Suriye'nin yasal yönetimini düşürmek amacıyla terör örgütlerine destek veren Batı-Arap koalisyonunun yoğun çabalarına rağmen, İran ve Hizbullah etkin varlığı ve aralık 2015'ten itibaren Rusya'nın askeri varlığı ve yardımıyla Suriye ordusu peş peşe zaferlere imza atarak, Suriye'de birçok bölgeyi teröristlerin işgalinden kurtarmış oldu.
ABD, İngiltere ve Fransa ile birlikte Batı-Arap koalisyonunun Suriye'nin yasal yönetimini düşürmek ve direniş cephesini yenmek için çeşitli terör örgütlerine her türlü yardım yapmak suretiyle kendilerince bu örgütler üzerinden Suriye yönetimi ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ı düşürme gibi kendi amaçlarına ulaşmaya çalıştılar, ancak sonunda Suriye sürecinde en düşük etkinliğe sahip olabildiler.
Washington ve Avrupalı ve Arap müttefikleri gelinen noktada, Batı yanlısı bir hükümetin iktidara gelmesi başta olmak üzere Suriye ile ilgili planlarının nasıl suya düştüğünü görmekteler.
Rusya, İran ve Türkiye'nin girişimiyle Suriye krizi için siyasi çözüm bulmak amacıyla başlatılan Astana Süreci'nin ardından Batı pratik olarak, Suriye konusunda ikinci planda kalan bir aktör haline geldi.
Bu durum, ABD'nin Suriye'de terör örgütlerine destek vermek suretiyle iç savaş çıkarıp, yaymayı esas alan planında açık şekilde değişiklik yapmak zorunda kaldı.
Bu doğrultuda ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Washington'un Suriye’nin yasal yönetimini devirmek için teröristlere yedi yıl destek vermesine rağmen başarısız olmasının ardından yaptığı açıklamada, Amerika yönetimi artık Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad yönetimini devirme peşinde olmadığını belirtti.
Atlantic düşünce kuruluşunda konuşan Amerika’nın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffery aynı zamanda Suriye hükümetinde köklü değişiklikler yapılmadığı sürece Washington yönetimi ve müttefikleri Suriye’nin yeniden inşa sürecine mali destek vermeyeceklerini vurguladı.
Jeffery konuşmasında bir kez daha İran İslam Cumhuriyeti’ni mesnetsiz iddialarla suçlayarak İranlı askeri müsteşarların Suriye’den çekilmesini istedi.
Oysa İran İslam Cumhuriyeti Suriye’nin yasal yönetiminin daveti ve Amerika ve müttefiklerinin desteklediği ve beslediği teröristlerle mücadele etmek üzere Şam yönetimine sadece askeri iştişare düzeyinde yardımcı oluyor, gerçi İran’ın bu etkili yardımı Amerika, korsan İsrail ve müttefiklerini rahatsız ediyor.
ABD tarafından yapılan bu açıklamaya rağmen Washington'un Suriye'ye yönelik hasmane politikası aynen devam etmektedir ve bu bağlamda Trump yönetimi, Suriye'nin yeniden inşasında rol ifa etmeyi, Şam'ın politikalarında değişiklik yapılmasına bağlı olduğunu deklare etti.
Başka bir mesele de, ABD'nin İsrail'in istek ve menfaatleri doğrultusunda hareket etmesidir. İran'ın danışman güçlerinin Suriye'den çekilmesini istemesi de bu çerçevede değerlendirilebilir.
Buna rağmen Washington, önceki tutumundan geri adım atarak, İran'ın Suriye'deki etkinliğini kabul ettiğini itiraf etmiştir.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi'nin sözlerine göre, ABD, Tahran'ın Suriye'de diplomatik rolünü korumasını kabul ediyor.
Aslında İran Suriye'nin yasal yönetiminin talebi üzerine terör örgütleriyle mücadele amacıyla bu ülkede danışmanlarını bulunduruyor ve geçtiğimiz yıllarda Suriye ordusunun teröristlere karşı zaferlerinde önemli rol ifa etmiştir.
Suriye Dışişleri Bakanı Faysel Mikdat bu bağlamda yaptığı açıklamada, İran ve Hizbullah güçlerinin varlığının Şam'ın talebi üzerine terörle mücadele için olduğunu belirtmiştir.
Bu nedenle Washington'un İran güçlerinin Suriye'den çekilmesini sıklıkla dile getirmesine Şam yönetimi çok sert şekilde karşı çıkmıştır.