Bahreyn rejiminin korsan rejim ile resmi ve açık bir şekilde ilişki kurma isteği, herkesin bildiği bir konudur üstelik Al-ı Halife rejimi bu ilişkileri en kısa sürede ve hızla kurmaya çalışması ise bilinen bir gerçektir. Bu durum tabi ki Bahreyn hükümeti yetkililerinin davranışlarında ve son aylarda Bahreyn dışişleri bakanı “Halid bin Ahmet bin Muhammed Al-ı Halife”nin sözlerinde açıkça göze çarpmaktadır.
Bahreyn rejimi bilindiği üzere 25 ve 26 haziran günlerinde başkent Manama’da Amerika’nın şom planı Asrın Anlaşması doğrultusunda bir ekonomi çalıştayına ev sahipliği yaptı. Bu plan açıkça korsan Siyonist rejimin işgalci hedefleri ve çıkarları doğrultusunda ve Filistin çıkarları ile çelişmektedir. Bu yüzden hem Bahreyn içinde, hem bölge ve hem küresel açıdan muhalefetle karşılandı ve bazı kentlerde de Al-ı Halife rejimi ve Manama oturumuna karşı protesto gösterileri düzenlendi.
Açıklanan siyaset bağlamında Bahreyn dışişleri bakanı Halid bin Ahmet bin Muhammed Al-ı Halife, Manama oturumu sırasında bazı Siyonist medya kurumuna verdiği mülakatta, Bahreyn’in Siyonist rejim ile ilişki kurmak istediğini açıkça belirtti. kendisi ayrıca geçen günlerde Amerika başkanının İran özel temsilcisi Brian Hook’un da katıldığı Atlantik konseyi enstitüsünde düzenlenen bir oturumda birkez daha korsan rejim İsrail ile ilişki kurmanın batı Asya’da gerçek barışın temeli olduğunu söyledi.
Siyonist rejimi 13. TV kanalı da şubat 2019’da Bahreyn kralının İsrail ile açık ve resmi diplomatik ilişkiler kurmak istediğini duyurdu.
Bahreyn’in Siyonist rejim ile açık ve aleni ilişkilerini resmileştirmek eğilimi birkaç sebepten kaynaklanıyor.
Birincisi Bahreyn Fars Körfezi’nin en zayıf ülkesi olarak dış siyasetinde ne bağımsızdır ve ne de izzete sahiptir; bu ülkenin dış siyaset reçeteleri adeta Washington ve Riyad’da yazılıyor. Aslında Bahreyn’in Siyonist rejim ile aleni ve resmi ilişki kurma isteği, Suudi Arabistan’ın bu ilişkinin kurulması isteğine dayalıdır.
Fakat Arabistan Arap dünyasına sahip olduğu merkezi konumu ve korsan rejim ile ilişkilerin kurulmasında kamuoyu hassasiyetinin farkında olduğu için, Siyonist rejim ile resmi ilişkilerin kurulması için Bahreyn’i lejyoner olarak meydana sürüyor. Washington da İran karşıtı siyasetlerinin devam şartını, aralarında Bahreyn’in de bulunduğu Arap ülkelerin Siyonist rejim ile resmi ilişkiler kurma şartına endekslemiştir.
İkincisi ise Al-ı Halife şubat 2011’den bugüne kadar halkın protesto gösterilerine sahne oluyor. Manama rejimi halk protestolarını bastırmak için Suudi Arabistan, Amerika ve Siyonist rejimden yardım almıştır. Al-ı Halife’nin iç muhalefet ve gösterilere karşı desteklenmesinin şartı ise Siyonist rejim ile resmi ilişkiler kurarak Fars Körfezi Arap ülkelerinin bu konudaki tabusunu kırmaktır. Bahreyn 20 yılı aşkın bir süredir Siyonist rejim ile gizli ilişkileri bulunuyor fakat gizli ilişkilerden açık ilişkilere geçiş süreci ise Al-ı Halife’nin ülke içinde halk arasındaki makbuliyet ve meşruiyet krizi ile karşı karşıya olduğu ve başta Amerika ve Siyonist rejim olmak üzere dış desteği ihtiyacı olduğunu gösteriyor.
Bahreyn dışişleri bakanı, Siyonist rejim ile ilişkilerin kurulmasının barışın temeli olduğuna dair iddiaları, Siyonist rejim çıkarlarının batı Asya’da kriz ve kaosun sürmesine bağlı olduğu bir dönemde gündeme geliyor.