Namazda “Besmele” çekme konusunda, kıyas ehli alimler arasında farklı görüşler vardır. Malik ve Evzâî, Besmele’nin nafile namazlarda okunmasının câiz olduğunu kabul ederken; sesli veya sessiz olarak kılınan farz namazlarda Fatiha suresi ve sonrasında okunan diğer sürenin başında “Besmele”nin okunmamasını kabul etmişlerdir.[1]
Ebu Hanife, Sevrî ve onlara uyanlarsa, sureleri sesli okunan namazlarda bile, Fatiha suresinde okunan “Besmele”nin sessiz olarak okunmasını farz bilmişlerdir. Biz, sesli okunan namazlarda “Besmele”nin sessiz okunmasının gerekliliğine bir delil bulamadık. Ama Şafiî, sesli namazlarda sesli, sessiz okunanlarda ise sessiz okunmasını kabul etmiş ve “Besmele”yi Fatiha suresinin bir ayeti saymıştır. Ahmed bin Hanbel, Ebu Sevr ve Ebu Ubeyd de aynı görüşteler. Şafiî’den, “Besmele”nin Beraet (Tevbe) suresi müstesna, bütün surelerde ilk ayet olduğu ve Fatiha suresinden başka surelerde ayet olmadığı hakkında iki farklı rivayet naklolunmuştur. Fakat Şafii’nin ashabından olan araştırmacılar “Besmele”nin diğer surelerde de Kur’ân’dan bir ayet olduğunda ittifak etmişler.[2] İmam Şafii’den naklolunan iki rivayeti de yorumlamışlardır.[3]
Şia alimleri ise Ehl-i Beyt’ten gelen hadislere dayanarak “Besmele”nin Fatiha suresinin tam ve ilk ayeti olduğuna ve yine Berâet suresi hariç, her surenin ilk ayeti olduğuna ittifak etmişlerdir. Kasıtlı olarak “Besmele“yi namazda okumayan kimsenin, ister farz, ister nafile (müstahap) olsun; namazı batıl olur. Besmele’nin, sesli kılınan namazlarda sesli okunması farz olduğu gibi sessiz kılınan namazlarda da sesli okunması müstahaptır.[4]
Besmele, Neml suresinde ayetin bir cüz’ü olduğu gibi, Neml suresi dahil, her surenin de ilk ayetidir. Bu konuda Ehl-i Beyt İmamlarından gelen hadisler ma’nen mütevatir olup muhaliflerin sözlerini reddetmektedir. Mesela, İmam Ca’fer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Ne oluyor onlara?! Allah Teala’nın kitabındaki en büyük ayet olan Bismillahirrahmanirrahim’i hedef alıp onu sesli okumayı bid’at zannediyorlar.” [5]
Bu hususta Ehl-i Sünnet kitaplarından bir çok delili örnek getirebiliriz:
Sâid bin Cübeyr’in tahriç ettiği üzere Bin Abbas;
“Andolsun ki biz sana Seb-i Mesani’yi verdik.” [6] ayeti hakkında; “O, kitabın başlangıcı Fatiha suresidir” demiş ve sureyi “Besmele”yle okumuştur.
Bin Cureyh, “Babama; “Said, Bin Abbas’tan; Besmele’nin bir ayet olduğunu sana nakle etmiş miydi? diye sorduğumda, evet, cevabını verdi” diyor.
Bu hadisi Hakim, “Müstedrek”te tahriç eder, Zehebi de “Telhis”inde nakletmiştir. Her ikisi de senedinin doğru olduğunu belirtmiştir.[7]
2- Bin Abbas’tan şöyle nakledilmiştir:
“Hz. Peygamber (s.a.a), cebrail vahiy getirince, Besmele’yle başladığında onun (yeni bir) sure olduğunu bilirlerdi.” [8]
3- Yine Bin Abbas; “Resulullah (s.a.a), Besmele nazil oluncaya dek, önceki surenin bittiğini bilmezlerdi” der.[9]
4- Yine Bin Abbas’tan şöyle nakledilmiştir:
“Müslümanlar, Besmele nazil olmadıkça sürenin bittiğini bilmezlerdi, Besmele nazil olunca serenin sonra erdiğini anlarlardı.” [10]
5- Ümmü Seleme der ki:
“Hz. Peygamber (s.a.a), Bismillah’dan başlayıp Fatiha’nın sonuna kadar, harf- harf, dura- dura okurlardı.” [11]
6- Yine başka bir yolla Ümmü Seleme’den şöyle naklolunmuştur:
“Resulullah (s.a.a) namazında Besmele’yi okudu onu bir ayet saydı, el hamd’u lillah’i rabb’il- alemin’le iki ayet, er rahman’ir rahîm’le üç ayet, malik-i yevm’id din’le dört ayet, iyyake na’budu ve iyyake nesteîn’le de beş ayet olduğunu söyledi ve sonra beş parmağını yumdu.” [12]
7- Nuaym el-Mucmer der ki:
“Ebu Hureyre’nin arkasında idim, Besmele’den sonra Fatiha’yı okudu, zallîn kelimesinden sonra ‘âmîn’ dedi, halk da âmîn [13] dediler. Selam verdikten sonra da, benim namazım Resulullah’ın (s.a.a) namazına herkesten daha çok benziyor.” dedi.[14]
Yine Ebu Hureyre, önceki hadisin peşinden Resulullah’ın (s.a.a) namazda Besmele’yi sesli olarak okuduğunu söylemiştir.[15]
8- Enes bin Malik der ki:
“Muaviye, Medine’de namaz kıldırırken Fatiha’da Besmele okudu, ondan sonraki surede okumadı. Selam verir vermez olaya şahit olan Muhacir ve Ensar’dan bir grup her yandan; “Namazdan çaldın mı? Yoksa namazı unuttun mu?” diye bağrıştılar. Ondan sonra namazlarda Fatiha’da n sonraki sureyi de Besmele’yle okumaya başladı” [16]
Şafiî gibi “Müsned” sahiblerinin çoğu bu olayı zikretmişlerdir.[17]
Şafiî bu hadis hakkında şöyle yazmıştır: “Muaviye, çok güçlü ve haşmetli bir sultan idi. Eğer Besmele’yi sesli okumak, Muhacir ve Ensardan olan sahabelerin yanında sabit bir mesele olmasaydı, Besmele’yi terketmekle ona karşı çıkmaya cesaret edemezlerdi.” [18]
Her araştırmacının dikkatini çeken bu hadise üzerinde ciddiyetle düşünüldüğünde bu konuyla ilgiyi bizim görüşümüzün tartışmasız ispatı ve aynı zamanda Fatiha’dan sonraki sure ve evvelinde de “Besmele”nin terk edilmesinin caiz olmadığı ortaya çıkar. Böylece Ehl-i Beyt mektebinin bu konudaki görüşüyle amel edilmesinden başka yol yoktur.
9- Yine Enes’in; “Resulullah’ın (s.a.a) namazda Besmele’yi sesli okuduğunu duydum” diye nakletmesi de başka yolla tahriç edilmiştir.[19]
10- Muhammed bin Seriyy’i-l Askalanî der ki:
“Mu’temir bin Süleyman’ın ardında sayılmayacak kadar sabah ve akşam namazı kıldım. O, Fatiha’dan önce ve sonra sesli olarak Besmele okurdu. Mu’temer’in şöyle dediğini duydum: Ben sürekli olarak babamın arkasında namaz kılıyordum, babam da sürekli olarak Enes bin Malik’in arkasında namaz kılıyordu, Enes de sürekli olarak Resulullah’ın (s.a.a) arkasında namaz kılıyordu.” [20]
Bu ve benzeri hadislerden, Fatiha’dan önce ve sonra Besmele’nin okunduğu anlaşılmaktadır. Bu da, bir çok hadisin de delalet ettiği gibi bizim görüşümüzü teyit etmektedir.[21]
11- Katade’den şöyle dediği nakl edilmiştir:
“Enes bin Malik’e; Resulullah (s.a.a) nasıl okurlardı? diye sorduklarında; ‘Uzatarak okurdu, Besmele’nin Rahman ve Rahim’ine med verirdi’ dedi.”
12- Hamid’üt- Tavîl, Enes bin Malik’ten şöyle nakletmektedir: “Ben Peygamber’in (s.a.a), Ebu Bekr, Ömer, Osman ve Ali’nin arkalarında namaz kıldım; hepsi de Besmele’yi sesli okurdu.”
Bu hadislerin hepsini, muhaddislerin önde geleni Ebu Abdullah Muhammed bin Abdullah’il- Hakim “Müsterdek” kitabında tariç etmiştir. Bu hadislerin sonunda da şöyle demiştir: “Bütün bu hadisler, Katade’nin Enes’ten; “Peygamber’in, Ebu Bekr, Ömer ve Osman’ın arkasında namaz kıldım; onların hiç birinin, Besmele’yi okuduklarını duymadım.” mealinde tahriç ettiği hadise uymamaktadır. Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Cabir bin Abdullah, Abdullah bin Ömer, Hakem bin Umeyr’us- Sumalî, Nu’man bin Beşir, Semure bin Cundeb, Bureîdet’ül- Eslemî ve Aişe’den tahriç edilen ve Besmele’nin okunduğunu bildiren hadisleri, sözü uzatmamak için zikretmeyi lazım görmedim. Sahabe ve Tabiînden, onlara uyanlardan, Besmele’yi açıkça okuyanları ayrı bir babada bildirdim.”[22]
Fahr-i Razi de, “Tefsir-i Kebir”inde[23], şöyle der: “Beyhakî “Sünen”inde, Ömer bin Hattab, İbn Abbas, İbn Ömer ve İbn Zübeyr’in, Besmele’yi sesli okuduklarını kaydetmiştir. Ama Ebu Talip oğlu Ali’nin (a.s) Besmele’yi sesli okuduğu tevatürle sabittir. Dininde, Ebu Talip oğlu Ali’ye uyan hidayete ermiştir. Bunun delili, Resulullah’ın (s.a.a); “Allah’ım! Ali neredeyse ve nereye döner dolaşırsa, hakkı O’nunla döndür dolaştır.” hadisidir.
Besmele’nin, “Tevbe” suresinden başka bütün surelerin ilk ve başlangıç ayeti olduğu delil yönünden bize yeter. Şüphesiz, sahabe, tabiin ve günümüze dek tabiinin tabiinlerinden olanların hepsi, Besmele’nin “Tevbe” suresi hariç tüm surelerin başlangıcında yazılmasına ameli olarak icma etmişlerdir.
Kur’ân-ı Kerim yazılırken de Kur’ân’dan olmayan, bölümleri açıklayan sözler, mesela sure adları, cüz’ler, hizibler, aşirler, metinle karıştırılmaması için, ayrı çerçeveler içinde kenarlara yazılmış, secde edilmesini belirten ayetlerin hizasına ve gene kenarlara kaydedilmiştir. Fakat; Besmele, her surenin ilk ayeti olarak geçmektedir; ilk ayeti olarak yazılmaktadır ve bu, ilk yazılan Kur’ân’lardan bu yana böyledir.
Hz. Resulullah (s.a.a)’in; “Besmele’yle başlanmayan işin hayırlı da olsa sonu gelmez veya Besmele’yle başlanmayan iş ebterdir” [24] şeklindeki buyruğu meşhurdur. Kur’ân’ın, Allah Teala’nın bütün peygamber ve resullere vahyettiği şeylerden üstün oluşunda şüphe yoktur. Her suresi özel bir azamete sahiptir. Allah Teala onunla insanlara tehaddi eder (meydan okur). İnsanlar onun mislini getirmekten aciz kalmışlardır. Acaba Kur’ân’ın akta’, ebter veya eczem olması mümkün müdür?! Asla hayır; Allah’ın Furkan’ı olan Kur’ân ve sureleri bundan pek yüce ve münezzehtir.
Namaz amellerin en hayırlısıdır. Minarelerde, minberlerde insanlar namaza çağrılmaktadır. Çöl ve şehirlerde yaşayan herkes onu tanır ve bilir. Allah’a, kitap ve resullerine ve kıyamet gününe imandan başka hiçbir şey onunla kıyaslanamaz. Acaba Allah Teala’nın ona betra’ ve akta’ olarak başlaması doğru olur mu? İster iyi, olsun ister kötü bu sözü hiç kimse söylemeye cesaret edemez. Ama (ne yazık ki) imam Malik, Evzaî ve Ebu Hanife (r.z) bunlardan gaflet etmişlerdir. Her müçtehid şer’i delillerle yaptığı içtihat ve istinbatında ister hakikata erişsin ister erişmesin mazur ve me’curdur.[25]
Muhaliflerimizin Bu Konudaki Delilleri
Muhaliflerimiz bu konuda birkaç şeyle istidlal etmişlerdir:
1- Eğer Besmele, Fatiha suresinin bir ayeti sayılırsa, o zaman Besmele’deki Rahman ve Rahim, Fatiha suresinin üçüncü ayet-i kerimesinde tekrarlanmış olacaktır. Yine eğer her surenin bir cüz’ü sayılacak olursa, o zaman Kur’ân’da yüz on üç ayetin tekrarlanması gerekecektir.
Cevap: Bazı şeylerin önemine binaen, ona olan özel bir ilgiden (mana ve hedeften) dolayı, onun yer etmesi ve sağlamlaşması için durum böyle bir tekrarı gerektirmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de te’kit için böyle tekrarlamalar çoktur. Örneğin: “Kadir” suresinde, “Mürselat” suresinde, bilhassa “Rahman” suresinde bir ayet te’kit için tekrarlanmaktadır. Acaba Rahman ve Rahim Allah’ın ismi gibi çok te’kidi gerektirecek ve büyük bir ilgiye layık olacak dünya ve ahiret işlerinden daha önemli bir iş var mıdır? Peygamberlerin seçilmesi, meleklerin inmesi, ilahî kitapların gönderilmesi ve (yaratıkların) Allah’a hidayet olması, Rahman ve Rahim Allah’ın isminden başka bir şeyle midir? Yer ve göklerin ve onlarda olanların varlığını sürdürmesi Rahman ve Rahim Allah’ın ismi vasıtasıyla değildir de ne iledir? [26] “Ey insanlar! Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini anın; Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah’ın dışında bir başka yaratıcı var mı? O’ndan başka ilah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?” [27]
2- Ebu Hureyre’den merfu’ olarak şöyle dediği naklolunmuştur:
“Allah Teala şöyle buyuruyor: “Namaz benimle kulum arasında yarıya bölünmüştür. Kul; “Elhamd-u lillah-i rabb’il alemin” dediğinde, Allah Teala: “Kulum bana hamdetti” der. Kul; “Er Rahman’ir Rahim” dediğinde, Allah Teala: “Kulum bana senâ etti” der. Kul; “Malik-i yevm’id din” dediğinde, Allah Teala: “Kulum beni ululadı” der. Kul; “İyyake na’bud-u ve iyyake nestaîn” dediğinde, Allah Teala: “Bu benimle kulum arasındaki şeydir” der.
Bu hadisle şöyle istidlal ediyorlar: “Eğer Besmele Fatiha ayetlerinden olsaydı, o zaman bu hadiste zikrolunurdu.”
Cevap: Bu hadis, İbn-i Abbas’tan merfu olarak naklolunan hadisle çelişmektedir. İbn-i Abbas’ın hadisinde şöyle geçiyor:
“Allah Teala şöyle buyuruyor: ‘Namaz benimle kulum arasında bölünmüştür. Kul: Bismillahirrahmanirrahim dediğinde, Allah Teala: “Kulum beni çağırdı” der...” [28]
Hadis uzun olduğundan dolayı hepsini getirmedik. Bu hadisten elde edilen delil, Besmele’nin zikrolunmasıdır. Görüldüğü gibi bu hadis Ebu Hureyre’nin hadisini nakzetmektedir. Yine Ebu Hureyre’nin kendisi, Resulullah’dan Besmele’nin okunmasını rivayet etmiştir.[29]
3- Aişe’den şöyle nakledilmiştir: “Hz. Peygamber (s.a.a) namaza tekbir ve el- hamdulillah’la başlıyordu.”
Cevap: “Bu hadis de sözlerine delil olamaz. Çünkü “el- hamd’u lillah” artık Fatiha suresinin ismi haline gelmiştiir. Nitekim, falan “Kulhu vellah” okudu, “İnna fetehna” okudu... denilmektedir. Öyleyse bu hadisin manası şöyle olur: “Hz. Peygamber (s.a.a), namaza tekbir ve evveli Besmele olan bu sureyle başlıyordu.” [30]
4- İbn-i Mugfel der ki: Babam benim (namazda) Besmele okuduğumu duyunca şöyle dedi: “Yavrum, bid’attan sakın; ben Resulullah’ın (s.a.a), Ebu Bekr, Ömer ve Osman’ın arkasında namaz kıldım, onların hiçbirinin Besmele’yi okuduklarını duymadım.” [31]
Cevap: İlk üç halifenin hiçbirinin Fatiha’da Besmele okumadıklarına dair İbn-i Mugfel’den nakledilen hadise gelince; Rical bilginleri İbn-i Mugfel’i tanımamaktalar, onun hadisinin bilginler yanında hiçbir değeri yoktur. İbn-i Rüşd, “Bidayet’ul- Müçtehid”[32]de Besmele’den bahsederken, bu zâtı, “meçhul” kaydıyla zikrediyor.
5- Katade Enes bin Malik’ten nakleder ki: “Resulullah (s.a.a), Ebu Bekr, Ömer ve Osman’la namaz kıldım, hiçbirinin Besmele’yi okuduğunu duymadım.” [33]
Hamid bin Tavil de yine Enes bin Malik’ten, Ebu Bekir, Ömer ve Osman’ın arkasında namaz kıldığını ve hiçbirinin Besmele’yi söylemediklerini nakleder.[34]
Cevap: Enes’ten, “Besme’lenin namazda söylenmesi”ne dair naklettiğimiz hadis bu hadisleri geçersiz kılmaktadır. Naklettiğimiz deliller üzerinde dikkat edecek okursanız bu hadisin, onların karşısında bir etkisi olmadığı görecektiniz. Fahr-i Razî bu hadisi naklettikten sonra şöyle diyor:
“Şeyh Ebu’l Hamid el- İsferayînî, Enes’ten bu babda altı rivayet zikretmektedir. Ama Hanefiyye ondan sadece şu üç hadisi nakletmiştir:
1- “Resulullah’ın (s.a.a), Ebu Bekr, Ömer ve Osman’ın arkasında namaz kıldım, hepsi namaza Hamd'la başlıyorlardı.”
2- “Onlar, namazda Besmele’yi söylemiyorlardı.”
3- “Onların, namazda Besmele’yi söylediklerini duymadım.”
Bu üç rivayet Hanefiyye’nin görüşüyle uygundur. Ama diğer üç rivayet onlarla çelişmekte ve onların itibarlarını yok etmektedir:
1- Enes şöyle nakleder: “Muaviye, namazda Besmele’yi terkettiğinde Muhacir ve Ensar’dan olanlar ona itirazda bulundular...”
Bu hadis, namazda Besmele’nin okunmasının onların yanında mütevatir ve kesin olduğunu gösterir.
2- Ebu Kulabe, Enes’den, Resulullah’ın, Ebu Bekr, Ömer ve Osman’ın namazda Besmele’yi sesli okuduğunu rivayet etmektedir.
3- Yine Enes’ten, Besmele’nin sesli mi sessiz mi okunması gerektiği sorusuna; “Bilmiyorum” dediği nakledilmektedir.”
Fahr-i Razi yine şöyle devam ediyor:
“Enes,ten Besmele hakkında naklolan rivayet diğer rivayetlerle çelişmektedir; öyleyse diğer delillere başvurmamız gerekir.”
Yine şöyle der: “İmam Ali (a.s), Besmele’yi sesli okumakta mübalağa ediyordu; Ümeyyeoğulları hükümete geçince, Ali’nin eserlerini iptal etmek için Besmele’yi söylemeyi yasaklamada çok aşırı gittiler. Enes, hakim olan bu durumdan korktuğu için çelişkili konuşmuştur. Biz, Enes, İbn-i Mığfel ve Hz. Ali’nin sözleri arasında çelişki gördüğümüzde hiç şüphe etmeden, hayatı boyuca sözünde sabit kalan Hz. Ali’nin sözlerini alırız.”
Yine sözlerine şunu da ekliyor: “Kim dininde Ali’yi İmam kabul ederse, dininde ve nefsinde sağlam bir kulpa yapışmıştır.”[35]
[1] - Bin Rüşd bunu, “Bidayet’ul- Müçtehid” kitabının birinci cüz’ünde, s. 96’da Malik’ten nakletmiştir. Fahr-i Razi de “Tefsir-i Kebir”inin birinci cüz’ünde, s. 100’de “Besmele” hakkında şöyle demiştir:
“Malik ve Evzâî, “Besmele”nin ancak Neml suresinde bulunduğunu (ayet: 30), Ramazan ayı geceleri hariç, sesli veya sessiz olarak kılınan namazlarda okunmamalıdır, demişlerdir.”
[2] - Büyük alimlerden bir grubu, onların bu ittifakını ve İmamlarının iki sözünün yorumunu nakletmişlerdir. Fahr-i Razi de onlardan biridir. Tefsir-i Kebir’inin birinci cüz’ünde, s. 104’de bu konuda bahsetmiştir.
[3] - Onlar şöyle demişlerdir: Asıl meselede ihtilaf söz konusu değildir, “Besmele”nin Fatiha’nın dışındaki surelerde tam bir ayet olup olmadığında farklı rivayetler naklolunmuştur.
[4] - Fahr-i Razî, “Tefsir-i Kebir” inde, “Besmele”nin sesli okunması hakkında birkaç delil getirmiştir. Tefsirinin üçüncü cüz’ünde Hz. Ali’nin (a.s), bütün namazlarda “Besmele”yi sesli olarak okuduğunu zikrederek; “Bu hüccet bence daha güçlü ve daha sağlamdır.” diyor.
[5] - Bu hadisi Tabersî, “Mecma’ul- Beyan”ın birinci cildinde İmam Sadık (a.s)’dan naklediyor.
[6] - Hicr/ 87. Bu ayetteki Seb-i Mesani (ikişer yedi)den maksat, yedi ayet olan Fatiha süresidir; bu sure onun önemine binaen iki kez nazil olmuştur; işte bundan dolayı ona “Seb-i Mesani” denilmiştir. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyen Tefsir-i Numune’nin on birinci cildine (sayfa 129)müracaat edebilir. Müt.
[7] - Müstedrek-i Hakim, Fatiha suresinin tefsiri bölümü. Telhis-i Zehebi, c. 2, c. 257.
[8] - Hakim, Müstedreki’nin 1. cildi “Kitab’us- Salat” bölümünde bu hadis için “senedi sahihtir” demiştir.
[9] - Bu hadisi, Hakim, “Müstedrek”inin “Kitab’us- Salat” bölümünde Zehebi de “Telhis”inde getirmiş, Buhari ve Müslim’in sıraladığı şartlara göre bu hadisin doğruluğunu da açıklamışlardır.
[10] - Hakim “Müstedrek”inde (c. 1, s. 232) bu hadisi tahriç etmiş ve “Buhari ve Müslim’in şartına göre bu sahih hadistir” demiştir. Zehebi de “Bu hadis, o ikisinin şartına göre sahihtir” diyerek bu hadisi “Telhis”inde zikretmiştir.
[11] - Bu hadisi Hakim, “Müstedrek”te, Zehebi de “Telhis”de nakletmiş, Buhari ve Müslüm’in şartlarıyla doğrudur demişlerdir.
[12] - Bu hadisi Hakim, önceki hadisine şahit olarak Ümmü Seleme’den nakletmiştir.
[13] - Namaz kılarken Fatiha’nın sonunda “âmin” denilmesi gerektiğine dair Şia’da bir rivayet yoktur. Bu kelime Fatih’a ve Kur’ân’dan da değildir. İmamiyye’ye göre yalnız kılınırken de, imama uyulduğu zaman da Fatiha’dan sonra “amin” denmez. Ama Ehl-i Sünnet alimleri âmin denmesinin gerektiğine dair pek çok hadis nakletmişlerdir. Ebu Hureyre’nin naklettiği bu hadis de o cümledendir.
[14] - Hakim bu hadisi, Ümmü Seleme’nin hadisinden hemen sonra nakletmiştir. Zehebî de onu “Telhis” inde nakletmiştir.
[15] - Bu hadisi Beyhakî, “Sünen-i Kebir”inde, Fahr-i Razî de Tefsirinin birinci cildinde, s. 105’de nakletmiştir.
[16] - Hakim, bunu, “Müstedrek”te zikrettikten sonra, Müsned’in sıraladığı şartlara göre doğru olduğunu da söyler.
[17] - Müsned-i Şafiî, s. 13.
[18] - Bu hadisi, Fahr-i Razî, Tefsirinin, 1. cildinde, s. 105’de Şafiî’den nakletmektedir.
[19] -Hakim ve Zehebi, kitaplarında bu hadisi “Besmele’nin Sesli Okunması” babında getirmiş, ravilerinin güvenilir kişiler olduğunu söylemiş ve Katade’nin Enes’ten naklettiği hadisi de hükümsüz kıldığını açıklamışlardır.
[20] - Bu hadisi, Hakim “Müstedrek”te, Zehebî de “Telhis”de tahriç etmiş, ravilerinin güvenilir kişiler olduğunu söylemişlerdir.
[21] - “Bin Ömer, Fatiha ve ondan sonraki surede Besmele’yi terk etmezdi.” Bu hadisi İmam Şafiî, “Müsned”’inde, s. 13’de tahriç etmiştir.
[22] - Müsterdek, c.1, s. 234.
[23] - Tefsir-i Kebir, c. 1, s. 105, hüccet: 5.
[24] - Bu hadisi, Şeyh Abdulkadir er-Rehavî “Erbeîn”de, Süyutî “Cami’us- Sağir”in, 2. cildinin kaf harfinde, Muttakî el- Hindî “Kenz’ul- Ummal”ın, 1. cildinde (2497. hadis), Fahr-i Razi de Tefsirinin birinci cildinde farklı lafızlarla nakletmişlerdir.
[25] - “Ama kim müçtehidin hata yapmış olduğunu öğrenmiş olursa, yaptığı hatada ona uymaması gerekir.” (müt.)
[26] - Mümin bütün amellerine Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla başlar. Bir yere giderken, gelirken, evden çıkarken, eve girerken, haram olmayan bir işi başlarken, kalkarken, otururken, verirken, alırken, bir şey yazarken, yemek yerken, su içerken, hatta ölüyü kabre koyarken... Bismillah der. (O halde, kıyamete dek hükmü baki kalacak en üstün ilahî kitap, nasıl olur da okunmaya başlanırken, hem de namaz gibi dinin direği olan bir ibadette, hem de Kur’ân’ın özü ve özeti olan Fatiha’da okunmaz! Müt.)
[27] - Fatır/ 3.
[28] - Bu hadisi, Muttaki el- Hindi, Kenz’ul- Ummal’ın birinci cildinde s. 320’de nakletmiştir.
[29] - Besmele’nin okunmasına dair, 7. delil olarak zikrettiğimiz hadise bakınız.
[30] - İmam Şafii’nin mezkur hadisle ihticaç edenlerin cevabında söylediği sözün özetidir.
[31] - Bu hadisi Fahr-i Razi “Tefsir-i Kebir”inin birinci cildinde sayfa 106’da naklettikten sonra şöyle demiştir: “Enes ve İbn-i Mugfel, Besmele’nin okunmamasını sadece üç halifeye nisbet vermiştir, ama Ali’nin adını getirmemiştir. Bu Ali’nin namazda Besmele’yi okuduğuna delalet etmektedir.
[32] - Bidayet’ul- Müctehid, c. 1, s. 97.
[33] - Bu Hadisi, Müslim iki yolla, “Besmele’yi sesli okuyanların hücceti” babında Enes’ten naklediyor.
[34] - Bu hadisi, Malik, Muvatta’nın “Kıraat” babında tahriç etmiştir.
[35] -Tefsir-i Kebir, c. 1, s. 106- 107.
İsna Aşeriyye Şiasında, Besmele, Fatiha’nın ve Tevbe suresi müstesna her surenin ilk ayetidir. Besmele okunmadıkça namaz sahih olmaz. Müt