Davutoğlu, Dünya Ekonomik Forumu’nun “Bölgesel Kalkınma İçin Kaynakların Serbest Bırakılması’ konulu toplantısında konuştu. Davutoğlu, 2008 ve 2011’de dünyada iki büyük ekonomik kriz yaşandığını ve krizlerin etkisinin büyün dünyanın acılarıyla yaşamaya devam ettiğini kaydederek, bu durumun kendilerine öğrettiği dersleri açık yüreklilikle tartışmak ve gerekli çözüm yolları bulmak zorunda olduklarının altını çizdi. Davutoğlu, Avrupalılar olarak bu krizi derinden hissettiklerini, Avrupa’da yaşanan krizi kendi krizleri olarak gördüklerini belirterek, “Çünkü Türkiye’nin kaderi de Avrupa’nın, Avrupa Birliği’nin, Avrupa kıtasının kaderinden ayrıştırılamaz. Türkiye bir Avrupa ülkesidir. Avrupa tarihi, Türk tarihi ve arşivleri kullanılmadan anlaşılamaz. Türk tarihi de Avrupa geçmişi okunmadan doğru bir şekilde gelecek nesillere aktarılamaz” diye konuştu.
Son dönemde Türkiye’nin sınırına dayanan terör olaylarına değinen Davutoğlu, “Yaklaşmakta olan fırtınayı hissediyorduk. Buna karşı yüksek düzeyli yoğun siyasi işbirliğini karşılamak üzere bir demokrasi tarihinde ilk defa kullandığımız bir tabiri geliştirdik ve yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyleri kurduk. 17 ülkeyle referanslar mahiyetinde mekanizmalar kurduk” dedi.
Konuşmasında Ortadoğu ve Arap dünyasındaki gelişmeler üzerinden demokrasi vurgusu da yapan Davutoğlu, “Bize geçmişte demokrasi dersi vermeye kalkanlar, Ortadoğu’da demokrasiyi ve demokratik güçleri terk ettiler ama biz terk etmeyeceğiz. Demokrasi sürdürülebilir istikrarın en önemli garantisidir. İstikrar bir devlet başkanının uzun yıllar işbaşında kalması değildir. İstikrar, tek bir partinin uzun yıllar bir ülkede egemen olması değildir. İstikrar halkıyla meşruiyet içerisine girmiş ve meşruiyeti sürekli demokrasi üzerinden test eden sistemin adıdır” ifadelerini kullandı.
‘İslam IŞİD ile anılamaz’
Davutoğlu, “Ortadoğu’da demokrasiyi finanse edecek kimse çıkmadı. Demokrasi finansmanı için bizim dışımızda kimse bir şey yapmadı. Dünyada her millet, her dinden insan nasıl demokrasiyle idare edilebilme kapasitesine sahipse çok köklü siyasal kültüre sahip İslam toplumları da demokrasiyi hem yaşatırlar, hem geliştirirler. İslam dünyası, IŞİD ile anılamaz, İslam da IŞİD veya benzer yapılarla anılamaz. Arap halkının özgürce her şeyi tartışmak istemesine rejimler dayanamadı. Biz Ortadoğu halklarının yanında durduk. Demokrasinin değerini biliyoruz” diye konuştu.
Davutoğlu, 2012 yılındaki Arap Baharı’na değinerek, “2011 yılında Arap baharı başladığında insanlar sokağa çıktı ve aynı Avrupalılar aynı bizler gibi özgürlüğü tatmak istedi. Ve bunun karşısında rejimler dayanamadı. 1988’de ben doktoramı yazarken Mübarek iktidardaydı. Bilgisayar, internet icat oldu Mübarek iktidardaydı. Facebook, Twitter icat olunca dayanamadı. Mısır’da Türkiye bir tavır aldı. Bedelini ödediğimiz bir tavır. Mısır’a Arap’ın beyni denir. Biz Mısır’la stratejik ortaklığımızın devam etmesini istiyoruz. Mısır’da istikrar demokrasiyle sağlanabilir” dedi.
Biz Suriye için defalarca uyarıda bulunduk. Mülteciler için sınırı açtığınızda insanlara ayrı bir yoklama yapamıyorsunuz. Türkiye’yi bazıları acımasızca eleştirirken, Avrupalı bir dışişleri bakanıyla şöyle bir konuşma geçti aramızda; ‘Yabancı savaşçıların geçişine izin vermeyin’ dediler, ben de ‘Siz çıkmalarına izin vermeyin’ dedim. O da ‘biz demokratik bir ülkeyiz, hiç suç işlememiş birini tutamayız’ ifadesini kullandı. Türkiye’ye yılda 35 milyon turist geliyor. Yabancı savaşçıları nasıl belirleyelim?” diye konuştu.
IŞİD ile mücadele ile ilgili Avrupa’da dillendirilen “Esad’la işbirliği” söylemine de değinen Başbakan, “IŞİD ile mücadele için Suriye rejimiyle işbirliği yapılırsa IŞİD’in militan sayısı daha da artar. Kendini dışlanmış hisseden Sünniler IŞİD’e kayar. Bizim IŞİD benzeri terör örgütlerine karşı tavrımız kesindir. IŞİD herkesten çok Türkiye’ye tehdittir” dedi.
|