Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu IŞİD terör örgütüne değinerek şunları söyledi: Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu biliyoruz, Ortadoğu’yu da biliyoruz, kan gövdeyi götürüyor. Yıllarca ama yıllarca, defalarca ama defalarca uyardık, araştırma önergeleri verdik, yazık günahtır dedik, bölgeye silah sevk etmeyin dedik. Birbirini öldürecek insanların eline Türkiye Cumhuriyeti hükümeti silah tutuşturmasın dedik. O bölgede huzur olursa bizim ülkemizde de huzur olur. O bölgede barış olursa bizim ülkemizde de barış olur. Kardeşlikten hiçbir toplum zarar görmemiştir ama kavga her zaman zarar verir. Şimdi, IŞİD çıktı. Şu Allah’ın hikmetine bakın, Recep Tayyip Erdoğan “Bu bir terör örgütüdür” diyemiyor. İnsanları yatırıyor, kurşuna diziyor, göğsünü çıkarıyor, yarıyor, kalbini çıkarıyor çiğ çiğ yiyor ama o sırtını sıvazlamaya devam ediyor. Bunu anlayamıyorum, insan olarak anlayamıyorum bırakın siyasetçiyi, insan olarak anlayamıyorum. İnsana zulmeden, insanı öldüren bir kişiye siz nasıl sempati duyabilirsiniz? 100’e yakın Türk Musul’da tutsak, rehin alındı. Güvence altında olduğu söyleniyor.
Biz de ilgileniyoruz ama şu ana kadar Türkiye’ye gelemediler, güvenlikleri sağlanamadı. Sadece onlar mı? Hayır, Türkmenler de var. Telafer’den 300 bine yakın Türkmen’in çıktığını biliyoruz. Bir açık alandalar şu anda, korumasız alandalar, Türkiye’den yardım, Türkiye’den destek bekliyorlar. Erdoğan’ın bu konuda bir şey yaptığını duydunuz mu? En azından bir vicdan sorgulaması yaptığını duydunuz mu? Hayır. Onun derdi başka. Onun derdi yeşil para da değil yeşil dolarlar, onun derdi o. Aile boyu bu planın içindeler. Türkiye’nin Ortadoğu’daki gücü büyük ölçüde iflas etmiştir. Buradan yine hükümete çağrıda bulunuyorum: Merkezi Irak yönetimiyle görüşün, bölgesel Kürt yönetimiyle görüşün, oradaki Türklerin güvence altına alınması için her türlü çabayı gösterin.
Birleşmiş Milletleri harekete geçirin. İnsani yardımlar için gerekirse Zaho’da bir merkez kurun, o insanlara bir şekilde bizim elimiz ulaşmalı, yardım etmeliyiz. Silah değil, insani yardım yapmalıyız. Uluslararası kuruluşları harekete geçirmeliyiz, bunun mücadelesini yapmalıyız. Merkezi Irak yönetiminin Şiiler için kutsal mekân olarak kabul edilen yerleri korumak için askeri yığınak yaptığını biliyoruz ama Türkmenleri korumak için gerekirse kuzeyde Kürt yönetimiyle görüşülmeli, onların da desteğiyle orada barış ve huzur sağlanabilmeli. Biz bunu öneriyoruz, biz bunu söylüyoruz. Bölgede kan akmasın diyoruz. Bölgeyi korumamız lazım. Bölgede huzursuzluk hepimizin huzursuzluğudur, hepimiz için huzursuzluk kaynağıdır. Eğer faturası bir gün Türkiye’ye ağır çıkarsa bunun bir tek sorumlusu var, onun adı da Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Buradan açıklıkla ifade ediyorum.
Düne kadar söyledik, bölgeye silah sevk etmeyin, silah göndermeyin. Yüzlerce TIR gitti, hepsinin içi silah dolu. Önümüzdeki günlerde bu konuda bir dosyayı bir arkadaşımız açacak, göreceksiniz silahı nasıl sevk ediyorlar, nasıl gönderiyorlar bütün ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşacağız. Türkiye’nin itibarını ayaklar altına almaya Recep Tayyip Erdoğan’ın hakkı yoktur. Birikimlerimizi, cumhuriyetin birikimlerini, hukuk birikimini, demokrasi birikimini, özgürlük birikimlerini bir seferde ayaklar altına almaya onun hakkı, yetkisi yoktur. Bunun takipçisi yine biz olacağız, yine biz üzerinde duracağız.