Bugün ABD İstihbarat Örgütü (CIA) kuruluşunun 65. yıldöünümü.
Rusya uzmanlar 65. yılında CIA'yı bakın nalıl değerlendirdi:
CIA soğuk savaşın hemen başında kurulmuştur ve hala o zamanların ağır mirasından emareleri muhafaza etmektedir. Örgütün adını kim aklamaya çalışırsa çalışsın Amerikalılar da dahil olmak üzere, sıradan ölümlü insanlar bu kuruma karşı sempati beslemiyor.
CIA sicili, ya da kamuoyunun erşimine açık olan kısmı okunması gerçekten son derece hoş olmayan bir iştir. Bunlar arasında politik cinayetler, devlet darbelerinin organizasyonu, gizli silah sevkiyatları, sadece devletlerde değil, geniş bölgelerde istikrarın bozulması eylemlerinin listesi bulunur.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Rus uzmanlar şimdiki CIA yönetiminin biraz değiştiğini söylüyor. Franklin Roosevelt ABD Araştırma Fonu uzmanı Yuriy Rogulev, bugün örgütün Rusya özel servisleriyle işbirliği yaptığını hatırlatıyor. Eskiden böyle bir şey düşünülemezdi.
“Söz konusu uluslararası suçlarla mücadeledir. Terörizme karşı mücadeledir. Bu türden temaslar, karşılıklı yardımlaşma ve bilgi alışverişi olmadan hangi devlet olursa olsun bu alanlardaki faaliyetleri çok daha zor olacaktır.”
Ancak bu durum örgütün tarihini değiştiremez. Daire, çalışmasını 1947 yılında Sovyetler Birliği’ni caydırmaya yönelik “Truman Doktrini”ne destek vererek başladı. Daire, Yunanistan’daki kanlı iç savaşın taraflarından birine silah sağlıyordu. Bundan sonra, ne CIA’de, ne de Beyaz Saray’da anımsamak istenmeyen çok şey meydana geldi. CIA, uyuşturucu ticareti yapıyordu, Ayetullah rejimine gizlice silah sevkediyordu, diğer yandan Saddam Hüseyn’i İran ile savaş yapmaya kışkırtıyor, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahale yaptığı sırada radikal müslümanları silahlandırıyordu. Tüm tarihi boyunca sonradan ABD’nin en azılı düşmanları haline gelecek olan grupları kendi eli ile yaratmaktaydı. Sırası gelmişken, kaydetmek gerek ki, Usame bin-Ladin de CIA’dan “burs” alanlardan biridir.
Örgütün analiz yapma yetenekleri defalarca şüphe altında kalmıştı. Örgütün sonucu felaket getiren en büyük hatası ise New-York ve Washington’daki terör olaylarıdır. Dış ve savunma politika Konseyi araştırma müdür yardımcısı Dmitriy Suslov, bunun sonuçlarını şu şekilde değerlendirdi.
“11 eylül 2001 olayı, sözü geçen örgütün mevzilerine, sahip olduğu etkiye indirilen büyük bir darbe oldu. CIA, bu terör olaylarını önleyemedi. Elde olan istihbarattan doğru dürüst sonuçlar çıkaramadı. Bundan sonra CIA saflarında temizlik operasyonu gerçekleştirilmişti. Prensip açıdan bu örgütün konumu zayıfladı. Özellikle, “soğuk savaş” dönemi ile karşılaştırma yapılırsa bu net bir şekilde anlaşılabilir.”
CIA bütçesi gerçek rakamlarının gizli tutulmasına rağmen, bazı verilere göre, örgüte yılda 23 milyar dolar civarında para ayrılıyor. Böyle bir tutar ile istihbaratın analizi daha yüksek bir düzeye çıkarılabilirdi.
1975 yılına dek örgütün “öldürme lisansı” vardı. 50’li, 60’lı ve 70’li yılların ilk yarısında CIA, bu lisanstan aktif şekilde faydalanmıştı. Fakat dünyada artan öfke sonucunda cumhurbaşkanı Ford, 1976 yılında bu lisansı geri çekti. Fakat eylül 2001 olaylarından iki ay sonra, George Bush bu lisansı yeniden tahsis etti. Bush, teröristleri fiziksel olarak yoketmeye izin veren yönergeyi imzaladı.