Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Sakaleyn Hadisi
Hz. Peygamber ve iki ağır emaneti

Bizler Sekaleyn Hadisi'nin ifade ettiği anlamlara vakıf olabilmemiz için ilk olarak hadisin bütün Müslümanlar arasında görüş birliği bulunan metnine vakıf olmamız gerektiğini, ancak hadisin farklı varyantlarının bulunduğunu belirtmiştik.

Önceki programda ele aldığımız hadisin ilk metnini İbn Kesir'in el-Bidaye ve'n-Nihaye adlı eserinden okumuştuk. Rivayet Zeyd b. Erkam'dan aktarılmıştır. O hadisi şöyle rivayet etmektedir:

“Hz. Resulullah (s.a.a) Veda Haccı'ndan dönerken Gadir-i Hum denen yerde konakladığında, diken ağaçlarının altının süpürülüp temizlenmesini emretti… Şöyle buyurdu: Öyle anlaşılıyor ki ben Allah tarafından kendi katına çağırılmışım da bu davete icabet etmişim (vefatım yaklaşmıştır). Hiç şüphesiz ben sizin aranızda iki ağır-paha biçilmez emanet bıraktım. Onlardan biri diğerinden daha büyüktür, Allah'ın kitabını (Kur'ân'ı) ve İtretimi (Ehlibeyt'imi). Bakın benden sonra onlara nasıl davranacaksınız? Şüphesiz onlar, (Kevser) havuzu başında bana varıncaya kadar birbirinden ayrılmazlar.”

Hadisin sonunda İbn Kesir şöyle demekteydi: Şeyhimiz Ebu Abdullah ez-Zehebi bu hadisin sahih olduğunu söyler. (1)

Bizler hadisin bu varyantını Hakim en-Nişaburi, (2) İmam Tahavi ve bir grup muhaddisin de tahriç ettiğini belirtmiştik.

Değerli izleyicilerimizin dikkatlerini hadisin bu varyantının içerdiği, birazdan belirteceğimiz çok önemli ve son derece yararlı olan şu hususlara çekmek istiyorum. Bu özelliklerden her birisinin özel bir anlamı ve içeriği bulunmaktadır ki bunlar bizi birtakım özel verileri elde etmeye iletmektedir. Müslüman bilginlerin hadisin bu varyantının içerdiği bu ince noktalar karşısında oluşturmaya çalıştıkları problemleri de ele almaya çalışacağız.

İlk nokta; Hz. Resulullah (s.a.a) Ümmet'e bir şey değil iki şey bırakmıştır. Zira kimileri Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Ümmet'e tek bir şey bıraktığını ve buna sarılmayı emrettiğini, İtret-i Tahire'ye sarılmayı emretmediğini, sadece onlara sevgi beslenmesini, saygı gösterilip ihtiramlarının gözetilmesini tavsiye ettiğini ileri sürmektedirler. Halbuki hadisin Hz. Resulullah'ın (s.a.a) iki şey bıraktığına dair ifadesi açıktır. Öyleyse Hz. Resulullah (s.a.a) Ümmet'e bir şey değil iki şey bırakmıştır.

İkinci nokta: Bu nokta de son derece hayatidir, yani ‘Biri diğerinden daha büyüktür' ifadesi. Demek ki Kur'an-ı Kerim İtret'ten daha büyüktür. Bu büyüklüğün anlamı da program ilerledikçe vuzuha kavuşacaktır. Bizler bazılarının Ehl-i Beyt (a.s) mezhebinin İtret-i Tahire'yi Kur'an-ı Kerim'den daha büyük saydığına dair itham etmek suretiyle ortaya koymaya çalıştıkları kuşkuları gidermeye çalışacağız. Asla! Ehl-i Beyt Kur'an'ın eşidir. Ancak Ehl-i Beyt Okulu'na mensup müminler hadisin metninin de işaret ettiği gibi birinin -yani Kur'an'ın- diğerinden -İtret'ten- daha büyük olduğu görüşündedirler.

Üçüncü nokta: Hadisin bu varyantı Sekaleyn'i bazılarının dile getirdiği gibi Allah'ın Kitabı ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) sünneti olarak değil de, Allah'ın Kitabı ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) İtret'i olarak ifade etmektedir. Zira kimileri hadisin ‘sünnetim' ifadesini içeren varyantının ‘itretim' ibaresini içeren varyantından daha sahih olduğunu ileri sürmektedirler. Bu konuyu da ilerde ele alacağız.

Dördüncü önemli nokta, hadisin ‘Allah'ın Kitabı ve İtret-i Tahire, (Kevser) Havuz(u) başında bana varıncaya kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır' ifadesidir. Bu ibarenin ifade ettiği anlam Kur'an'ın İtret'le birlikte olması ve birbirlerinden ayrılmamalarıdır. Öyleyse bu nokta da önemlidir. Zira ilerde rivayetin bu bölümü hakkında kuşku oluşturmak isteyenleri ve kuşkularını ele alacağız.

Beşinci noktaya gelince, programın süresinin sona ermesi nedeniyle geçen bölümde buna işaret edemedik. Hz. Peygamber'in Sekaleyn Hadisi'ni Veda Haccı'na gidişte değil de dönüşte buyurduğunu önceki programda belirtmiştik. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah benim mevlamdır. Ben de her mü'minin mevlasıyım. Sonra da İmam Ali'nin (a.s) elinden tutarak: Ben kimin mevlası isem, bu Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım! Ona dost olana dost ol ve ona düşman olana düşman ol!...”

Öyleyse ‘Ben kimin mevlası isem, bu Ali de onun mevlasıdır' ibaresini içeren bu rivayetlerde geçen söz konusu velayetin, ‘De ki: Ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum.' (42/Şura/23) ayetinin atmosferine uyumlu olarak sevgi ve meveddet olarak değil de Sekaleyn Hadisi'nin atmosferine uygun bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Müslüman bilginlerden bir grup, Sekaleyn Hadisi'nin ya bu ifadeden sonra veya ifadeden önce geldiğini belirtmişlerdir. Öyleyse birisinin diğerinden ayırt edilmesi olası değildir. Velayet hadisinde ya da Gadir-i Hum hadisinde geçen söz konusu velayeti Sekaleyn Hadisi'ne göre anlamlandırmak gerekmektedir.

  Zeyd b. Erkam der ki; Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: “Ben sizin aranızda ‘halifeteyni/iki halifeyi' bırakıyorum….”

Hadisin önceki metni “Sekaleyn'i bırakıyorum” derken bu metinde “halifeteyni bırakıyorum” ifadesi geçiyor. “Gökyüzünden yeryüzüne uzanmış bir ip olan Allah'ın kitabı ve diğeri itretim Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi Havuz'un başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmazlar” denmektedir.

Eserin muhakkiki ve fihristini düzenleyen şahıs şöyle demektedir: Hadisin isnadı hasen ve makbuldür. Rivayette bir zayıflık bulunmamaktadır. (4)

Sekaleyn Hadisi'nin bu varyantının ikinci kaynağı Fazailü's-Sahabe adlı eserdir. Rivayet şöyledir:

“Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum. Gökyüzünden yeryüzüne uzanmış bir ip olan Allah'ın kitabı…. Bu ikisi havuzun başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmayacaklardır. O halde benden sonra o ikisine nasıl davranacağınıza dikkat edin.”

Hadisin haşiyesinde şöyle denmektedir: Bu rivayetin isnadı hasen li-ğayrihidir. (5)

Rivayetin ikinci kaynağı budur.

Rivayetin üçüncü kaynağı Mecmeü'z-Zevaid ve Menbeü'l-Fevaid'dir.

Rivayet Zeyd b. Sabit'dendir. Zeyd b. Sabit'in Hz. Resulullah'dan (s.a.a) aktardığına göre Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır: “Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum. Benim katımda önemli olan size iki halifeyi belirlememdir. Bunlar Allah'ın kitabı ve Ehl-i Beytimdir. Bu ikisi havuzun başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmazlar.” Taberani de bu rivayeti Mucemü'l-Kebir'de rivayet etmiştir. Hadisin isnad zincirinde bulunan raviler güvenilirdir. (6)Taberani'ye başvurduğumuzda onun da hadisi tahriç ettiğini görmekteyiz.

Taberani'nin rivayeti şu şekildedir: “Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum. Bunlar Allah'ın kitabı ve Ehl-i Beytimdir. Bu ikisi havuzun başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmazlar veya ayrılmayacaklardır. (7)”

Hadisin Heysemi tarafından da tahriç edildiğini görmekteyiz. “Heysemi'nin rivayeti ise şöyledir: Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum. Bunlar Allah'ın kitabı veya gökyüzünden yeryüzüne uzanmış bir ip olan Allah'ın kitabı… Ehl-i Beytimdir. Bu ikisi havuzun başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmayacaklardır. (8)”

Hadisin bu varyantını İmam Ahmed de tahriç eder ve rivayetin iyi bir isnad zincirine sahip olduğunu belirtir.

Hadisin bu varyantına işaret edenlerden bir başkası da İmam Suyuti'dir.

Bizler değerli izleyicilerin hadisin bu varyantının sadece tek bir sahabi tarafından nakledilmediğini kavrayıp belleyebilmeleri için kaynakları birer birer saymaktayız. Hadisin bu varyantında Müslüman bilginlerin açıklamaları tam bir uyum göstermektedir. Zira bazıları hadisin bu varyantının sadece tek bir sahabi tarafından rivayet edildiğini dolayısıyla rivayeti karıştırdığını ve rivayetten gafil davranmış olabileceği düşüncesine kapılabilir. Asla, bizler olanaklar elverdikçe kaynakları birer birer saymaya çalışıyoruz. Özellikle de bu hadisin sahih veya her iki türüyle hasen -hasen li-nefsihi ve hasen li-ğayrihi- olduğunu belirten kaynakları belirtmeye çalışıyoruz.

Suyuti'nin söz konusu hadis mecmuasında rivayet şöyle geçmektedir: “Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum. Bunlar uzanmış bir ip olan Allah'ın kitabı ve İtretim olan Ehl-i Beytimdir. Bu ikisi havuzun başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmayacaklardır.”

Suyuti hadisin sonuna sahihliği ifade eden ‘S H' simgelerini koyar. Kitabın muhakkiki olan Hamdi ed-Damredaş Muhammed şöyle der: Hadis sahihtir. Bu rivayeti Ahmed ve Taberani tahriç eder. Elbani de “Sahihü'l-Cami” adlı eserde bu rivayetin sahih olduğunu belirtir. (9)

Bu hadise işaret edenlerden birisi de şu kitaptır. İnşallah ilerleyen programlarda bu eserden yararlanacağız. Söz konusu eser İmam Nureddin Ali b. Abdullah es-Semhudi'nin (h.911) Cevahirü'l-Akdeyn fi Fadli'ş-Şerefeyn Şerefü'l-İlmi'l-Celil ve'n-Nesebü'n-Nebevi adlı kitabıdır.

Bu eser rivayeti şöyle aktarmaktadır: “Benim davet edilip de icabet etme zamanın yaklaşmıştır. Şüphesiz ki, ben de sorumluyum, siz de sorumlusunuzdur…”

Zeyd b. Sabit'ten şöyle rivayet edilmektedir: “Hz Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum. Bunlar Allah'ın kitabı ve İtretim olan Ehl-i Beytimdir. Bu ikisi havuzun başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmayacaklardır. (10)”

Hadisin bu varyantına işaret edenlerden birisi Allame Albani'dir. O şöyle nakleder: “Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum. Bunlar Allah'ın kitabı ve İtretim olan Ehl-i Beytimdir. Bu ikisi havuzun başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmayacaklardır.”

Albani hadis hakkında şu değerlendirmeyi yapar: “Hadis sahihtir, hasen li zatihi veya hasen liğayrihi değildir. Hatta bu sahanın bilginleri hadisi sıhhat derecesinin en üst mertebesine haiz olarak bilmektedirler. Hadisin sahihlik noktasında sırasıyla sahih, sahih li-ğayrihi, hasen li-zatihi ve hasen li-ğayrihi olmak üzere dört mertebesi vardır. Bir de son olarak hadisin zayıf kısmı da bulunmaktadır. Bu hadis haddi zatında sahihtir. (11)”

Bir hadisin sıhhat açısından hasen li-ğayrihi olması nasıl gerçekleşmektedir, hangi nedenden dolayı hasen li-ğayrihi mertebesine sahip olur? Bir konuda bir grup zayıf rivayet söz konusuysa ve bu rivayetler birbirinin eksikliklerini gidermekteyseyseler eğer rivayetler hasen li-ğayrihi olur. Yahut da hasen rivayetler birbirlerinin eksikliklerini giderirlerse söz konusu rivayetler bu durumda sahih li-ğayrihi kategorisine yükselmiş olurlar. Ancak Allame Elbani hadisin güvenilirlik noktasında en üst derecede olduğunu belirtmektedir.

Bu hadise işaret edenlerden birisi Allame Alusi'dir. Biz onun direkt olarak konumuzla bağı olmayan bazı ifadelerini okuyacağız. Ancak bu ifadeleri okuyuşumuzla konumuza işaret etmeye çalışacağız. Ruhu'l-Meani fi Tefsiri'l-Kur'ani'l-Azim ve's-Sebü'l-Mesani adlı eserinin Ahzab Suresinin 33. ayetinin tefsirinde şöyle der: “Hz. Resulullah'dan (s.a.a) aktarılan ‘aranızda iki halife ve Sekaleyn'i bırakıyorum, bunlar uzanmış bir ip olan Allah'ın kitabı ve İtret'im olan Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi Havuz'un başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmayacaklardır' şeklindeki sahih olan rivayetin zahiri….mutahhar hanımların -yani Hz. Peygamber'in (s.a.a) hanımlarının, Ümmü'l-Müminin Aişe, Ümm-ü Seleme ve Hatice- Ehl-i Beyt'in kapsamına girmemesini gerektirmektedir.(12)”

Görüldüğü gibi Alusi hadisin sahih olduğuna inanmaktadır. Peygamber'in (s.a.a) hanımlarının, Ehl-i Beyt'in kapsamına girmemesi, Ehl-i Beyt'in (a.s) kimler olduğu konusu inşallah ilerde gelecektir. Sekaleyn Hadisi'nin ayırt edici özelliklerinden birisi de bu olsa gerek. Zira hadis ‘Ehl-i Beytim' ifadesiyle değil de ‘İtretim olan Ehl-i Beytim' ifadesiyle gelmiştir. Diğer bir ifadeyle Hz. Peygamber (s.a.a) Ehl-i Beyt'i “itret” (soy) olarak tefsir etmekte, kastedilenin “itret” olduğunu dile getirmektedir. Ehl-i Beyt ifadesinin Hz. Resul-u Azam'ın (s.a.a) hanımlarını kapsadığını varsaysak dahi “itret” kelimesinin O'nun hanımlarını da içerecek bir anlama geldiğini hiçbir kimse dile getirmemiştir. Bu konu inşallah bağımsız olarak ilerde ele alınacaktır.

Allame'nin tefsirindeki ifadeleri şöyle: “Bu durum Hz. Peygamber'in (s.a.a) hanımlarının Sekaleyn'in iki öğesinden birisi olan Ehl-i Beyt'in (a.s) kapsamına girmemesini gerektirmektedir. Zira ‘itret' sözcüğü Sihah'da da geçtiği üzere bir kişinin nesli ve en yakın dereceden topluluğudur. Sözcüğün kişinin hanımlarıyla hiçbir bağı bulunmamaktadır. Öyle anlaşılıyor ki hadiste geçen Ehl-i Beyt'im ifadesi ya ‘itret' sözcüğünü açıklamaya yöneliktir, yani gramer açısından ‘bedel' konumundadır. Hem de bedelün mutabık olarak da ifadesini bulan ‘bedelü'l-küll'dür. Her iki durumda da anlam aynı kapıya çıkmaktadır. Yani Ehl-i Beyt eşittir İtret. Öyleyse Peygamber'in (s.a.a) hanımları ne ilk kelime grubunun ne de ikinci sözcüğün kapsamına girmektedir.”

Gerçi Alusi Ehl-i Beyt'ten muradın beş kişilik Al-i Aba olduğunu hiçbir zaman söylemez. Ancak biz de şu an bu anlamın ifade edildiğinin dile getirildiğini iddia etmek istemiyoruz. Şu kadar var ki Allame Alusi gibi çaplı ve kadri yüce bir bilginin, büyük bir müfessirin Hz. Peygamber'in (s.a.a) hanımlarının Ehl-i Beyt'in (a.s) ve İtret'in kapsamına girmediği görüşünde olduğunu belirtmek istiyoruz.

Hadisin bu varyantına işaret edenlerden birisi Es-Sahihü'l-Müsned min Fazaili's-Sahabe'nin müellifi çağdaş Ebu Abdullah Mustafa b. Adevi'dir.

Hadisin ifadelerine geçmeden önce yazarın eseri hakkında izleyicilerin dikkatini bir noktaya çekmek istiyorum. Yazar eserin baş bölümlerinde şöyle demektedir: “Bizim bu eseri telif edişimizin nedenlerinin bir bölümünü sunmuştuk. Bizler sahabenin fazileti hakkında sadece sahih ve isnad zincirine sahip olan rivayetlerden oluşan bir esere vakıf olamadık. Bu sahayla ilgili eserlerin bir bölümü isnad zincirine sahip olup da eserin musannifinin sahih oluşunu şart koşmadığı ve iltizam etmediği rivayetlerden oluşmuş kitaplardır. İsnad zincirine sahip olmayan rivayetleri derleyen eserlere gelince hem sahih hem de zayıf olanlarını bir araya getirmektedirler. Hatta bu tür eserler son derece zayıf olan rivayetleri dahi barındırmaktadır. Hem sahih hem de isnad zincirine sahip bir eserden yoksun oluşumuzdan ötürü bu özelliklere sahip rivayetlerden derlenmiş bir eseri telif etme işine giriştik. (13)”

Öyleyse bu kitapta varid olan rivayetler hem sahih hem de müsned (isnad zincirine sahip) olarak değerlendirilebilir.

Ancak yazar bakın eserin 248. sayfasında neler söylemektedir: “Hz. Resulullah (s.a.a) Ehl-i Beyt'in salih bireylerine uymayı özendirmiştir. Zeyd b. Sabit'in Hz. Resulullah'dan (s.a.a) rivayetine göre O şöyle buyurmaktadır: Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum. Bunlar Allah'ın kitabı ve Ehl-i Beytimdir. Bu ikisi havuzun başında birlikte bana kavuşuncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmayacaktır. Hadis sahih li-ğayrihidir. (14)”

Yazarla tartışmaya girmek istemiyoruz, zira ilerde tartışma konusu açıklığa kavuşacaktır. İlk olarak yazar bab başlığına “salihler” kelimesini nereden getirip de yerleştirmiştir? Halbuki hadisin ifadeleri ya “Ehl-i Beyt”, ya da “İtret” olarak geçmektedir. Bu gerçekle bir tür oynamadır, yazık. Bu anlama dikkat çekmek istemiyorum. Zira böyle bir hatanın kişinin dikkat ve tefekkür ehlinden olmaması durumunda gerçekleşmesi muhtemeldir. Ancak bu tür bir tavır bugünlerde televizyon programlarına çıkan ve kalem oynatan birçok kişiden sadır olmaktadır. Ne yapılmak istendiğine dikkat edilmelidir. Bu tür tavır geliştirenler hadisin içeriğinin İtret-i Tahire'den ve Ehl-i Beyt'ten (a.s) uzaklaşması için rivayetin muhtevasını değiştirme uğraşısı içine girmektedirler. Diğer bir nokta da rivayetteki lafzın nasıl olup da sadece Ehl-i Beyt'e dönüştüğüdür. Bütün kaynaklarda rivayet ‘İtret'im olan Ehl-i Beyt'im' şeklindedir. Muradın ne olduğu açığa çıktıktan sonra rivayet ister “İtret” olsun ister “Ehl-i Beyt”, konuya hiçbir şekilde etki etmemektedir. Yazar rivayetin bu varyantının sahih olduğunu açıkça belirtiyor.

İlk özellik: Hadisin ilk varyantıyla ortaklık göstermektedir. ‘Havuzun başında bana varıncaya kadar asla ayrılmayacaklardır' ifadesi her iki varyantta da bulunmaktadır. Öyleyse ilk varyant ile ikinci varyant bu özellikte ortaklık göstermektedir. Hadisin bu bölümüne delalet eden şeyin sahih olmadığına dair Allame Şuayb el-Arnavut gibi bazı çağdaş bilginlerin dile getirdiği ifadelerin değeri de ilerde vuzuha kavuşacaktır. Kanaatimizce bu nokta önemlidir. Değerli izleyicimizin dikkatlerini ulaştığımız şu yeni ayırt edici özelliğe çekmek istiyoruz. Hz. Peygamber (s.a.a) ‘Aranızda iki ağır paha biçilmez emanet bırakıyorum' şeklinde değil de ‘Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum' buyurmaktadır. Bizler bazı tv programlarında ve makalelerde “Hz. Resulullah (s.a.a) eğer kendisinden sonra bir halife belirlemek istemişse niçin ‘Ben kimin mevlasıysam işte şu Ali de onun mevlasıdır' demiş olsun ki? Ali benden sonra halifedir, derdi ve işi bitirirdi. Şayet böyle demiş olsaydı herhangi bir tartışma meydana gelmezdi” şeklindeki itirazlara tanık olmaktayız.

Öyleyse ilk olarak Kitab, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) bize halife olarak bırakmak istediği emanetidir, ikinci olarak da İtret-i Tahire gelir. Kime bırakmak istiyor? Meleklere mi, asla. ‘Tarikün fiküm/aranızda' yani ümmetinin arasında. Hitap, ümmetine dönüktür. Hem de Veda Haccı'nda.

Hz. Resulullah (s.a.a) ‘Aranızda iki halife bırakıyorum' buyuruyor. Yani Peygamber (s.a.a) geriye kendisinden sonra halife bırakmak istiyor? Kim veya kimlerdir bunlar? Allah'ın Kitabı ve İtret.

Öyleyse Hz. Resulullah'ın (s.a.a) geriye bir halife bırakmak istemediği iddiası ve tezi doğru değildir. Sekaleyn Hadisi'nin ikinci varyantı Hz. Resulullah'ın (s.a.a) kendisinden sonra Kitab ve İtret'i halife bırakmak istediğine delalet etmektedir. Bu hilafet anlayışıyla Ehl-i Beyt Medresesi Ehl-i Sünnet'inkinden ayrılmaktadır. Zira Ehl-i Beyt'in bağlıları Hz. Resulullah'ın (s.a.a) kendisinden sonra ümmetine bıraktığı hilafet olgusundan kastın “İtret” olduğu inancındayken, Ehl-i Sünnet din anlayışına bağlı Müslümanlar ise Hz. Resulullah'ın (s.a.a) kendisinden sonra halife bırakmak istemediği görüşündedirler. Öyleyse iki yaklaşım arasında dağlar kadar fark vardır. Ehl-i Beyt Medresesi'ne bağlı Müslümanların yaklaşımına ve Sekaleyn Hadisi'nin ifadelerine göre Hz. Resulullah (s.a.a) kendisinden sonra ümmetine halife bırakmak istemiştir ve bunlar Allah'ın Kitabı ve İtret'tir. İşte bu nokta hadisin ilk ayırt edici özelliğidir.

İkinci Özellik: Hz. Resulullah'ın (s.a.a) kendisinden sonra ümmetine halife bırakmak istediği merci Kur'an ve İtret-i Tahire'dir. Sahabe değildir, en azından sahabenin bütünü değildir. Tabii ki “İtret” kavramından ne kastedildiği detaylıca incelenmelidir.

Bu açıklamalar ışığında Hz. Resulullah'ın (s.a.a) kendisinden sonra ümmetine halife bırakmak istemediği anlayışı yıkılmaktadır. Söz konusu nazariye onlarca kaynaklardan okuduğumuz hadisin bu varyantıyla bütünüyle yıkılmaktadır. Gerçi son dönemlerde bazı televizyon kanallarında konuşan ve kalem oynatan kimi kişilerin Hz. Resulullah'ın (s.a.a) kendisinden sonra ümmetine halife bırakmak istediği anlayışına yaklaştıklarını görüyoruz. Ancak bunlara göre halife bırakılan olgu İtret değil de sahabenin bir bölümüdür. Gerçi konumuz bunların hangi sahabeler ve kimler olduğu değildir. Ancak onlar halife bırakma nazariyesini benimsemeye çalışmaktayken beri taraftan Hz. Resulullah'ın (s.a.a) çeşitli başlıklar altında bazı şahıslara işaret ettiğini ileri sürmektedirler.

Üçüncü hususiyet: Bu hadisin ayrıt edici bir diğer özelliği Kitab'ı gökten yere uzanan bir olgu olarak ifade etmesidir. Bizler bu ifadeyi Allah-u Teala'nın ‘Allah'ın ipine sarılın' buyruğuyla birlikte okuduğumuzda Kur'an'ın ve Allah'ın Kitabının birlikte olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Kur'an ‘Va'tesumu bi hablillahi cemıan ve la teferraku/Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın' buyurmaktadır. Bu konu inşallah Sekaleyn Hadisi'nin muhtevası bölümünde ele alınacaktır. Acaba İtret'i devre dışı bırakarak, uzanan bir ip olan Kur'an'a tutunma olası mıdır? Aslında mümkün değildir. Zira sadece birisine tutunma Kur'an-ı Kerim'i İtret'ten ayırmak demektir. Öyleyse Kitab'a sımsıkı yapışma ve sarılma ancak İtret'e sımsıkı sarılmayla birlikte gerçekleşebilir.

1- el-Bidaye ve'n-Nihaye, c.7, s.668
3- Müsned, c.16, s.28, Hadis No: 21470, Tahkik Şuayb el-Arnavut; Şerh ve Fihrist Hamza
Ahmed Zeyn, Darü'l-Hadis, Kahire
4- Müsned, c.16, s.51, Hadis No: 21547,
5- Ahmed İbn Hanbel, Müsned, Fazailü's-Sahabe, c.2, s.747, 1032 nolu hadis. Tahkik ve
Tahriç; Vasiyullah b. Muhammed Abbas, Darü İbn Cevzi
6- Heysemi, Mecmeü'z-Zevaid ve Menbeü'l-Fevaid, c.1, s.230, 784 nolu hadis. Muhammed Ali Baydun
7- Mucemü'l-Kebiyr, c.5, s.153, Hadis No: 4921
8- Mecmeü'z-Zevaid ve Menbeü'l-Fevaid, c.9, s.182
9- El-Camiü's-Sağiyr, c.2, s.544, 2631 nolu hadis.
10- İmam Nureddin es-Semhudi, Cevahirü'l-Akdeyn fi Fadli'ş-Şerefeyn Şerefü'l-İlmi'l-Celil ve'n-Nesebü'n-Nebevi, s.236 Diraset ve Thk Mustafa Abdülkadir Ata, Muhammed Ali Baydun yayınları, Darü'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut, Lübnan, 2. Basım,1424
11-Sahihü'l-Camii's-Sağiyr, c.1, s.482, 2457 nolu hadis.
12- Ruhu'l-Meani fi Tefsiri'l-Kur'ani'l-Azim ve's-Sebü'l-Mesani, Ahzab Suresi, 33. Ayetinin
tefsiri
13- Abdullah Mustafa Adevi, Es-Sahihü'l-Müsned min Fazaili's-Sahabe, s. 10 Dar-ü İbn Affan, Suudi Arabistan, İkinci basım, Basım yılı 1419, Mukaddime bölümü.

14- Age, s.248

(Ayetullah Kemal Haydari)

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
11-04-2013 18:03 - 3648 Okunma
Hz. Peygamber ve iki ağır emaneti yazarın diğer yazıları [ Tümü ]
Sakaleyn Hadisi 11-04-2013 tarihinde eklendi
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
17-05-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım