Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Kılıçdaroğlu'dan Erdoğan'a Dış Politika Uyarısı
Başbakan'a yalancı çobanlık yakışmaz
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
27-06-2012 17:02 - 1071 Okunma

 

CHP lideri Kılıçdaroğlu grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan'a bu sözlerle yüklendi:

-“Dedim ki yol olur bu, sıçan geçer yol olur. Bu konuda ilk önemli tarih 4 Temmuz 2003. Türk askerlerinin başına  çuval geçirilen tarihtir bu.Hiçbir iktidar döneminde Türk askerinin başına çuval geçirilmemiştir. Bunun hesabını AKP vermiş değil. Benim askerimin başına çuval geçirilecek nota vermeye bile cesaret edemeyeceksin. Ne dedik, gücünüzü sınamaya kalkarlarsa yol olur bu.”

-“Suriye’nin pervasızlığı, affedilecek, unutulacak bir olay değildir. Sayın Erdoğan’a soruyorum: Türkiye’nin caydırıcılığına darbe vuran dış politikanızın, bu ülkedeki derin yaranın farkında mısınız?”

- “İkinci olay, Mavi Marmara. Uluslararası sularda, dokuz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı şehit edildi. Kalleşçe vuruldular. Ne yaptık? Estik gürledik. Onların kanı yerde kalmayacak takip edeceğim, ama AKP unutturmaya çalışıyor”

-“Asarım keserimle dış politika yapılır mı? 1974 Barış Harekatı’nı hepiniz hatırlarsınız. Bir şey söylendi. “Ayşe tatile çıksın” o kadar. Blöfle dış politika mı olur? Dokuz vatandaşımızın, İsrail askerlerince katledilmesiyle yapılan konuşmayla, Suriye konusunda yapılan konuşmayı yan yana getirin, aynı. Hamaset üzerine konuşmalar. Hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal çıkarları üzerinden poker oynamaya hakkı yoktur olamaz da.”

-“Başbakanın kararları, açıklamaları artık Ortadoğu gazetelerinde alay konusu oluyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı nasıl bu duruma düşebilir? Biz bunu kabul etmiyoruz.”

-“Başbakan ben sana söyleyeyim. Hiçbir devlet 9 vatandaşının uluslar arası sularda öldürülmesine göz yumamaz. Blöfle iş olmaz.”

- “Uluslararası haklardan, hukuktan  yararlanmak istiyorsak bunun mücadelesini adam gibi yapmak zorundayız. İsrail olayında gördük, dokuz yurttaşımız katledildi, BM gidildi. BM’den İsrail lehine kararlar çıktı”

-“Erdoğan’a,  Gazze’ye yardım götüren gemilere, Türk gemileri nereye kadar refakat edecek diye sormuş, Gazze’ye kadar giderse seni alnından öpeceğim demiştim, ne oldu.? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na ’ı  ‘yalancı çobanlık’ yakıştı mı? Belki aklında vardı, peki, kim telefon etti de vazgeçtin?”

İletişim Koordinatörlüğü ( Ankara ) – CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu TBMM’de, “Başbakan’a yalancı çobanlık yakışmaz” dedi ve, “Eğer uluslararası caydırıcılığınız bir kez sınandıysa kaybedersiniz. Çünkü, ‘Sıçan geçer yol olur’ diye bir atasözü var. Bunu kimsenin unutmaması lazım” diye uyaran Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

 

 Dış politika blöf üzerine kurulur mu? Blöfle dış politika yapılır mı? Asarım keserimle dış politika yapılır mı? 1974 Kıbrıs Barış Harekâtını hepiniz hatırlarsınız. Bir şey söylendi “Ayşe tatile çıktı.” o kadar. (Alkışlar) Blöfle dış politika mı olur? Hamasi edebiyat. 9 vatandaşımızın İsrail askerlerince uluslararası sularda katledilmesinde yapılan konuşmayla Suriye tarafından düşürülen uçağımızın düşürülmesinde yapılan konuşmayı yan yana getirin, tarih ve yerler değişiyor, aynı konuşmalar, hamaset üzerine konuşmalar. Değerli arkadaşlar, hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal çıkarları üzerinden poker oynama hakkı yoktur ve olamaz da. Bunun herkes tarafından bilinmesi lazım. Düşünün, sizin kararlılığınız artık Orta Doğu gazetelerinde alay konusu oluyor, sizin Başbakanınızla alay ediyorlar. Bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bu konuma nasıl düşebilir? Biz itiraz ediyoruz, beyefendiler bunu kabul ediyorlar. Biz kabul etmiyoruz. Bu ülkenin Başbakanı hiçbir yerde alay konusu olmaz, olmamalıdır da. Değerli arkadaşlar, bakın şimdi size 31 Temmuz 2010 tarihini vereyim. 9 yurttaşımızın uluslararası sularda öldürülmesi üzerine yapılan grup toplantısında Sayın Başbakan çıktı grupta müthiş bir konuşma yaptı. Ne yaptı? “Zorbalar, haydutlar, asarız, keseriz…” vesaire, vesaire. Ve şunu söyledi: “Kimse Türkiye ile aşık atmaya, sabrını test etmeye kalkışmasın.” Bugün de aynı şeyi söyledi, biliyorum. Ne dedim? İkisini yan yana koyun aynı şey. Ha bire test ediliyor, beyefendi farkında değil. “Kimse kalkışmasın” diyor. Ya, bu uçak bizim uçağımız değil miydi? Başka bir ülke mi düşürdü bu uçağı?

Değerli arkadaşlar, bu konuşmadan sonra 1 Haziran 2010, Obama telefon ediyor, Obama ile Sayın Erdoğan telefonda konuşuyorlar ve konuşma şu: “Bu konunun uluslararası hukuka ve Türkiye’nin beklentilerine uygun şekilde bir çözüm için yoğun çaba harcıyoruz. Celallenmeyin, oturun biz bir çaba harcıyoruz.” diyorlar. 10 Temmuz 2010, Sayın Başbakan Sırbistan’a gidiyor. Gazetecilere açıklama yapıyor. Açıklama aynen şöyle: “Suskun bir ABD yönetimi var. Bu düşündürücü. Orada ölen Furkan Doğan Amerika Birleşik Devletleri vatandaşıydı. ABD buna sessiz kaldı. Buna karşı hukuk mücadelemiz sürecek.” Ve El Cezire Televizyonuna yaptığı açıklama 12 Eylül 2011 “İsrail’in bugüne kadar yapmış olduğu uygulamaların yanına kâr kalmayacağını görmesi lazım, görecek.” diyor. Bekliyoruz, nasıl görecek. “Aslında bu bir savaş nedenidir fakat biz Türkiye’nin büyüklüğüne yakışanı yapalım diyerek bunu sabırla karşıladık.” Dikkatinizi çekmek istediğim bir şey var arkadaşlar. 9 yurttaşımızın öldürüldüğü tarih 31 Mayıs 2010, bunu “savaş nedenidir” diye dillendirdiği tarih Sayın Başbakanın 12 Eylül 2011, yani bir buçuk yıl sonra. Adama sormazlar mı ya, bir buçuk yıl sonra mı sen uyandın? Ciddiyete bakın, devlet yönetimine bakın siz.

 Sonra bir açıklama daha yapıyor Sayın Başbakan “İsrail’le bütün ticari ilişkileri kestik.” diye. Hemen Başbakanlık harekete geçti “Yok efendim, bütün ticari ilişkiler değil savunma ve askerî sanayi ile ilgili ilişkileri askıya aldık, ticari ilişkilerimiz devam ediyor.” diye.

Bir tarih daha vereceğim: 22 Eylül 2011, Sayın Başbakan Amerika’ya gitmiş PPS Televizyonundan Charlı Rose ile bir röportaj yapıyor. Şunu söylüyor Sayın Başbakan: “Burada bir zulüm var. Hele hele benim 9 vatandaşımın öldürülmesi olayı aslında bir savaş nedenidir ama biz bunu bir savaş sebebi bile saymadık. Büyük devlet olmanın gereği sabrettik.” diyor. Televizyoncu soruyor: “İsrail’in saldırısını bir savaş sebebi olarak görüyorsunuz değil mi?” Verdiği yanıt şu: “Gereğinde bu da yapılır.” Hem savaş sebebi ama “Gereğinde bu da yapılır. Ama biz büyük devlet olmanın gereği olarak buna sabırlı davrandık.”, “Acaba Amerika’nın vatandaşlarından böyle 9’u uluslararası sularda herhangi bir devlet tarafından öldürülmüş olsa iyi yaptınız der mi, hoş karşılar mı?” diye soruyor. Sayın Başbakan ben sana söyleyeyim “Hiçbir büyük devlet, kendi 9 yurttaşının uluslararası sularda katledilmesine göz yumamaz, sen yumdun. (Alkışlar) Hiçbir ciddi devlet buna da tolerans gösteremez. Hem “Savaş nedenidir” diyeceksin hem senin bakanların gidecek Brüksel’de otel odalarında İsrail’le acaba nasıl ilişkiyi yeniden kurarız diye görüşmeler yapacak. Biz bunları bilmiyor muyuz? Değerli arkadaşlarım, işte Türkiye’nin uluslararası alanda caydırıcılığına darbe vuran bu tür blöf söylemleridir. “Savaş nedeniydi, yapacaktık, yapmıyoruz, biz büyük devletiz…” geçiniz siz bunları. Senin uçağın vuruldu, 9 yurttaşın uluslararası sularda öldürüldü, katledildi, Kuzey Irak’ta Türk askerinin başına çuval, bizim tarihimizin kara bir sayfasıdır, çuval geçirildi “hâlâ biz büyük devletiz” edebiyatı yapıyoruz. Git sor bakayım İngiltere’de, Amerika’da o büyük devletler ne yapıyorlar? Hatırlarsınız herhâlde, bir uçağın, İngiltere’den kalkan bir uçağın düşmesi üzerine nelerin yapıldığını hepimiz biliyoruz.

Biz bunların tamamını, Suriye politikasının yanlışlığını defalarca söyledik. Yapmayın dedik, yanlış bir politika güdüyorsunuz dedik. En ağır şekilde suçlandık, en ilkel söylemlerle suçlandık. “Vay efendim siz Baascısınız şusunuz busunuz” diye suçlandık. Değerli arkadaşlarım, hiç kimse bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi görevini yapmadı diyemez. Ta en başından, testi kırılmadan yapmayın, yanlış bir politika güdüyorsunuz dedik ve uyarı görevimizi yaptık ama en ağır şekilde saldırıya uğradık. Biz komşularımızla iyi geçinelim derken, efendim, işte milli gururumuz incinir. Yok efendim. Komşularımızla iyi geçineceğiz, bizim ulusal güvenliğimiz için bu çok önemlidir, caydırıcılığımız yok olsun anlamına gelmez çünkü bu coğrafyanın ne kadar riskli bir coğrafya olduğunu hepimiz biliyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşını verirken nasıl bir mücadele yaptığımızı hepimiz biliyoruz. Yapmayın, etmeyin yanlış yapıyorsunuz dedik ama kabul etmediler diye konuştu

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
27-06-2012 17:02 - 1071 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
06-05-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım