Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Türkiye, Trump’ın tweet oyuncağı değil
Hem Türkiye, hem de İslam dünyası olarak bugüne kadar Amerika ile körü körüne ortaklığın çok ağır faturalarını ödedik.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
28-01-2019 12:16 - 1084 Okunma
Ortadoğu kaos ve kesintisiz savaş coğrafyasına döndü.
Irak, Suriye, Libya çok ağır yara aldı. 
Türkiye'nin takati kesildi, komşularından tecrit edildi.
 
İsrail ise palazlandıkça palazlandı… Suriye'yi kafası estiği zaman bombalamaya, Filistin'de devlet terörünü ve medeniyet soykırımını dilediği gibi yapmayı sürdürüyor.
 
Coğrafyamızdaki diplomasi ve savaş tamtamcılığı epeyce dengelendi.
Amerika'nın başına ise kendi toplum mühendislerinin ifadesiyle Trump adında dengesiz biri başkan yapıldı.
Sabah bir tweet atıyor, hızını alamayınca akşam tam tersi bir tweet daha sallıyor.
Beyaz Saray'dan şahin bir senatör geliyor, başka konuşuyor; ılımlı biri gönderiliyor, bir başka numara çekiyor.
Trump'ın ağzının içine bakarak siyaset ve diplomasi yürütenler bir o tarafa, bir bu tarafa savruluyor. 
Diplomaside dikiş tutmuyor.
Kör ile yatanlar şaşı kalkıyor.
 
Türkiye'nin artık Trum ile yatıp kalkma lüksü yoktur; zira ne zaman, nasıl kalkacağı belli değildir!
Trump'ı işbaşına getiren derin Yahudi lobisinin ve İsrail'in asıl hedefi, Theodore Herzl'in 1897'de deklare ettiği Arz-ı Mev'ud inancı eksenli Büyük İsrail oluşumudur.
Prof. Dr. Baş, 1977'li yıllardan beri bu planı hatırlatmaktadır.
 
Nitekim İsrail devletinin kurucu babası Herzl şunu açıkça kaydetmektedir:
"Kuzey sınırlarımız, Kapadokya'daki (Orta Anadolu) dağlara kadar dayanır. Güneyde de Süveyş Kanalına; sloganımız Davut ve Süleyman'ın Filistin'i olacaktır." (TheodorHerzl, The Complete Diaries of TheodorHerzl, (Haz. R. Patai), c. 2, s. 711, London).
 
Irak, Suriye, Suud, Mısır, Türkiye vs. ile ilgili olsun fark etmez; bölgemizde yaşanan gelişmeler ve operasyonlar, bu Büyük İsrail hedefine matuftur.
Türk milleti ve devleti, bölgede huzur istiyor, varlığını ilelebet sürdürmek istiyorsa bu gerçeği asla göz ardı edemez.
Bu bağlamda asıl hedef ne Irak, ne İran, ne Suriye'dir, asıl hedef Türkiye'dir demiştir 1990'lı yılların başında Prof. Dr. Baş.
Bu bağlamda Türk diplomasisi, derin Yahudi lobisinin işbaşına getirdiği siyasetçilerle ve şimdiki elamanları Başkan Trump ile Katolik nikâhlı veya mutalı bir siyasete mahkûm edilmemelidir. Ülkemizde ve bölgemizde dünyanın çok kutuplu yepyeni vaziyetine mutabık bağımsız, ulusal ve bölgesel menfaatimize uygun akl-ı selim bir denge tutturulmalıdır.
5 bin yıllık devlet geleneği ve aklı olan Türk diplomasi akıl tutulmasını, stratejik körlüğü, körü körüne bağlılığı, rüzgâra göre yelken açmayı kaldırmaz.
Kırmızı çizgilerimizin silinmesinin maliyetini hep birlikte gördük, ödüyoruz.
 
Dolayısıyla devletimizin asırlık sabitelerini ve Cumhuriyetimizin aklını ve tecrübelerini göz ardı ederek ülkemizde ve bölgemizde adım atmamız, hepimizi yok eder.
Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu Soçi ve Astana başta olmak üzere birçok uluslararası platformda ve en yetkili ağızlardan deklare ettik.
Stratejik dengelerin bölge barışı eksenine oturduğu şu süreçte, Trump'ın dengesiz taktiklerine mahkûm olmak değil; bilakis bölgede barış dengesini oluşturan Rusya ve diğer komşu ülkelerle işbirliği içinde bu "toprak bütünlüğüne saygı" sabitesi üzerinde somut adımlar atmalıyız. Bu adımların bölgede Büyük İsrail oluşumu adına sürekli kaos isteyenler tarafından provoke edilmesine fırsat vermemeliyiz.
Venezuela'da 10 Ocak'ta yüzde 68'le yeniden seçimi kazanan ve Yüksek Adalet Mahkemesinde yemin ederek işbaşına gelen Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun karşısına, Başkan Trump, insanlık tarihinde eşi görülmemiş bir siyasi dengesizlik örneği olarak bir tweet ile Juan Guaido diye birini "devlet başkanı" atıyor. 
Türkiye, Rusya, Meksika ve Bolivya ise Maduro'ya arka çıkıyor.
 
Suriye'de derin Amerika ve Yahudi lobilerinin tezgâhlayıp 7-8 yıldan bu yana sürdürülen kirli oyun, anlaşılmıştır ki, bugün Venezuella'da sergilenen siyasi tezgâhın Ortadoğu versiyonudur.
Türkiye, Rusya ile ortaklaşa sergilediği Venezuela'daki diplomatik basireti, Suriye'de de göstermelidir. Suriye'nin vatan müdafaasını kazanan işbaşındaki yönetim ile işbirliği dahil "toprak bütünlüğüne saygı" esaslı her türlü stratejik adımları atmalıdır.
 
Türk diplomasisi, bölgemizin istikrara kavuşma sürecine girdiği ve barış umutlarının yeşerdiği şu raddede, üç-beş dolarlık borç bulma uğruna ne Menbiç'te, ne Tel Abyad'da dengesiz Amerikan diplomasisine kurban edilmemeli, böylece Büyük İsrail oluşumunun önü açılmamalıdır.
Türkiye, devlet ve millet olarak Trump'ın tweet oyuncağı olmadığını göstermelidir. 
Bu kararlığın ve asaletin temel direği, hiç şüphesiz Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Milli Para sistemidir. 31 Mart seçimi, böyle asaletli bir devlet, millet ve diplomasinin yeniden başlangıcı için tarihi fırsattır.
 
Yenimesaj
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
28-01-2019 12:16 - 1084 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
26-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım