Bu meşhur cümle İngiliz yazar George Orwell tarafından kaleme alınan ve devletin toplum ve her insanın hayatını sürekli olarak gözetlediği bir totaliter rejimi anlatan ‘1984’ adlı romanına aittir. Yazarın bu eserin temelini oluşturan fikri tamamen olmasa da kısmen bir sürü ülkenin vatandaşları için yakında gerçeğe dönüşebilir.

Geçenlerde New York’ta düzenlenen Skype üzerinden konferansa katılan yaptıklarıyla büyük skandal yaratan gazeteci ve WikiLeaks web sitesinin kurucusu Julian Assange, özel servislerin herkesi izlemesinin yakın gelecekte gerçeğe dönüşeceği ihtimalini dile getirdi.

WikiLeaks’a yönelik ses getiren büyük skandal 2010 yılı Kasım ayı sonunda web sitesinde Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın belgelerinin yayınlanması sonrasında patlak vermişti. Assange başlangıçta 2010 yılı Aralık ayında Londra’da gözaltına alınmıştı. Assange’nin resmi olarak cinsel suçtan şüphelenildiği İsveç ona yönelik dava açmazken, onun Avrupa’daki tutuklanma emri ise ifade vermek için polise gitmemesi ve İsveç’i terkedip İngiltere’ye gitmesine yönelik duruşma için dayanak teşkil etmişti. Assange şu anda İngiltere’de bulunurken, iki yıldır ona sığınma hakkı verilen Ekvador Büyükelçiliği’nde gizleniyor ve İnternet vasıtasıyla kendi gazetecilik araştırmalarına devam ediyor.
Assange, konferans sırasında yaptığı açıklamada dünyanın yeni bir “totaliter düzene doğru hızla ilerlediğini” ifade ederek şunu söyledi: “Dünyada herkesi takip edecek imkân var veya birkaç yıl içinde ortaya çıkacak. Bu ise izlenenlerin iktidarından izleyenlerin iktidarına geçin anlamına geliyor. Bu ilginç bir postmodern iktidar şeklidir. Bugün İsveç’te gözlemlenebilen durumu kendi gözlerimizle göreceğiz. Her İsveç vatandaşının on yıldan beridir kendine ait bir numarası bulunuyor. Her çocuğun DNA örneği alınıyor, DNA kodu kimlik kartına ve diğer ilgili belgelere ekleniyor. Bunun ardından DNA bilgileri vergi beyannameleri ve kredi raporlarına bekleniyor”.

Milli Savunma Dergisi Baş Editörü İgor Korotçenko, Rusya’nın Sesi’ne verdiği demeçte herkesi takip edecek imkanın yakında ortaya çıkıp çıkmayacağı konusundaki görüşünü ifade etti:

‘Vatandaşların tüm verileri ve belgelerini bir veritabanı şeklinde saklama sistemine geçiş bütün gelişmiş ülkelerde kaçınılmazdır. Bu veritabanı insan kimliğinin sadece onun dış görünüşüne göre değil DNA kodu vasıtasıyla da tespit edilmesi imkanını verecek. Büyük bir ihtimalle bu sistem her şeyden önce Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika’da yürürlüğe girecek. İnsan doğunca hakkındaki bilgiler özel veritabanına eklenecek. Rusya’ya gelince ülkemizde bu sistem uygulanmaya başlansa bile buna çok zaman daha var’.

Rus yazar ve aynı zamanda ünlü blog yazarı Nikolay Starikov, devletin bireyi izleme sisteminin Rusya’da uygulanmasının mümkün olmadığını kaydederek şunu söyledi:

‘İnsanın DNA örneğinin alınması, DNA kodunun kimlik kartına eklenmesi bence hiç iyi değildir. Batı’nın bu yolu seçip ilerlemek istemesi bizim de bunu benimsememiz gerektiği anlamına gelmiyor. Vatandaşlar ile devlet arasında karşılıklı güven yoksa bu durum söz konusu olabilir. Ama iktidarın itibarı yüksek düzeydeyse devletin hiç bir ek gözetleme yöntemine ihtiyacı yoktur’.

Bu arada, yakın gelecekte bu sistemin Avrupa ve Kuzey Amerika’da uygulanmaya başlanacağı ihtimali kuvvetlidir. Her vatandaşın hayatı tamamen şeffaf olacak. Bir yandan, bu sistem polis ve istihbarat çalışmalarını kolaylaştıracak, bazı suçların önlenmesine yardım edecek.

Öbür yandan bu sistemin uygulanmasında bilgi suistimal tehdidi oldukça yüksek, bu konuda kimse garanti veremez. Böylece Assange tahmininin haklı çıkması halinde en azından Avrupa ve Kuzey Amerika sakinleri resmen sürekli izleme koşullarında yaşıyor olacaklar.