Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 98’nci yılı münasebetiyle bir mesaj yayınladı. Çanakkale Zaferi’nin, tarihte eşi görülmemiş bir destanın adı olduğunu hatırlatarak; “Çanakkale imanın imkana dönüştüğü bir zaferdir. Bu asil milletin hangi şart altında olursa olsun, hiçbir zaman esarete boyun eğmeyeceğinin ispatıdır. Bundan 98 yıl önce, sahip oldukları askeri ve teknolojik güce güvenerek Çanakkale’ye gelenler, milletimizin iman gücü karşısında asla unutamayacakları bir ders almışlardır” dedi.

Çanakkale Savaşı’nda, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle yurdun dört bir yanından koşup gelen vatan evlatlarının omuz omuza savaşarak can verdiğini hatırlatan Kamalak; “Çanakkale destanı birlik ve beraberliğimizin ne kadar güçlü temellere sahip olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bir ülkenin en büyük gücü tankı, tüfeği değil inançlı, imanlı gençliğidir. Çanakkale işte o imanlı gençliğin zaferidir. Çünkü binlerce genç gönüllü olarak cepheye koşmuş, vatan için, namus için, bağımsızlık için şehit düşmüştür. Herkesin bildiği gibi o yıl birçok lise mezun verememiştir” dedi.

“250 bin şehidi Patriot getirin diye vermedik”

Emperyalist Batı’nın, Canakkale’de, tankla, topla yapamadığını şimdi çok daha sinsi ve çok daha tehlikeli planlarla uygulamaya çalıştığını kaydeden Prof. Dr. Mustafa Kamalak, milli mücadele ile ünlenmiş şehirlerimizi Patriot füzeleri yerleştirilmesini eleştirdi. Kamalak şöyle dedi:

“Ne acıdır ki; dün Sütçü İmam’ın, Şahin Bey’in, Rıdvan Hoca’nın, Hasan Basri Çantay’ın, canları pahasına koruduğu bu mübarek topraklara, şimdi aynı Fransız, aynı İngiliz, NATO şemsiyesi altında ellerini kollarını sallayarak giriyor. Dün taşla, sapanla kovduklarımız, şimdi davulla, zurnayla karşılanıyor. Yollarına kırmızı halılar döşeniyor.  Patriotlarla birlikte Kahramanmaraş’a Alman askerleri, Adana’ya Hollanda askerleri, Gaziantep’e ise Amerikan askerleri geliyor. Türkiye’de 28 Nato üssü var. Biz bunun için mi Çanakkale’de 250 bin şehit verdik.  O şehitlerin manevi huzurunda bir kez daha sesleniyorum; gavurun kalkanından Müslüman’a ‘hayır’ gelmez. Amerika’nın, Avrupa’nın, İsrail’in ipiyle kuyuya inilmez. Gelin; sahte barış nutuklarına, özgürlük masallarına kanmayın. İsrail, Amerika ve Avrupa Birliği politikalarına teslim olmak yerine, bu milletin şanlı tarihine yakışan milli bir duruş ortaya koyun. Tarihin bize yüklediği misyona dönün.” Çanakkale Zaferi’nden alınması gereken derslerin başında, milletimizin sahip olduğu kardeşlik bağının geldiğini söyleyen Kamalak, mesajını şu sözlerle tamamladı:

“Milletimizin sahip olduğu bu üstün kardeşlik ve iman gücünü bilen emperyalist güçler, şimdi karanlık emellerini gerçekleştirebilmek için, kardeşliğimizi bozmaya çalışmaktadır. Ancak bir kez daha ifade etmek istiyorum ki; milletimiz sahip olduğu tecrübe, şuurla bundan önce olduğu gibi bundan sonra da bu karanlık oyunlara dur demesini bilecektir. Bu temenni ile, milletimizin Çanakkale Zaferi’ni kutluyor, bu vatanı canları pahasına bizlere emanet eden tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.”

Ancak bugün maalesef bu şehitlerin torunları, İngiliz’in ve Fransız’ın mezar taşlarını okurken, şehit dedesinin mezar taşını okuyamamaktadır. Çünkü, Anadolu’yu işgal etmek için Çanakkale önlerine gelen bu emperyalist ülkelerin dilleri okullarda zorunlu olarak okutulurken, Osmanlıca’yı öğrenme imkanından yoksundur. Bu çarpık durumu ortadan kaldırmak için, Osmanlıca ilkokul 1. sınıftan üniversite son sınıfa kadar ders olarak okutulmalıdır” önerisinde bulundu.


Bir başka çarpık tabloya daha dikkat çeken Kamalak, Türk askerinin NATO’nun emrinde çalışmasını eleştirdi. “Daha dün Afganistan’da 12 Askerimizi şehit verdik” diyen Kamalak, “Acımız büyük. Ancak bu askerlerimizin NATO emrinde çalışırken hayatını kaybetmesi acımızı daha da büyütmektedir.

Çanakkale savaşında dedelerimiz emperyalist ülkelerin karanlık oyunlarını bozmak için can verdi. NATO ise bugün aynı emperyalist ülkelerin askeri gücü olarak hareket etmektedir.

Nitekim, İslam ülkelerine karşı sicili oldukça kabarık ve karanlık olan NATO’nun Irak’ta, Libya’da yaptıkları ortadadır. NATO niçin Afganistan’da bulunuyor? Gerçekten Afgan halkına hizmet etmek için mi, yoksa emperyalist ülkelerin menfaatlerini korumak için mi? Maalesef bu soruların cevabı, Afganistan’da kaybettiğimiz 12 askerimizin acısını daha da büyütmektedir” değerlendirmesini yaptı.