Öyle ya, sen kalk Suriye'nin kuzeyinde, güneyinde, doğusunda 25 askeri üs kur, binlerce askerini buralara yerleştir, yeni üs inşaları da devam etsin, buralara 20 bin tır, 3 bin kargo uçağı ağır silah, zırhlı araç gönder, YPG'lilerden 40 bin kişilik bir ordu kur, Türkiye sınırında onlarca gözlem noktası oluştur, bu noktalara yığınak yapmaya devam et, sonra da kalk "ben çekiliyorum" de; elbette ki şaşkınlık oluşturur.
Yerleşirken, yerleşmeye devam ederken "çekiliyorum" diye açıklama yapmak sadece ABD'ye mahsus herhalde… İnandık mı? Elbette ki hayır… İnanan varsa aklına şaşarım.
ABD yine bildik tiyarolarından birini sergiliyor.
Irak'tan, Afganistan'dan çekiliyoruz, çekildik diyorlardı, çekildiler mi? Hayır…
Bırakın askerî işgali, adamlar seçimlere kim girecek kim girmeyecek, cumhurbaşkanı kim olacak kim olmayacak tüm detaylarına kadar müdahale ediyorlar.
ABD'nin Afganistan'ın başına getirdiği Karzai, "Artık biz kendi güvenliğimizi sağlayabiliriz, ABD'nin askerlerine ihtiyacımız yok" dedi, ilk seçimde apar topar alaşağı ettiler.
Barzani bir referandum yapayım da artık Irak'tan ayrılıp bağımsızlığıma kavuşayım dedi, ABD fitil fitil burnundan getirdi.
ABD BOP kapsamında rejimini ve sınırlarını değiştirdiği her ülkeye "demokrasi de, o kadar değil, bana bağımlıysan, benim kölemsen demokratiksin, yoksa değilsin" mesajı veriyor.
Peki, nedir bu oynanan tiyatro, ABD neyi, ya da neleri hedefliyor bu çekilme tiyatrosuyla?
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Dana White, bir taraftan ABD askerlerinin Suriye'den çekilme sürecinin başladığı mesajını verirken, diğer taraftan da "yerel ortaklarla" ve "müttefiklerle" çalışmaya devam edeceklerini belirtti.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada ise halen Suriye'de bulunan DEAŞ unsurlarının, Amerikan unsurları ve bölgedeki "yerel ortaklarla" ortadan kaldırılabileceğini dile getirdi.
Yani ABD askerlerinin ve askeri mühimmatın göstermelik olarak bir kısmının çekilmesi, ABD'nin Suriye'den çekileceği, 2011'den bu yana elde ettiği kazanımları bırakacağı anlamına gelmiyor.
ABD, bugüne kadar işgal ettiği hiçbir ülkeden kendi isteğiyle kolay kolay çıkmamıştır.
Sağlıklı bir değerlendirme için öncelikle şu gerçeği bilmek zorundayız: ABD ve Rusya Münbiç, Fırat'ın doğusu ve de PYD konusunda anlaştılar. Bu anlaşma bugün değil, 2015 yılında Türkiye Rus uçağını düşürdükten sonra gerçekleşti.
Hatırlayalım, o günkü değerlendirmelerinde Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu gerçeğin altını çizmişti. Ve bu süreçten sonra yaşananlar bu ABD-Rusya perde arkası mutabakatını göstermekteydi.
Buna göre, PYD/YPG ya da türevlerinin Irak'ın kuzeyinde Barzani yönetimi örneğinde olduğu gibi Suriye'nin kuzeyinde de federatif bir yapı oluşturması planlanıyordu.
Ama bu sürecin önünde iki engel vardı:
Birincisi, Esad yönetimi böyle bir özerk yapıyı istemiyor, toprak ve yönetim bütünlüğünden yana bir tavır ortaya koyuyordu. Rusya'nın Esad yönetimini bu konuda ikna etmesi gerekiyordu.
Diğer engel ise Türkiye'nin PYD/YPG'yi PKK'nın Suriye uzantısı olan bir terör örgütü olarak görmesiydi. ABD, bu örgütün ismini durmadan değiştirdi, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) dedi olmadı, Münbiç Askeri Konseyi dedi olmadı, Kuzey Ordusu dedi yine olmadı.
ABD, bu federatif yapı niyetini Cenevre toplantılarında açıkça ortaya koydu. İngiltere, Fransa gibi müttefikleriyle oluşturdukları "Küçük Grup" Cenevre görüşmelerinde PYD/YPG'ye özerk bir yönetim kurdurulmasını, merkezi yönetimin yetkilerinin bu yerel yönetime de verilmesini teklif olarak sundular.
İşte ABD'nin bu göstermelik asker çekme tiyatrosu, Esad yönetiminin ve de Türkiye'nin bu hassasiyetlerini gidermeye yönelik…
Irak'ta Barzani'nin eğitiminden geçen Suriyeli peşmergeler apar topar Suriye'ye gönderilmeye başlandı. Yani mesaj şu: Ey Türkiye! Biz Suriye'nin kuzeyini PKK'nın uzantısı YPG'ye değil, sizin de kabul ettiğiniz peşmergeye devrediyoruz, artık problem çıkarmayın.
Esad yönetimine de verilen mesaj şu:
Bak biz Suriye'nn kuzeyinden çekiliyoruz, eğer siyasi süreçle PYD'nin özerkliğini kabul etmezsen, Türkiye aynen İdlib ve Cerablus bölgelerine girdiği gibi Fırat'ın doğusuna da operasyon yapar, sen bir an önce bu Cenevre'de sunulan özerk yönetim teklifini kabul et, direnme…
Böylece, Suriye'nin kuzeyinde de Irak'taki Barzani bölgesi gibi bir bölge oluşturulur ve büyük İsrail devleti projesinin, ABD'nin vatan projesinin ikinci ayağı da kurulmuş olur.
Sıra gelir Türkiye ve İran ayaklarına…
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet projelerini hayata geçirmezsek, bu projelerle ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin de birlik ve beraberliğini teminat altına almazsak, bu BOP tuzaklarına karşı asla direnemeyiz, bizden söylemesi…
