Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
MHP Lideri'nin gündeminde Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyareti, Reyhanlı'daki saldırılar ve gelecek yıl, anayasa referandumu dahil 3 seçim konuları vardı.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
MHP Lideri'nin gündeminde Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyareti, Reyhanlı'daki saldırılar ve gelecek yıl, anayasa referandumu dahil 3 seçim konuları vardı.
Başbakan Erdoğan ne yaptıysa, ne ettiyse ABD’yi Suriye’ye yönlendirememiş, askeri seçeneği masaya getirememiştir.
ABD Başkanı Obama,; “ikimiz de Esad’ın gitmesi gerektiğinden hemfikiriz. İktidarı geçici bir hükümete devretmesi gerekiyor. Bu krizi çözebileceğimiz tek yoldur” sözleriyle yeni bir oyalama taktiğine başvurmuş, muhatabının ağzına bir parmak bal sürerek pışpışlamayı tercih etmiştir.
Başbakan Erdoğan anlamsız ve geçersiz olan teklif ve düşüncelerinin nereye varacağını kestiremeden; “Suriye’de kanlı sürecin sonlandırılması konusunda ABD’yle tam bir mutabakat içindeyiz” diyerek kendi kendini avutmuştur.
Suriye’de, Şam yönetimi tarafından kimyasal silah kullanıldığını ispatlamaya çalışarak sanki her şeye hâkim ve takip ediyormuş izlenimi uyandırmaya çalışan Başbakan yine açığa düşmüştür.
Sınırlarımızın öbür tarafında Sarin Gazı izi süren bu zihniyetin, ülkemizde patlayan bombalardan haberinin dahi olmaması ve üstelik Reyhanlı felaketini bile önleyememesi herhalde kara talihin hazin bir cilvesi olarak görülecektir.
Muhaliflerin desteklenmesi ve Esad’a yönelik baskıların artırılması konularında görüş birliğine varılsa da, bunlar kalıcı ve etkili sonuçlar vermeyecek basit ve ucuz yaklaşımlar olarak kalacaktır.
Buradan Suriyeli kardeşlerimize yapılan çirkin ve insanlık dışı muameleleri kınadığımızı tekraren söylemek istiyorum.
Esadla muhaliflerin mücadelesi vahşetin zirvesine cinayetlerle oturmuştur.
Bize göre iki tarafta ölüm diline saplanmış kalmıştır.
Hele hele yüce dinimiz İslam’ın cinayetlere alet edilmesi ayrı bir aymazlık ve ayrı bir ahlaksızlıktır.
Esad’a karşılık vermek adına, insan kalbi ve ciğeri yemekten çekinmeyecek kadar gözleri dönen bu çağın yamyamları ve müşrikleri insanlıklarını çoktan gömmüştür.
Ve hükümetin bunlara çanak tutması hem medeniyetimizin inkarı hem de merhametin iflasıdır.
Ebu Süfya’nın canavar eşi Hind’in yolundan gidenlerle ittifak kurulması, insan eti yenmesine sessiz kalınması büyük milletimiz adına utanç verici bir durumdur.
Hangi vicdan, hangi fani ve hangi insanlık öğretisi böylesi bir vahşiliğe göz yumabilecek, sıradan görebilecektir?
AKP kimleri silahlandırdığının, kimlere payanda olduğunun farkında mıdır?
Bunlar günahtır, rahmet dolu dinimize açıkça karşı çıkış ve hakarettir.
Türkiye’nin komşu coğrafyalardaki yüksek tansiyona tarafsız ve dengeli yaklaşması gerekirken, ateşe benzinle gitmesi fecaat dolu hadiselere açık kapı bırakmıştır.
Nitekim Reyhanlı’daki kıyımın ve katliamın ortaya çıkışı buna bağlıdır.
Başbakan Erdoğan’ın Rayhanlı’yı kaderine bırakması, sınırlarımızdaki teröristlerle ilgili tedbir almaktansa Suriye’yi vurmaya çalışması beyhude bir uğraş, hezeyan dolu bir sapmadır.
Bu Türk milletinin asırlardır takip ettiği stratejik hedeflerini ve jeopolitik gerçeklerini ters yüz edecek bir yanlıştır.
Başbakan Erdoğan’ın zorbalıkta sınır tanımayan Esad’a odaklanması, muhalif adı altında öbek öbek toplanan terör gruplarına destek vermesi Türkiye’nin kanlı hesaplaşmaya doğrudan doğruya girmesine ve taraf olmasına neden olacaktır.
Esad’ın gitmesi konusundaki sözde uzlaşma ve mutabakat yandaş basın marifetince göklere çıkarılmış ve istenilenlerin alındığı yaygarasının koparılmasına yol açmıştır.
Nitekim,“Esad’ı bitiren zirve, Esad’ın gitmesi şart, Esad’sız Suriye için uzlaştılar, yeni Suriye’de Esad’a yer yok, Esad mutabakatı, Esad yönetimi gitmeli” türünden ifadeler 16 Mayıs’ı takip eden günde manşetleri süslemiştir.
Sınır güvenliğimizin gevşek ve başıboş olduğunu geçtiğimiz haftaki konuşmamda ısrarla vurgulamıştım.
Özellikle Reyhanlı’da 52 insanımızın hayatına mal olan menfur saldırı her şeyi gözler önüne sermiş, sınır bölgelerimizdeki felaketleri ifşa etmiştir.
Suriye’deki iç çatışmaların Türkiye’ye taşınması için çok aktörlü bir tertip ve komplo devamlı mesafe almaktadır.
Devlet otoritesi sınırlarımızda kalmamış, geniş imtiyazlar elde eden sığınmacılardan bazılarının neden olduğu olaylar giderek gerilimleri artırmıştır.
Esnaf dertlidir, sokaklar güvensizdir, özellikle Reyhanlı’ya kimin girip çıktığı belirsizdir.
Pasaportsuz sınır geçişleri her türlü riski de beraberinde getirmektedir.
Mezhep temelli kışkırtmalar iyice gün yüzüne çıkmıştır.
Reyhanlı’lı kardeşlerim mutlaka soğukkanlı olmalı, itidalli ve temkinli hareket etmeli ve sağduyunun çizgisinden ayrılmamalıdır.
Zira istenen kavgadır, etnik ve mezhep temelli çatışmadır.