Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Yemen'in başkenti Sana'da protestolar büyüyor
Hükümetin istifası isteniyor
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
23-08-2014 08:37 - 1000 Okunma

  Yemen’de Husilerin lideri Abdulmelik Husi’nin hükümete istifa çağrısı yapmasıyla başlayan protestolar büyüyor.

 Cumhurbaşkanı Abd Rabbu Mansur Hadi, Husilerle bir anlaşmaya varmak için müzakereci heyet oluşturdu. Husilerle görüşmekle görevlendirilen heyetten bir kaynağa göre, müzakerelerin olumlu bir şekilde devam ediyor ama hâlâ bir anlaşma yok.

Reuters’a konuşan bir başka kaynak, Husilerle sürdürülen müzakerelerin Husileri temsil edecek bir siyasi partinin kurulmasına ve bu partinin yeni oluşturulacak hükümete katılmasına yoğunlaştığını açıkladı.

Sada kentinde devam eden görüşmeler, başkent Sana’daki protestoları durduramadı. Hükümete istifa etmesi için verdikleri sürenin cuma günü bittiğini söyleyen Husilerin lideri Abdulmelik, başkentte sürdürdükleri protestoların ikinci aşamaya girdiğini açıkladı. Sürecin birkaç adımının olduğunu belirten  Husi lideri bu adımların ne zaman gerçekleştirecekleri veya nasıl olacağı ile ilgili daha fazla detay paylaşmadı.

Protestolar Sana’nın merkezinde İçişleri Bakanlığı binasına yakın bir caddede sürüyor. Eylem katılmak için Yemen’in birçok yerinden gelen binlerce kişi çadırlar kurmaya başladı.

Yemen’de eski devlet başkanı Ali Abdullah Salih’in görevini bırakmak zorunda kaldığı 2011'deki ayaklanmanın ardından ülkede istikrar ve güvenlik sorunu sürüyor.
El Kaide ise güçlü olduğu birçok bölgede üslerini Yemen ordusuna kaptırıyor ancak buna karşın petrol ve doğalgaz borularına saldırarak orduyu operasyondan vazgeçirmeye çalışıyor.

Hasar gören boruların tamiri güvenlik nedeniyle uzun süre alıyor, bu nedenle de ülkede sık sık doğalgaz ve petrol arzında ciddi sorunlar yaşanıyor.

Yemen'de açlık sınırında yaşayan insan sayısı 10 milyona yaklaşmış durumda.

Yemen üzerine bir analiz

Yemen, "Bahtiyar Arabistan اليمن السعيد" olarak anılan bir ülkedir. Gerçekten de, Arap yarımadasının toprakları en münbit ve tarıma çok elverişli yeşil olan bölgesidir. Güney Yemen`in doğusundaki Hadramevt bölgesi hariç. Güneyinde Aden Körfezi ve Arap Denizi ile batısında Kızıldeniz ile çevrilidir. Petrol, balık, kaya tuzu, mermer, kömür, altın, kurşun, nikel, bakır ve batıdaki verimli araziler başlıca doğal kaynaklarıdır.

Yanısıra, Yemen Hicâz`ın güney ucunda olarak zengin bir tarihi geçmişi ve medeniyeti barındırmaktadır. Sebe melikesi, Belkıs`ın ülkesi olduğu gibi, Himyer medeniyetinin de ülkesidir. Aynı zaman da Arabistan`ın Afrika`ya, dahası Habeş ülkesine açılan kapısıdır. Babu`l-Mendeb boğazında, Kızıldeniz`in Hind okyanusuna açılan noktasında yer aldığından ciddi stratejik bir öneme sahip olmuştur. Yemen`in tarihin eski devirlerinden beri Arabistan`da nüfuz ve etkisi güçlü olduğu gibi, Afrika ve Habeş ülkesinde de aynı derecede etkiye sahip olmuştur. Arabistan`la Habeş ülkesi arasındaki bağlantı noktasıdır.

İslam tarihinde, Asr-ı Saâdet-i Hazret-i Nebevî`den (S.A:V) başlayarak Yemen özel bir öneme sahip olmuştur. Mekke`nin fethinden sonra Necran bölgesi ile birlikte İslam idaresine geçmiştir. Ashâb-ı kirâmdan Huzeyfetu`l-Yem`anî (Ra.), Adiyy bin Hâtem Et-Tâî ve yine meşhur Hırka sahibi Uveys El-Karanî en başta gelenidir. Yemen çok göç veren bir ülke olduğu için Arabistan`ın Suriye ve Irak ile Kuzey Afrika`nın her tarafında Yemen asıllı aşiret ve ailelere rastlanır. Bunların başında Tayy kabilesi gelir ki, Endülüslü ünlü Şeyh Muhyiddîn El-Arabî ve Tefsir sahibi Kurtubî bile bu kabileye mensuptur.

İslam tarihinde Yemen`den sayısız ulema ve meşâyih yetişmiştir. San`a`nın yanısıra, Necran, Ta`izz , Zebîd ve liman şehri olan Hudeyde ulema ve meşâyihi ile ünlenmiştir. Bugün bile Birleşik Arap Emirlikleri ve Katardaki yerli nüfusun önemli bir bölümünün zamanında Yemen`den gelip yerleşenlerin oluşturduğunu bilmekteyiz. Acman, Beni Mürre, Beni Hâcer, El-Menâsir aşâyiri bunların başlıcalarıdır. Ayrıca Suûdî Arabistan`da Kraliyet ailesinin ardından en etkin topluluk olan Kahtânîler de yine Yemenlidir. Eski petrol bakanı Ahmed Zekî El-Yemânî bunun en bariz örneğiydi.

Yemen ilkin, Yavuz Sultan Selim`in Mısır ve Hicazı Osmanlı idaresine katmasının ardından Osmanlı idaresini kabul etmişse bile, burada öteden beri nüfuzu bulunan Zeydî imamlarından Mutahhar`ın H. 976 tarihinde ayaklanması üzerine Osmanlı idaresinden çıkmıştır. Bu ayaklanmayı bastırmakla Şam Valisi Lala Mustafa Paşa vazifelendirilmiş ancak asker ve paranın ekseriyetle Mısır`dan tedariki lüzumu hasıl olduğundan, Mısır`da vaki divanda Lala Mustafa Paşa Koca Sinan Paşa ile ihtilafa düşmüş bunun üzerine, Arnavut Koca Sinan Paşa bu sefere memur edilmiştir. Ordu teşkil edip, Yemen`e yürüyen Sinan Paşa Mutahhar`ın elindeki kaleleri bir bir alarak Yemen Fatihi ünvanına layık görülmüştür. Sadrazam Koca Sinan Paşa`nın Yemen`de inşa ettirdiği cami, medrese, köprü ve imaretler halen ayaktadır.

Yemen, Hudeyde ve Aden liman kentleri ile Osmanlı`nın Hint okyanusu ve Habeş eyaletine açılan kapısı olmuş, bu stratejik konumu nedeni ile Batılı-denizci ülkelerin sık sık tasallutuna maruz kalmıştır. Aden limanı zaman zaman Portekizlilerin saldırılarına maruz kalmıştır. Aden ve Hadramevt, 19. Yüzyıl`da ise İngiliz korsan ve donanmalarının eline geçmiştir. 1919 yılına kadar Osmanlı idaresi altında kalan Yemen, zaman zaman başgösteren Zeydi imam isyanları ile ünlenmiştir bunun en son örneği İmam Yahya isyanlarıdır. İmam Yahya, 20. Yüzyıl başlarında isyan etmiş yıllarca Osmanlı askerleri ile savaşmış, binlerce Osmanlı askeri bu isyan hareketlerinde hayatını kaybetmiş hatta, şarkı ve türkülere bile konu olmuştur. 1912`de Osmanlı ile tekrar barış imzalayan İmam Yahya Birinci Cihan Harbi`nde Osmanlı devletine Sadık kalarak Aden limanını elinde bulunduran İngilizlere karşı savaşmış ve bu sadakatini Osmanlı askerlerinin imparatorluk dağıldıktan sonra çekilmesine kadar sürdürmüştür. Yemen`in İngiliz işgali altındaki Aden ve Hadramevt bölgeleri hariç diğer bölgeleri İmam Yahya`nın idaresi altına girmiş, o öldüğünde ise oğlu İmam Ahmed idareyi ele almış, akabinde ise İmam Bedr küçük yaşta yönetime geçmiştir. Ancak, 1962 yılında bir askeri darbe ile Zeydi imamlığı idaresi sona ermiş ve İmam Bedr ve ailesi o tarihten beri Suudi Arabistan`da yaşamaktadır. İngiliz idaresindeki Aden ve Hadramevt bölgeleri ise daha sonra İngilizlerin çekilmesinin ardından Güney Yemen Cumhuriyeti olmuştur. Güney Yemen`de 60`lı yıllarda Sovyet blokunun etkisi ile sosyalist bir idare kurulmuş ve 1990 yılına değin sürmüştür. Zaman zaman Kuzey ile Güney Yemen arasında savaşlar olmasına karşın 1990 yılında Güney Yemen kuzey ile birleşerek tek devlet haline gelmiştir.

Bunun yanısıra, Yemen, Çok farklı topluluk ve mezhepleri barındıran bir ülkedir. Şialığın Ehl-i Sünnet mezheplerine en yakın bir kolu olan Zeydiyye mezhebi mensupları, Şafiiler ve Haricî-İbaziye mezhebi mensupları en başta gelenidir. Daha İslamiyet öncesi Afrika`nın Habeş ve Herer (Ogaden) bölgeleri ile olan irtibatından dolayı, ülke nüfusunun önemli bir bölümünü Habeş (Somali, Eritre ve Ethiopia) kökenliler oluşturmaktadır. Yanısıra Yemen`de çok sayıda Yahudiler ve Hintliler de bulunmaktadır.

1962`den beri Yemen`i ve 1990`dan beri de ülke ile birleşen eski Güney Yemeni birlikte idare eden askeri idare, son 20-30 yılda ülkeyi felakete sürüklemiştir. Ülkede, Şii-Sünni çatışmaları baş göstermiş olup, Arap Baharı etkisi ile oluşan uzun süreli protesto gösterileri-kargaşalıklar ve Ali Abdullah Salih`in başkanlığı devretmesinin ardından Güney Yemen`in tekrar ayrılmasına yönelik silahlı faaliyetler yeniden başgöstermiştir. Yemen`in Suudi Arabistan`a sınır, kuzey bölgesinde, Saa`da vilayeti çevresinde yer alan Husîlerin iki yıl önce başlayan ayaklanması çok ciddi mezhep çatışmalarını beraberinde getirmiştir. Aslında Zeydî olan Husîlerin son 20-30 yılda, İran`la oluşan bağların etkisi ile Zeydi mezhebini bırakıp, İsna-Aşeriyye-Ca`feriyye mezhebini kabul etmeleri ve bu çerçevede örgütlenmeleri sonucunda bugün de süregelen çatışmalar patlak vermiştir. Sünnî-Şafiiler ise son 30-40 yılda Suûdî Arabistan`ın Selefîlik/Vahhâbilik propagandası etkisiyle, büyük çoğunlukla Selefî/Vahhâbî çizgiyi benimsemişlerdir. Bu şekilde Husî hareketi bağlamında oluşan İsna-Aşeri-Ca`ferî topluluğu ve Suudi Arabistan`ın etkisi ile Şafiiler arasında yaygınlaşan Selefî/Vahhâbîlik önü alınmaz gerilim ve çatışmaların kaynağını teşkil etmekte ve bu çelişki ve çatışmaları diri tutmaktadır. (MY)

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
23-08-2014 08:37 - 1000 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
17-05-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım