Iğdır Müftüsü Cüneyt Kulaz tarafından hazırlanan ve Vali Ahmet Pek imzalı, içerisinde Caferilere ilişkin dikkat çeken ifadelerin olduğu raporu büyük tepki çekmişti.
Hazırlanan raporda, "Kürt kesiminden gençlerin ideolojik taleplerini terörize uygulamalarla dile getirdikleri" ve "Azeri-Caferi kesimden de bazı grupların inançsal (mezhepsel) düşüncelerini dini argümanlarla seslendirdikleri görülmektedir" gibi skandal ifadeler kullanılmıştı.
Daha sonra müftüyle ilgili soruşturma açıldığı haberleri medyaya düştü.
Konuyla ilgili uzun süre sessiz kalan hükümet sessizliğini bozdu ve raporun bizzat vali tarafından istenildiğini itiraf etti.
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yapılan görüşmeleri esnasında, Başkanlık’tan sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'a skandal rapor soruldu.
CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz bütçe üzerine yaptığı konuşmanın bir kısmını Iğdır’daki Müftü raporuna ayırdı. Bakan Bekir Bozdağ ise ne Hükümet ne İçişleri Bakanlığı ne de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu raporu istediğini belirterek, raporun Valinin isteği üzerine hazırlandığını söyledi.
Bütçe görüşmelerinin Iğdır ile ilgili kısımları tutanaklara şöyle yansıdı:
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – … Biliyorsunuz ülkemizde Azeri Caferi kesimleri camisi var, camiye gidiyorlar ama müftü efendi ne diyor, Iğdır Müftüsü: “Aman efendim, bunları hemen Diyanet İşleri Başkanlığına bağlayalım, asimile edelim.”
Sayın Bakan, Iğdır Müftüsü hâlen görevde mi bilmiyorum ama bakın, o arkadaş orada görev yapamaz artık bu saatten sonra. Soruşturma açtı Diyanet İşleri Başkanlığı ama göstermelik bir soruşturma olursa bu işin sonunda olacak olaylardan Diyanet İşleri Başkanlığı sorumludur, siz sorumlusunuz. Bunu buradan ilan ediyorum. Yani, bağnaz, mezhep taassubuyla hareket eden bir adam müftülük görevi yapamaz, Diyanet İşleri Başkanlığını bir ilde temsil edemez.
Ne diyor müftü efendi: “Efendim, Azeri Caferi imamlar, mollalar hurafelerle halkı kandırıyor, bizim camilerimize gelmesini engelliyorlar.” E, sana ne kardeşim? Ya, hurafeyse hurafe, oraya inanıyorsa oraya… Kime ne? Yani, tek tip mezhep yaratma, tek tip inanç yaratma diye bir projeniz mi var? Diyanet İşleri Başkanlığını böyle bir görevi mi var?
Anayasa’ya göre Diyanet İşleri Başkanlığı laiklik ilkesi doğrultusunda göre görev yapar. Laiklik ilkesi bütün inançlara eşit davranmaktır. Efendim size ne? Yani, Caferi öyle namaz kılıyor, Alevi cemevine gidince “Allah-Muhammed-Ali” deyip zikredecek. Tek tip Müslüman mı yaratmak istiyorsunuz? Yani, asimile politikası sizin, bakanlığın ve Diyanet İşleri Başkanlığının bir politikası mıdır? Bu söyleyin, bilelim, bizde ona göre tedbir alalım. Bu hâliyle Diyanet İşleri Başkanlığı artık belli tarikatların, belli yobaz zihniyetlerin kurumu olma durumuna gelmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığının ya kaldırılması ya da acilen revize edilmesi gerekiyor.
Siz hep askerî vesayetten falan bahsedersiniz, askerî vesayet kaldırıldı falan ama daha ağır bir vesayet, Diyanetin vesayeti gelmiştir bu ülkeye şu anda. Şu anda en büyük vesayet Diyanettir. Şu anda cumhuriyetin önündeki en büyük engel Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bu kurum revize edilmeden, bu kurum değiştirilmeden, bu zihniyet değiştirilmeden bu ülkede ne insan haklarından ne demokrasiden ne inanç hürriyetinden bahsedemezsiniz. Bu kadar açık, bu kadar açık.
Dolayısıyla, Sayın Bakan, lütfen, siz cumhuriyetin bakanısınız. Anayasa “Diyanet İşleri Başkanlığı laik cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda görev yapar.” diyor. Bu görevi tekrar hatırlatın Diyanet İşleri Başkanına ve yetkililerinize. Ve o müftü hakkında gereğini acilen yapın, yoksa daha büyük olaylara sebebiyet verebilirsiniz.
Sorunsuz olan, ülkenin savunmasında, millî birlikte, vatanın bütünlüğü konusunda en çok sorumluluk duygusu olan bu ülkede 3 milyona yakın Azeri Caferi kesimi problemli hâle getirmekten kastınız nedir? Yani, müftünün raporunu okuduysanız, bir şey diyor orada, Iğdır’ı analiz ediyor, diyor ki: “Iğdır’da Şafi Kürt kardeşlerle Azeri Şiiler tarihten beri bir arada barış içinde yaşamaktadır. Herhangi bir problem yoktur bunlar arasında. Mezhep itilafı da herhangi bir probleme neden olmamaktadır. Hatta terör olayları bile husumete neden olmamaktadır.” E, çok güzel; e, olmamaktadır. E, peki ne istiyorsun müftü efendi, derdin ne? Niye kaşıyorsun kardeşim? Yani, sanki müftü problem istiyor Iğdır’da.
Iğdır özel bir yerdir, Iğdır özellikli bir yerdir, 3 ülkeyle sınırı olan bir yerdir. Böyle bir yerde böyle bir müftünün değil, gerçekten dini iyi anlayan, mezhep taassubundan uzak, mezheplerin sadece farklı fıkıh olduğunu bilen, aydın din adamlarına ihtiyaç vardır. O müftü hakkında gereğinin yapılmasını talep ediyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Iğdır İl Müftüsüyle alakalı değerlendirmeler yapıldı burada. Tabii, Iğdır İl Müftüsü bir rapor nedeniyle gündeme geldi. Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı derhâl bir müfettiş görevlendirdi, konuyu incelettiriyoruz, raporun sonucuna göre de biz hareket edeceğiz, ancak kamuoyunun şunu bilmesini özellikle istiyorum ki Iğdır İl Müftüsünden böyle bir raporu Hükûmet olarak biz istemedik.
İki, böyle bir raporu Diyanet İşleri Başkanlığı da istememiştir.
Üç, böyle bir raporu İçişleri Bakanlığı da istememiştir. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.
Bu rapor valiliğin talebi üzerine hazırlanıp gönderilmiş bir rapordur, biz de bu konuyu inceletiyoruz.