Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Halkalı Zeynebiye Camii'nde kılınan Cuma Namazı'nda yaptığı konuşmasında, yargının adil olması gerektiğini ve adaletin herkese lazım olacağını söyledi.
 
Dünyada birtakım hadiseler yaşanıyor ve ülkemizde de birtakım hadiseler yaşanıyor. Allah sonumuzu hayır etsin. Ne, neden cereyan ediyor bilmem demiyorum, o zaman yalan olur, ne-neden cereyan ediyor, az-çok hepimiz biliyoruz ama amil bakışla devlet işleyişi allak bullak olmuştur. Devleti yönetenler bir an önce bu çelişkilerden kendilerini de, ülkeyi de, devleti de kurtarmak durumundadırlar. Sorumluluklarını iyi şekilde yerine getirmek durumundalar.

Bir devlet, yargısıyla, yürütmesiyle, yasamasıyla devlettir. Bu, bunlara ait kurumlarıyla devlettir. Bunları birbiriyle çeliştirir, çarpıştırırsanız sıkıntı yaşarsınız. Benim yargım, bana karşı yargı ya da benim yandaş yargım olmaz. Yargı adil olmak ve herkese aynı mesafede olmak durumundadır. Yargı merhametli olmak durumunda olan bir merhamet makamı değildir. O yüzden Allah'tan biz duamızda ne diyoruz, Allah'ım bizimle adaletinle, yargınla muamele etme. Çünkü işi adalete sürsen adalet herkesin hakettiğini verir. Ceza ise ceza, ödül ise ödül. Biz ödül hakedecek kullar olmadık. Bize lütfunla, fazlınla muamele et, bizi adaletine tabi tutma. Biz biliyoruz, orada kaybederiz, biz günahkarlarız. Adaletin görevi merhamet dağıtmak değil, adaletin görevi herkesin hakettiğini vermektir.

Karşısındakinin dinine, mezhebine, meşrebine, siyasi görüşüne, hangi taraflı olduğuna ve hangi coğrafyanın insanı olduğuna bakmaz. Yargı, haklının hakkını haksızdan alır, zorbaya haddini bildirir. Haksıza haksızlığının bedelini ödettirir. Yargının işi bu, merhamet dağıtmak değil yargının işi, adalet dağıtmaktır. Kime? Yürütmenin yandaşlarına mı, yürütmeye mi? İşte ona da hakettiği yetkiyi verir, hakettiği hakkı tanır, fazlasını vermez. Yürütmenin muhalifine, muhalefetine? Ona da hakettiğini verir, haketmediğini vermez. Yargı bireysel ve toplumsal anlamda herkesin hakettiğini vermekle görevlidir. Kimliğine bakmaz, baktığı an, yargı olmaktan, adalet olmaktan çıkar. Adalet mülkün temelidir. Adalet yok olursa, mülk yok olur. Allah göstermesin, devlet çöker.

Herkes yargıyı kendi kontrolüne alma gayretine girerse, devleti yok etme gayretine girmiş demektir. Herkes, yargının adil işlemesi yönünde gayret göstermelidir. Ama birtakım çelişkiler yaşıyoruz. Yargı hükmediyor, ettiği hüküm kendisine geri dönüyor, münakis oluyor. Aynı yargı organı veya mücrimi dün yaptığında destek görür, bugün aynısını yaptığında köstek görür. İşte halk koyun sürüsü değil. Türk milleti öyle değil, vakurdur, aklı selim sahibidir, seburdur. Ama koyun sürüs değil.

Fitne istemiyor kendi ülkesinde. Dünyaya karşı arslandır ama kendi ülkesinde fitne istemiyor. Onun vakarını, sabrını kötü yorumlamasın kimse. İçerideki kimseler de öyle yorumlamasın. Koyun sürüsü değil, herşeyin ne olduğunu görüyor. Onu devletinden yana ümitsiz duruma düşürmeye kimsenin hakkı yok. Ne yapın, ne edin, devletin şifreleriyle oynayabildiğiniz kadar oynadınız, bundan sonra kimse oynamasın, adaletin tesisine, tahkimine herkes gayret göstersin. Yargı erkine müdahale edilmez, bunu herkes bilsin. Adil olmayan insanlara da yargı içinde yer verilmez. Kendisi adil olmayan birisi nasıl adalet sunacak? Kendi atadığından, kendi şikayetçi olmayacak şekilde adil insanları seç. Adaleti senin lehine, muhalefetinin aleyhine kullananı değil, adaleti tam uygulayanı seç. Kendisi adil olsun ve de hukuku, kanunu bilsin ki doğru adalet yerine gelsin. Buna hepimizin ihtiyacı var.

Hani islam tarihine geçmiş birtakım sözler "Dünya iki gündür, bir gün sana, bir gün bana." Bugün konjonktür lehine olur, yarın aleyhine olur. O zaman adalet ararsın da bulamazsın. Adalet herzaman lazım. Adalete dayanamazsak, zulme nasıl dayanırız? Gelin hepimiz adaletten yana olalım, yargının muhatabı kim olursa olsun, biz adaletten yana olalım. Adalet hepimize lazım.' diye konuştu.