AKP kurucularından eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır'dan hükümete ağır sözler: Cumhuriyet Gazetesine konuşan Yalçınbayır: "Acaba dünyada kuvvetler ayrılığını benimsemiş hangi parlamento mahkeme kararlarının bakanlar kurulu tarafından sonuçsuz ve etkisiz hale getirilmesine göz yummuştur? Bunlar Yüce Divan'lık suçtur." dedi. Hükümetin dış politikasını da eleştiren Yalçınbayır soruları şöyle yanıtlıyor.
Davutoğlu gerçekleri itiraf etsin
- AKP, milyonlarca Müslümanın katledilmesine yol açan Irak işgaline hiç ses çıkarmadı. Mısır’da Müslüman Kardeşler’e yakınlığıyla bilinen Mursi’yi iktidara getiren darbeyi neredeyse kutsarken Mursi’yi deviren darbeye karşı çıkıyor. Türkiye’yi bir maceraya sürüklediğini düşünmeden Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi için çırpınıyor. Acaba bunları neden yapıyor?
E.Y.- Mısır’la, Irak’la ve diğer komşularla “sıfır sorun” derken sırf sorun haline gelindi. Buradan Sayın Davutoğlu’na şunu söylemek istiyorum: “Sevgili Davutoğlu, 1 Mart tezkeresi öncesindeki gece Sayın Başbakan Gül’le görüşmeye girmeden önce elime sarılmıştınız. ‘Abi, ne olur görüşlerinde ısrarlı ol. Israrla Irak’a girilmemesini söyle’ diyen sizdiniz. Bu sadece Irak değildi. Sizin barışla ilgili düşüncelerinizdi. Ya da ben öyle algıladım. O zamanki samimiyetinizi niye şimdi devam ettirmiyorsunuz? Şu anda yapılmak istenenler anayasaya aykırıdır. Uzun yıllar onarılması güç zararlar verir. Sizin, Irak’ın ya da bundan sonra Suriye’nin inşasında kârınız olmaz. Sizin büyük bir zararınız var. Tarihe not düşürüyorsunuz. Demokrasinin en önemli hususu halka bilgi vermektir.”
Erdoğan, Gül ve Davutoğlu vebal altında
- Siz Irak işgali öncesi de ABD’ye uyarıda bulunmamış mıydınız?
E.Y.- Hukuka uygun olmadan, halkları yanıltarak, yalan söyleyerek iş yapıyorsunuz, dedik. O kimyasal silahlar kim tarafından kullanıldı? Onu bilemeyiz ki. O şüpheden Suriye istifade edecektir. Siz bir taraftan Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik toplantılarını, eğitim çalışmalarını burada yapacaksınız. Siz gelip geçeceksiniz. Ne iktidarlar geldi, geçti. Ama bizim o halklarla ilişkilerimiz hep oldu ve olacak. Bunları zedelemeye hakkınız yok. Burada hem Tayyip Bey’in, hem Davutoğlu’nun hem Sayın Gül’ün büyük veballeri var. Bu vebalin altından kalkabilmek zordur. Kendilerini tatmin etmeye kalkmasınlar. Halkın seçilmiş temsilcileri onların değil bu milletin vekilleri. Onlar özgürleşmedikçe bu ülke de özgürleşmez. Barack Obama tek tek kongre üyelerini arayıp görüşlerini alıyor. Bizimki ise nasıl bir yönetim anlayışıdır?
Geri demokrasi böyle olur
- AKP Hükümeti’nin işine gelmeyen herkes hemen kara listeye alınıyor. En son da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’nun boy hedefi haline getirilmesini nasıl karşılıyorsunuz?
E.Y.- Sayın Gül’le 2004 ya da 2005’teki bir konuşmamızda; iyi ki Irak’a gitmemişiz, Sayın İhsanoğlu, seçimle işbaşına gelen ilk İİT genel sekreteridir. Büyük çoğunlukla seçilmiştir. Bizim için İslam ülkeleriyle diyaloğumuz bakımından bir şanstır, dedi. Birkaç defa Suriye’ye iyi ki müdahale edilmediğini söyledi. Yani, kendi çıkarımıza geldiği zaman öyle, gelmediği zaman böyle.
Hiçbir demokratik ülke sürpriz bir kararla başka bir ülkeye saldırı ilan edemez; sürpriz bir kararla kendi topraklarının kullanılmasına izin veremez. Sürpriz bir kararla kendi ordularını başka bir ülkeye gönderemez. Bu demokrasinin evrensel standardıdır. Biz bunlara ulaşamadığımız için demokraside çok gerilerdeyiz.