şeyh Abdulkadir Geylani’nin, ne enbiyanın mezarı, Ebul beşer Adem, ikinci ebul beşer Nuh (as)’ın ve diğer nebilerin mezarları var, altı masum imamımızın mezarı var. Bütün mefahiri Müslim’in ordadır. Onları tahrif ederler. Ona karşı do Ayetullah Uzma Seyyid Ali Sistani buyurdu ki bütün Iraklılara birliğini, dirliğini, vatanını korumak ona farzdır, vaciptir. Bunda sakıncalı bir söz mü var?
Elbet ki bu marifettir
Böylesine sorumlu davranmak, İslam’ın ve Müslümanların haysiyetini, birliğini, dirliğini korumak elbet ki marifettir. Ayetullah Sistani de bunu yapmıştır. Allah kendisine uzun ömürler versin. Umarım ki sayın diyanet işleri başkanı o tabirini Ayetullah Sistani’nin bu beyanına matufen kullanmamıştır. Umarım ki öğle değildir.
Allah Sistani gibi, Hamanei gibi, Erdebili gibi, Nasır Mekarim Şirazi gibi, Ayetullah Seyid Muhammed Said el Hekim gibi meraceimizin sayısını çok etsin. Bunlar İslam âlemine rahmet ve berekettir dedi.
Özgündüz Başbakan Erdoğan’ın Dolmabahçe Sarayı'nda İslam Alimleri toplantısında yaptığı konuşmada Şiileri hedef gösteren sözlerine sert tepki göstererek, “Dönüp dönüp, Şiilik üzerinden siyaset yapıyor” dedi.
Özgündüz şunları söyledi: Sayın başbakanımız da keşke Diyanet İşleri Başkanımız kadar sorumluluk hissiyle konuşsa. Yine bakıyoruz ki dönüp dönüp, Şiilik üzerinden siyaset yapıyor. Biliyorsunuz olmayan bir hadise bir camiye ayakkabıyla girildi mi girilmedi mi feveranıyla oy toplayıp, bu seferde seçim propagandasını Şia’yı kötülemenin üzerine bina ederek seçim yapmak inanınız ki bu halde kazansanız bile meşruiyetiniz tartışılır.
Ben Şia’yım, milyonlarca Şia bu ülkede var, siz milletin bir kısmını bir kısmına karşı kışkırtır, camilerini yaktırır, yarında katliamlara maruz bırakırsanız, sizin sorumluluk alma salahiyetiniz olmaz.
Biz Şia’yız. Biz kimseye sövmedik. Bizim bu müçtehitlerimiz değil çıldırmak, Ehli Sünneti inancından dolayı öldürmek (Allah uzak etsin) Ehli Sünnetin mukaddesatına hakaret etmeyi de şiddetle lanetlemiş, tahrim etmiş ve yasaklamıştır. Müçtehitlerimizin tamamı. Şia toplumu adına taklit mercilerinin dediği söz geçerli ve bağlayıcıdır. Siz neye binaen dönüp dönüp Şiiler Ömer deyince çıldırıyorlar diyorsunuz!? Niye çıldırsın çok şükür hepimizin aklı herkesten daha çok başımızdadır. Sizlerin dikkatli olması lazım.
Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı veya Cumhurbaşkanının görevi engizisyon yapmak, kimin kimi sevdiğinin hesabını tutmak değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının mal, can, namus, haysiyet ve şerefini korumaktır. Birliğini dirliğini korumaktır. Toprak bütünlüğünü korumaktır. Ülkeyi bölmek, vatanı bölmek, milleti bölmek, öteki beriki yapmak değil bilakis korumaktı görevi.
Bunları söyleyince ben bir kahramanlık olsun diye bunları yapmıyorum, bir gerçeğin altını çiziyorum. Bu ülkede Şia var mı var, milyonlarla varız. Ve en az başbakan kadar bu ülkenin sahipleriyiz, asli unsuruyuz.
Kimsenin bu toplumu şamar oğlanına çevirmeye hakkı yoktur. Herkes yerini bilecek, sözünü bilecek. Ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına meydan okumuyorum. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını bu şekilde tehlikeye maruz bırakarak, hedef göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Hiçbir yasa ve hukukta buna bir gerekçe bulamazsınız. Benim kimi sevip sevmediğime sizler mi karar vereceksiniz.
Bizim ne Bekir adından, ne Ömer adından çıldırdığımız falan yok
Niye çıldıralım. 1400 senedir en aklı başında toplum olarak, doğru yolun yolcuları olarak, yolumuza devam ediyoruz, böyle de devam edeceğiz. Kimse bizi çıldırtamaz. Kur’an erini kimse çıldırtamaz. Allah hepimize şuur versin buna ihtiyacımız var. Allah birliğimizi dirliğimizi nadanlara rağmen korusun.