Ortadoğu'da dengeler hızla değişiyor. Güç merkezi ABD'den Rusya'ya kayıyor. Bu durum Çin'de yapılan G20 zirvesinde bir kez daha ortaya çıktı. Hem ev sahibi Çin'in hem de G20 üyelerinin ABD Başkanı Barack Obama ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yaklaşımları arasındaki fark yaşanan değişimi net bir şekilde ortaya koydu. Çin'in Obama'yı uçağının arka kapısından inmeye zorlaması ve yapılan açıklamalarda ABD'nin sert bir şekilde eleştirilere hedef olması dikkat çekerken Rusya lideri Putin ön plana çıktı. Suriye krizine müdahil olarak ABD'nin bölgedeki hesaplarını bozan Rusya, Türkiye yakınlaşmasıyla da önemli bir atak yaptı. ABD'nin bölgesel müttefikleri arasında yer alan Türkiye'yi Suriye konusunda kendi çizgisine çekmeye başlayan Rusya, ABD'nin bölgedeki bir diğer önemli müttefiki Suudi Arabistan'a da el attı. İki ülke arasında petrol anlaşması yapıldı. G20 zirvesi sırasında iki ülke liderlerinin görüşmesi sonrası, "üretimin sınırlanması dahil olmak üzere petrol piyasasında işbirliği anlaşması" imzaladığının duyurulması fiyatları yukarı taşıdı. Brent petrol fiyatı 47.7 dolara kadar yükseldi. Ajansların aktardığına göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman arasındaki görüşmenin ardından iki ülkenin enerji bakanları tarafından G20 zirvesinin yapıldığı Çin’in Hanghou kentinde imzalandı. Putin, daha sonra yaptığı açıklamada petrolün şu andaki fiyatının adil olduğunu düşünmediğini söyledi. Rusya Enerji Bakanı Aleksander Novak ise iki ülkenin stratejik enerji ortaklığı kurduğunu belirtti.
ABD maşalığı Suudilere de pahalıya mal oldu
ABD petrol fiyatlarını Rusya'ya karşı bir silah olarak kullanıyordu. ABD Rusya ekonomisini zora sokmak için dünyanın en önemli petrol üreticisi olan Suudi Arabistan'a petrol fiyatlarını düşürtüyordu. Yaklaşık 2 yıldır süren bu taktik Rusya'dan çok Suudileri vurdu. Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmesi üzerine ABD, petrol fiyatlarını düşürmeye endeksli yeni bir senaryoyu devreye soktu. Washington yönetimi bu senaryoda Putin’in Rusya’sını hizaya getirmek için Suudi Arabistan’ı sopa olarak kullanmayı tercih etti. Böylece kendisi bir bedel ödemeyecekti, faturayı 1991 yılında Irak’ın işgalinde olduğu gibi Suudi Arabistan karşılayacaktı. Suudi yönetimi 1991 yılındaki işgalde ABD askerlerinin içtiği kolanın parasını bile karşılamıştı ve yaklaşık 164 milyar dolarlık bir faturayı ödemişti. Amerikan planı sonucunda 2014 yılının yaz başlarında 115 dolar civarında seyreden ham petrolün varil fiyatı 37.7 dolara kadar geriledi. Fiyattaki bu düşüş gelirlerinin yüzde 90’ını petrolden sağlayan Suudi Arabistan’ı vurdu. Suudi Arabistan, 2012 yılı petrol geliri 340 milyar doları bulmuştu. Petrol fiyatlarında sadece 2015 yılındaki fiyat düşüşünün bile Suudi Arabistan’a 73 milyar dolara mal olduğunu belirtiliyor. Yaşanan kriz üzerine Suudi Arabistan ilk kez benzine zam yapmak zorunda kaldı.
ABD’nin bir hezimeti daha
Elindeki petrolü ABD çıkarları için bir silah olarak kullanan Suudi Arabistan bunun bedelini ağır ödeyince yeni arayışlar içerisine girdi. ABD dayatmalarıyla şekillendirdiği petrol politikasından geri adım sinyalleri veren Suudi Arabistan, Rusya ile anlaşma yoluna gitti. G-20 zirvesinde Rusya ile Suudiler arasında imzalanan petrol anlaşması ABD'nin bölgede aldığı yeni bir yenilgi olarak değerlendiriliyor.