Bahreyn’in başkenti Manama’da bir dizi patlama meydana geldi. Şehrin iki ayrı semtinde beş bomba patlatıldı. Terör saldırısı olduğu bildirilen patlamalar sonucu iki kişi hayatını kaybetti. Yaralanan bir erkek de hastaneye kaldırıldı.
Bazı uzmanlara göre bu patlamalar, Bahreyn makamlarının tüm kitlesel etkinliklere koyduğu yasağa karşı bir kısım muhalefetin tepkisidir.
Bahreyn’in en büyük muhalefet grubu El Wifaq’ın lideri Hadi el-Musawi bu görüşü paylaşmıyor. Musawi, Rus basınına verdiği mülakatta şunları söylüyor:
- Kitlesel etkinliklerin yasaklanması, geçen hafta ilan edildi. Birçok kişiye göre patlamalar, hükümetin iyice düşünülmemiş kararının sonucudur. Ama acele ile netice çıkarmamakta fayda var. Patlamalarla ilgili haberi alınca dünyadaki çoğu insan, eylemin muhalefet tarafından yapıldığını düşünebilirdi. Ama bu durumda, muhalefet bunu ne sebeple yaptı, diye soru ortaya çıkıyor. Bütün dünya, muhalefeti bu patlamalar yüzünden kınardı. Bu durumda, gelecekte, her hangi bir yardım ya da destek beklemek saflık olurdu. Ayrıca ülkedeki krizin daha da kötüleşmesi durumunda muhalefetin gösteri ve miting düzenleme imkânını uzun süre için elinden alacaktı. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda patlamaların muhalefetin değil, hükümetin çıkarlarına olduğu görünüyor. Bu varsayımı, saldırıların teknik tarafı da kanıtlıyor: aynı ayna 5 tane bomba, çok büyük olmayan bir kente yerleştirilmiş ve kimse hiç bir şey görmemiş. Bunu yapmak hiç kolay değil, ancak kolluk kuvvetlerinin böyle bir operasyonu gizlice gerçekleştirebilmesi imkânı var. Ayrıca patlamalarla ilgili haberi hükümet kaynakları yaydı ve bu patlamaların gerçek olduğuna emin değilim. Ses bombaları olabilirdi, bu yüzden ilan edilen kurban sayısı azdır.
Ama daha önce söylediğim gibi, saldırılarının kim tarafından düzenlendiği sorusu oldukça karmaşıktır. Hükümet tarafından yapıldığı yüzde yüz güvenle söylenemez. Patlamaların arkasında, ülkemizde çatışmalar ve istikrarsızlığın işine yaradığı bir üçüncü güç de olabilir. Hükümet ise mantıksız inatçılığından dolayı suçludur. Yetkililer, meydana gelen siyasi ortamda birilerin herkesi korkutabildiği duruma göz yumuyorlar. Mantıklı ve doğru çözümler arayacağına güç kullanıyorlar. Başka Körfez ülkeleri de, mesela Kuveyt, aynı politika rotasını izlemektedir. Ama artan şiddet ile ne çözülebilir ki? Sonuçta, hem Bahreyn’in, hem de bütün bölgenin tehlikeli istikrarsız durumu ortadadır. Bu anlamda Bahreyn hükümetinin hareketleri hiç de vatansever değildir.
Tüm Orta Doğu çatışma dalgalarıyla sarsılmaktadır. Her ülkede bu çatışmalar muhalefet gösterileriyle başlar. Son iki yılda yaşananlar, hükümetin, ülkedeki durumu kontrol altına alamadığı takdirde, farklı şekilde dış baskıların uygulandığını gösteriyor. Görünen istikrar ve Batı ile iyi ilişkilere rağmen Körfez monarşilerinden hiç biri, böyle olayların başına gelmeyeceğinden tam emin olamaz. Ama yetkililer, daha sonra yabancılarla Rus ruletini oynamamak adına kendi vatandaşlarıyla anlaşmayı göze alacaklar mı acaba?
|