2 Ocak Pazar günü gerçekleşen anma merasimine Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Arnavutköy Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı, Zeynebiye Camii Derneği Başkanı Ali Şahintekin, Zehra Ana Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Meftune Atam, CABİR âlimleri, siyasi parti temsilcileri, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve yüzlerce Ehl-i Beyt dostu katıldı. Sunuculuğunu Zeynebiye Camii Proje ve İşletme Müdürü Ali Demirtekin’nin yaptığı Anma merasimi Tebriz Ferzeliyev’in Kur’an-ı Kerim Tilavetiyle başladı.
Kur’an-ı Kerim Tilaveti’nin ardından Arnavutköy Hz. Fatıma-tuz Zehra Camii İmamı Ş. Hüseyin Başaran günün anlam ve önemiyle alakalı kısa bir konuşma yaptı.
Başaran’ın ardından anma merasimi Arnavutköy Hz. Fatıma-tuz Zehra Camii’nin hazırlamış olduğu sinevizyon gösterisiyle devam etti.
Sinevizyon gösterisinin ardından anma merasiminde konuşan Zehra Ana Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Meftune Atam; “Müslümanlar olarak bölünmemizin İslam’a ve Ehl-i Beyt Mektebine hiçbir faydası olmayacağı gibi aksine derin darbeler vuracaktır. Hz. Fatıma (s.a), babası Hz. Muhammed (s.a.a), kocası Hz. Ali (a.s) ve evlatları İslam’ı yaşatmak, İslam ve ümmetin birliğini koruyabilmek uğrunda tüm ömürlerini harcadılar. Öyleyse İslami Vahdet’e vurulacak her darbe onlara yapılacak en büyük haksızlık ve vefasızlıktır. İslami Vahdet’e zarar verecek eylem ve söylemlerden olabildiğince uzak durmalıyız. Çünkü günümüzde İslami birlik ve beraberlik her şeyden daha önemli ve önceliklidir. Şunu da unutmayalım ki birlik beraberliğimizin tesisi ve korunması noktasında biz kadınlara da önemli sorumluluklar ve görevler düşmektedir” dedi.
Atam’ın konuşmasının ardından, anma merasiminde kısa bir konuşma yapan Arnavutköy Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı; “Camimizin yapmış olduğu programlara birçok kez iştirak ettim. Kıymetli Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz hocamızın birçok konuşmalarını orada takdirle dinledim. Derneğimizin yaptığı hayırlı çalışmaları da takip ediyorum, gerçekten hepsi takdire şayandır. Toplumun hizmetinde olmak onların inançlarını, kültürlerini unutturmamak her şeyden önemlisi neden bu dünyada var olduklarını unutturmamak herhalde her şeyin en değerlisi en kıymetlisi olsa gerek. Elbette Allah dostlarının anıldığı cemiyetlere, topluluklara rahmet iner. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in kendi tabiri ile iki gözümün nuru Hz. Fatıma(s.a) validemizi anan toplum olabilmek bütün bu güzelliklerin en üst noktasıdır.” dedi. Baltacı’nın ardından, Ehl-i Beyt meddahı Ali Tuncay’ın okuduğu mersiyeleriyle salondakiler gözyaşlarına boğuldu.
Mersiyelerin ardından konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin ÖZGÜNDÜZ konuşmasında; “Bu ülkede yaşayan ve bu coğrafyayı Balkanlardan Çin Seddi’ne kadar süsleyen aziz milletimizin tamamında Ehl-i Beyt meveddetinde müştereğiz. Milletimiz Hz. Fatma (s.a)’dan keramet bekler.
Hz. Fatıma (s.a)’ya ümmetin diğer kesimleri, hatta Benî Ümeyye de dâhil en küçük bir leke sürmemiştir. Hz. Fatıma (s.a) ümmetin başının tacıdır. Ehl-i Beyt’e söven Emevîler de dâhil söz Hz. Fatıma (s.a)’ya gelince en küçük bir hakaret bile etmemiştir. Bundan mutluluk mu duymalıyız? Yoksa üzüntü mü duymalıyız? Ben mutluluk duyuyorum. Üzüntü duyanlardan da ben beriyim. Hz Fatıma (s.a) küskün mü gitti? Evet, küskün ve dargın gitti. Yoksa neden gece namazı kılındı ve üç beş kişiyle defin olundu. Ümmetin hepsi onun cenazesine iştirak etmek isterdi, ama o izin vermedi küstürüldü.
Küstürülme sebeplerinin başında ki sebep bence Resulullah’ı küskün göndermemizdi. Bu büyük acıydı Hz. Fatıma (s.a) için. Fedek, imamet ve vilayet meselesiydi. Bunların hepsi Hz. Fatıma (s.a)’yı üzen meselelerdi.Gittiler Hz. Fatıma (s.a)’dan özür dilemeye. Kapısında yattılar. Ama Hz. Fatıma (s.a) kabul etmedi. Hz. Fatıma (s.a) siz beni üzdünüz ve hiç razı etmediniz dedi. Senin dediğin şeylerde olmuş olsaydı, onları da söylerdi. İlmi olarak deliliyle beraber gelin yanlışım varsa ben kabul edip size teşekkür edeceğim. Ben söylenen kaynaklara baktım ama ne yazık ki karşı fikirde olanı tasdik edeni görmedim. Delil mahiyetinde olan hiçbir şey de görmedim. Hayatımın son nefesine kadar ben hakikatin yanındayım. Hz. Fatıma (s.a)’yı küçültecek, şahsiyetine zarar verecek sözler diyerek, birisini daha zalim göstermek için Hz. Fatıma (s.a)’yı şamar oğlanı edecek şekilde küçük düşürmenize sebep vermeyeceğim. Duygularımda yazmış olduğum bir mısrayıda sizinle paylaşmak istiyorum. "İlahi! Sen şahit ol, ben aşığım Al-i Aba'ya; Ya Rabbi! Yaz alnıma, kurbanlıktır bu kul Zehra'ya (s.a).” Hz. Fatıma (s.a)’yı küçük düşürecek uyduruk şeylerinizi bana da zorla söyletmeye çalışırsanız delil isterim. Deliliniz varsa getirin. İsterseniz halkın huzurunda da tartışırız. Hz. Fatıma (s.a) ümmetin birlik, dirlik anasıdır. Ben Hz. Fatıma (s.a) evlatlarını birbirine düşürenin karşısında olacağım. Hz. Fatıma (s.a) için O’nun irtihalinden sonra Hz. Ali (a.s), Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s) nasıl davranmışsa öyle davranmak doğrudur. Ehl-i Beyt’den öne geçenler helak olur. Batıl davranışınızı Hz. Fatıma (s.a) adını kullanarak bu ümmete yutturmayın.” dedi.
Özgündüz’ün ardından konuşan Bakırköy Amine Hatun Camii İmamı Ömer Kurt konuşmasında; “ Hz. Fatıma (s.a) annemiz bütün ümmetin gönlünde taht kurmuştur. Ümmet için fedakâr olmamız gerekiyor. Böyle çok kıymetli isimler üzerinden konuşurken kırk sefer düşünmemiz gerekiyor. Konu Hz. Fatıma (s.a) olunca taraf olduğu fikirleri empoze etmek için varacağımız sonuç Hz. Fatıma (s.a)’ya saygısızlıktır. Bizler Hz. Fatıma (s.a)’ya layık olan yeni anneler yetiştirebiliyorsak ne mutlu bize. Ben bu yolda sizinle birlikte olmaya çalışıyorum. Çünkü gittiğim yol hak yoludur’ dedi.
Kurt’un ardından Ehl-i Beyt meddahı Ali Tuncay’ın okuduğu sinezenlerle merasim son buldu.