Partisinin Gurup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli Rehyanlı saldırısına değindi.
Bahçeli: Her şey ayan beyan ortadadır ki, sınır hattımız adeta viraneye dönmüş, metruk bir hale dönüşmüş ve kendi kaderine terk edilmiştir.
Türkiye’nin egemenlik hakları çiğnenmiş, hükümranlık hakları yara almıştır.
Bunlar çok ciddi bir zaaftır ve mutlaka sorumluların hesap vermesi gerekmektedir.
Menfur saldırılar gerçekleştikten sonra yapılan açıklamalar dikkatle irdelenmeli ve mutlaka da üzerinde durulmalıdır.
İçişleri Bakanı patlamaların akabinde, kanlı olayı gerçekleştiren örgüt ve bağlantılı kişilerin tespit edildiğini iddia ederek, katillerin Suriye menşeli El Muhaberat yapılanmasıyla ilişkili olduğunu açıklamıştır.
Yıkımdan sorumlu Başbakan Yardımcısı da benzer yorumlarda bulunmuştur.
Bir diğer Başbakan Yardımcısı da, “ne yapacağımızı herkes görür. Kim olursa, kim planlamışsa, icra etmişse, arkasındaki güç ne olursa olsun bunun hesabını sorarız” diyerek yine sallamış, laf olsun torba dolsun türünden konuşmuştur.
Dışişleri Bakanı bir adım ileriye gitmiş, “kim hangi gerekçeyle olursa olsun, dışarıdaki herhangi bir kaosu Türkiye’ye yansıtmak isterse bunun karşılığını görür. Kimse gücümüzü test etmeye cüret etmemelidir” diyerek yurt dışından gelişmelere müdahil olmuştur.
Başbakan Erdoğan aceleyle ve vahim bilançoyu tam kavramadan, saldırıları sözde çözüm sürecini hazmedemeyenlerle ilişkilendirmiş, kuşkuları buraya çevirmeye ayaküstü de olsa gayret etmiştir.
Net olan bir şey varsa oda şudur; hükümet şaşkın, kafası karışık ve köşeye sıkışmıştır.
Öncelikle şu hususlar hemen aydınlığa kavuşturulmalıdır.
Bu saldırıdaki amaç nedir ve neyin mesajı verilmeye çalışılmıştır?
Patlamaların arkasında gerçek manada kimler vardır?
Tetik çeken elleri hangi mihraklar ve hangi güç merkezleri yönlendirmiştir?
Bombalar Türkiye’ye nasıl sokulmuş, bu sırada istihbarat neyle meşgul olmuştur?
Ülkemizde daha başka bomba yüklü araçlar var mıdır? Var olduğu iddia edilenler nerededir, nereyi hedeflemiştir?
Reyhanlı’daki kanlı saldırı çok yönlü araştırılmalı ve tüm gerçekler ortaya çıkarılmalıdır.
Suriye muhalefetinin parmağı peşinen ihmal edilmemelidir.
El Kaide militanlarıyla ilgili kuşkular yabana atılmamalı, Türkiye’yi Suriye’ye kışkırtmaya çalışanlar dikkatlerden kaçırılmamalıdır.
Başbakan’ın ABD ziyareti öncesi bu saldırının gerçekleşmiş olması zamanlama itibariyle tereddütlerimizi artırmakta, aklımıza Türkiye üzerinden komplolar yapıldığı hususu gelmektedir.
Başbakan’ın Esad merkezli sert beyanları, tehditlere bezenmiş üslubu Türkiye’nin aleyhine olmuştur.
Artık tümüyle ortadadır ki, Başbakan ve hükümetinin Suriye politikası çökmüştür.
Kendi halkına kıyan ve şiddetin dibine batan Esad yönetimi ve diğer unsurlar Türkiye’ye istikrarsızlık ihraç etmektedir.
Görülmektedir ki, Suriye meselesi iyice çıkmaza yuvarlanmış, iyice yokuşa sürülmüştür.
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı’nın tezleri, tahminleri ve dış politika konsepti iflas etmiştir.
Bu şartlar altında Dışişleri Bakanı nereye kadar koltuğunda oturacaktır?
Başbakan yardımcıları Beşir Atalay ve Bülent Arınç hala görevde kalacaklar mıdır?
Reyhanlı’da patlayan bombaların sorumluları kesinlikle hesap vermelidir.
Sınırlarımızı eleğe çeviren Başbakan ve hükümeti sorumluluğu başka yerlere yıkmamalıdır.
Bu saldırıyı milli mesele deyip de arkasına saklanması, Reyhanlı’nın üzerinden siyaset yapılmasını ağır sözlerle savuşturmaya çalışması Başbakan’ı aklayamayacak ve kurtaramayacaktır.
Başbakan’a göre 50 vatandaşımızın hunharca katledildiği patlamayı konuşmak, üzerinde durmak ve tartışmak doğru değildir ve başkalarının ekmeğine yağ sürmek demektir.
Elbette kendisi durmadan bu ezberini dillendirmeyi sürdürsün, ama biz bildiğimizi okumaya ve bu meselenin üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz. diye konuştu.