Bonn'da düzenlenen iki günlük bir konferansın odak noktasında Selefiler vardı. Uzmanlar, radikal İslamcılarla birlikte Alman aşırı sağının da dönüşüm geçirdiğine dikkat çekiyor.
Şalvarları, tığ örgüsü takkeleri ve uzun sakallarıyla Almanya'nın sokaklarında Kur'an nüshaları dağıtıyor, ellerinde bıçaklarla gösterilerde polislere saldırıyorlar. Terör saldırı planlarında da adları geçiyor. Almanların çoğunun gözünde Selefiler böyle bir tablo oluşturuyor.
Selefilerin Almanya'da yaklaşık 4 bin mensubu var. Aralarında Hrıstiyanlıktan İslam'a geçen Almanlar da bulunuyor. Rheinland-Pfalz eyaleti Emniyet Teşkilatı'nda bilimsel danışman olarak görev yapan İslambilimci Alaaddin Sahran, iç istihbarat birimi Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın 2011 raporlarına atıfta bulunarak, Almanya'daki Selefilerin çoğunluğunun terörist olmadığını, ancak şimdiye kadar ortaya çıkarılmış terörist yapılar ve kişilerin neredeyse hepsinin Selefi olduğunu belirtti. Kendisi de Müslüman olan Sarhan, Selefilerin abartılmaması gerektiği uyarısında bulundu:
“Ortada sözde bir dev var. Selefilik olgusundaki sorun bu. İnternette İslamî içerikler aradığınızda ilk ya da ikinci sonuçta Selefilerin sayfaları karşınıza çıkıyor. Ama akım, sanıldığı kadar fazla taraftara sahip de değil.”
Uzmanlar, radikal bir azınlığın savunduğu görüşlerin tüm İslam'a mal edilmemesi gerektiği konusunda hemfikir. Toplantıya katılan Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Ayman Mazyek, İslam karşıtı video ve karikatürler ile ilgili yaşanan çatışmaya dikkat çekerek, bu tür durumlarda kimin fayda sağladığına bakılması gerektiğini, fayda sağlayanın İslam ve Müslümanlar olmadığını kaydetti. Mazyek, Selefiler ile ilgili ise şunları söyledi:
“Selefilerle diyalog zor. Çünkü biri diğerini meşru görmediği zaman diyalog da biter. Bu katı, din polisliği taslayan tavır sadece İslam’da bulunan bir olgu değil. Diğer dinlerden de biliyoruz. Sonuç olarak konu hiçbir şekilde inancın korunması değil, konu iktidar ve güç. Ve o noktaya kadar gidiyor ki, artık din sadece suistimal edilmekle kalmıyor, aynı zamanda saptırılıyor, tam ters istikamete gidiyor. İslam’da yasak olan şeyler yapılıyor ve bunlar doğru ilan ediliyor. Ya da tersi oluyor.”
Münster Üniversitesi'nden sosyoloji profesörü Karin Priester ise Almanya'daki aşırı sağcılarda yaklaşık 20 yıldır ilginç bir dönüşüm yaşandığına dikkat çekti ve antisemit, İsrail karşıtı çizgiden İslam karşıtlığına geçildiği saptamasında bulundu. Priester, halkta suç olayları ve çokkültürlülük konusundaki mevcut korkuları kendi çıkarları için kullanmaya çalışan aşırı sağcılar için Selefilerin son derece uygun bir hasım olduğunu belirtiyor.
Sosyoloji profesörü Priester, dinî hoşgörü ve saygı içinde birlikte yaşam sloganlarının çok soyut ve teolojik kaldığını belirterek, İslam dünyası ile ilgili bir muhatap sorunu olduğunu kaydetti.
“İslam'da büyük bir sorun var. Organizasyonla ilgili bir sorun. Yani İslam'ın gerçek sözcüsü kim? Tüm Müslümanları etrafında toplayan bağlayıcılığı bulunan öz ne, bu noktada kafalar karışıyor.”