03-05-2013 tarihinde eklendi
Suriye'de El- Kaide- Selefi vahşetinde yeni boyut
Peygamber sahabesini mezardan çıkardılar

Suriye'de harre olayını canlandıran tekfirci el-Kaide-Selefi teröristler sadece masumları katletmek, mukaddes mekanları bobmalamakla yenitmiyor şimdi de Peygamber ve Ehli Beyt yarenlerının kabirlerini yağmalayıp, mübarek naaşlarını mezardan çıkarıp götürmeye başladılar.
Hicri 51 yılında Hz. Ali'ye olan sarsılmaz bağlılığından dolayı Muaviye’nin emriyle şehit edilen Hucr.b. Adiyy'türbesini yıkarak kabirden mübarek naaşını çıkarıp kaçırdılar.   

 

Şam’ın Adra bölgesinde bulunan Kabri açan teröristler Hucr b. Adiyy’nin mübarek cesedinin sağlam olduğunu görünce onu bilinmeyen bir yere götürdüler.

Vakıflar Bakanlığı; karanlık düşüncelerden başka bir şey bilmeyen tekfirci ve silahlı bir terör grubunun Şam kırsalının Adra Bölgesinde Celil Sahabe Hucr Bin Udey el-Kindi’nin makamına bulundukları çirkef saldırıyı şiddetle kınadı.

Bakanlık yayınladığı ve SANA’nın bir nüshasını aldığı bildirisinde; tekfirci teröristlerin Celil Sahabenin makamını yıkmaları ve mezarını deşmelerinin tüm Müslümanların hürmetine çirkef bir saldırı olduğunu vurguladı. Bakanlık bu gibi saldırıların, tekfircilerin hoşgörü ve sevgi ilkelerine dayalı İslam dininin gerçek değerleri ve ilkelerinden ne kadar sapmış olduklarına bir kanıt teşkil ettiğini ifade etti.

Bu terör gruplarının kutsal mekanlar, cami ve kiliseler gibi ibadet yerlerini ahlaksız saldırılarını alışkanlık haline getirdiklerini belirten Bakanlık; Müslüman ve Hıristiyan kutsallıklarına bulundukları saldırıların insanlık düşmanları tarafından planlanan sistematik eylemler olduğuna dikkat çekti. Bakanlık bu saldırıların en bariz örneğinin Halep kentindeki Büyük Emeviler Camisine yapılan saldırı olduğuna işaret etti.

Vakıflar Bakanlığı Suriye halkının bu tekfirci ve karanlık düşünceli terör gruplarının gerçeğini her zamandan daha iyi bir şekilde idrak ettiğini belirterek, Suriye'yi devlet ve halk olarak hedef alan komplo ve komploculara karşı koymada daha kararlı ve azimli olduğunun altını çizdi.

Bu arada din arkasında saklanan tekfirci ve karanlık düşünceli terör grupları daha önce muhtelif illerde ve bölgelerde bir dizi cami, kilise ve dini makama çirkef saldırılarda bulunmuş, dini ve tarihi miras açıdan büyük bir değeri olan eserleri sabote etmişlerdi.


Hucr b. Adiyy el-Kindî kimdir?

"Güzel Hucr" olarak biliniyordu. Künyesi, Ebu Abdurrahman ve Zuhrehâr (Kindî kabilesinin lideri) lakaplı Adiyy b. Hars b. Amr b. Hucr'un oğludur. Bazıları baba silsilesinin şöyle olduğunu beyan etmişlerdir: Adiyy b. Muaviye b.Cebele b. Adiyy b. Rabîa b. Muaviye. Bunların her birisi "Kinde" kabilesinin büyüklerinden ve saygınlarından idiler.

Kendisi Resulullah'ın (s.a.a) sahabelerinden, İmam Ali (a.s) ve İmam Hasan'ın (a.s) ashabının büyüklerinden ve Kûfe Müslümanlarının ileri gelenlerinden ve reislerindendi.

El-İstiab adlı kitapta şöyle yazmaktadır: "Hucr'un yaşı diğer yaşlı sahabelerden küçük olmasına rağmen fazıl bir Peygamber sahabesiydi."
Güvenilir kişilerin içinden en seçkini idi. Ahiretini dünyaya öyle bir şekilde tercih etmişti ki, bu uğurda can vermeye dahi hazırdı. Ölmeye razıydı; ama İmam'ından vazgeçmeye asla! Bu, ayakların titrediği, arzuların erişemediği bir derecedir. Şam ve Kadisiyye'yi fetheden orduda yer almıştı. Cemel Savaşı'nda da İmam Ali'nin (a.s) safında yer almıştı. Sıffin Savaşı'nda Kinde kabilesinin, Nehrevan Savaşı'nda ise ordunun sol kanadının komutanlığını üstlenmişti. O, Tedmür denilen yerin batısında Dahhak b. Kays'ı yenen kahramandır. "Biz savaşın çocuklarıyız. Onu bol mahsullü kılar sonra meyvelerini toplarız. O bizi sınamıştır, biz de  aynı şekilde onu sınamışızdır." diyen kimsedir. İslâm'da silâhsız, savunmasız olarak öldürülenlerdendir.

Muaviye b. Ebu Süfyan, onu ve onun dostlarından 6 kişiyi Hicrî 51 yılında Merc-i Azra denilen yerde  (Şam'ın 12 mil ötesinde Ğute isimli bir bölge) öldürdü.

Mezarın yanında büyük bir cami bulunmaktadır. Kendisiyle birlikte şehit edilen 6 dostu da aynı mezarda gömülüdürler.

Hucr'un öldürülme Sebebi Hz. Ali'nin (a.s) hakkında çirkin sözler sarf eden Muğiyre ve Ziyad'ın sözlerini reddedip kabul etmeyişi idi. Hucr şöyle diyordu: "Ben şehadet ederim ki, yerdiğiniz ve hakkında çirkince sözler sarf ettiğiniz kişi yerilmeğe değil, övülmeye lâyıktır. Hakkında övücü sözler sarf edilen ise, yerilmeye daha müstahaktır." Öyle ki, Hucr bu sözleri yüksek sesle söylediği zaman halkın üçte ikisi onunla aynı fikri paylaşarak hep birlikte şöyle diyorlardı: "Allah'a andolsun ki, Hucr doğru söylemiş ve ne güzel konuşmuştur!"

http://caferider.com.tr/suriye-de-el--kaide--selefi-vahsetinde-yeni-boyut_h9246.html