Vahiy evinin kızı, cennet kadınlarının hanımefendisi Hz. Fatıma (sa) dünyaya teşriflerinin yıldönümünde, dünyanın birçok ülkesinde düzenlenecek olan anma ve kutlama etkinliğiyle anılacak. Ülkemizde ise İstanbul Halkalı'da faaliyet gösteren Zehra Ana Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından Küçükçekmeçe Arena'da (Eski Aşura Meydanı) çoşkulu bir anma ve kutlama etkinliği gerçekleştirilicek. 28 Mayıs Pazar günü saat 14:30 da yapılacak olan kutlama etkinliğine yönelik çalışmalar sürüyor. Yurt içi ve dışından önemli isimlerin katılacağı programa binlerce kişinin katılması bekleniyor. Program Cem Tv'den de naklen yayınlanacak.
Türkiye'nin en büyük gösteri merkezi olan İstanbul Küçükçekmece Arena'da 20 Nisan 2013 tarihinde yapılan Hz. Peygamber (saa)'in kutlu doğum etkinliğinin ardından ilk program olma özelliği taşıyor.
KÜÇÜKÇEKMECE ARENA
Halkalı Merkez Mahallesi inşaatı tamamlanan mega projede, teraslı 30 bin kişilik bir amfi tiyatro, 1300 metrekare kapalı spor salonu, 250 kişilik konferans salonu ve 600 araç kapasiteli bir otopark da yer alıyor. Küçükçekmece Arena, 700 metrekarelik sahnesi ile tiyatro, konser, dans gösterileri ve benzeri etkinlikler için büyük avantaj sağlayacak. Roma dönemi yapılarının en etkileyici eserlerinden birisi olan Efes Celsus Kütüphanesi'nden (M.S. 106) esinlenerek ortaya çıkarılan proje, tarihi ve modern mimariyi bir araya getirecek. Toplam 30 bin metrekare inşaat alanına sahip olacak olan projenin 2013 yılının başında bitirilmesi planlanıyor.
Türkiye'nin en büyük gösteri merkezi olma özelliğini taşıyan Arena, 35 bin kişiye hizmet verecek.
***
Hz. Peygamber (saa)'in dilinden Hz. Fatıma (sa)
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Dünya kadınlarının en üstünü dört kişidir: “İmran’ın kızı Meryem, Muhammed’in kızı Fatıma, Huveyled’in kızı Hatice ve Firavun’un hanımı Asiye.”[1]
Yine Peygamber (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Fatıma (a.s), ilklerden ve sonrakilerden bütün cennet kadınlarının en üstünüdür.”[2]
Hz. Resulullah (s.a.a), Hz. Fatıma’ya şöyle buyurmuştur: “Allah Teala senin gazabınla gazap eder, senin hoşnutluğunla da hoşnut olur.”[3]
Yusuf bin Zebyan dedi ki; Hz. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu:
“Fatıma (a.s), Allah katında dokuz isimle çağrılır: 'Fatıma, Siddika, Mübareke, Tahire, Zekiyye, Raziye, Merziyye, Muhaddese, Zehra.' Sonra 'Fatıma'nın ne anlama geldiğini biliyor musun?' buyurdu. Ben; 'Efendim bana açıkla' dedim. Bunun üzerine, İmam (a.s) şöyle buyurdu: 'Fatıma denilmesinin sebebi, şer ve kötülüklerden masum ve mahfuz olduğu içindir.' Sonra da şunu ekledi: 'Eğer Ali (a.s) olmasaydı, Adem'den kıyamete kadar yeryüzünde Fatıma için layık bir eş bulunmazdı.'[4]
Hz. Peygamber (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Fatıma bedenimin bir parçasıdır, ona eziyet bana eziyettir, onun hoşnutluğu benim hoşnutluğumdur ve Fatıma insanların bana en aziz olanıdır.” [5]
İbn-i Abbas şöyle diyor: "Bir gün Hz. Resulullah (s.a.a) oturuyordu. Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (aleyhim’us-selam) da Peygamber’ in yanındaydılar. Bu arada Hazret şöyle buyurdu: 'Allah’ım, biliyorsun ki, bunlar benim Ehl-i Beyt’im ve (nezdimde) insanların en değerlisidirler. Allah'ım, onları seveni sev, onlara düşman olanlara düşman ol, onlara yardım edene yardım et, onları bütün kötülüklerden münezzeh kıl, bütün günahlardan koru ve Ruh’ul- Kudus vasıtasıyla onları teyit et.' Daha sonra şöyle buyurdu: 'Ya Ali! Sen benden sonra ümmetin İmamı ve benim vasimsin. Sen müminleri cennete doğru hidayet edeceksin. Sanki kızım Fatıma’nın kıyamet günü nurdan olan bir bineğe bindiğini, sağ tarafında yetmiş bin melek, sol tarafında yetmiş bin melek, arkasında yetmiş bin melek ve önünde yetmiş bin melek olduğu halde hareket ettiğini ve ümmetimin mümin kadınlarını cennete götürdüğünü görür gibiyim. Beş vakit namazlarını kılan, Ramazan ayında oruç tutan, Allah’ın evini ziyaret eden, malının zekatını veren, kocasına itaat eden ve Ali’yi seven her kadın, Fatıma’nın şefaati vasıtasıyla cennete girecektir ve Fatıma dünya kadınlarının en üstünüdür.' Bu arada Hz. Resulullah'a: 'Fatıma sadece kendi asrının kadınlarının mı büyüğüdür?' diye soruldu. Bunun üzerine; Hazret şöyle buyurdular: 'Kendi asrının kadınlarının büyüğü olan Meryem binti İmran'dır. Kızım Fatıma, geçmiş ve gelecekteki bütün kadınların en üstünüdür..."[6]
Hz. Resulullah (s.a.a) Selman’a şöyle buyurdular:
“Ey Selman! Kim kızım Fatıma’yı severse cennette benimle birlikte olur; kim de ona düşman olursa ateşe atılır.
Ey Selman! Fatıma’ya sevgi beslemenin yüz yerde insana faydası dokunur; o yerlerin en kolayı şunlardır: Ölüm zamanı, kabre koyulurken, terazi kurulduğunda, mahşer günü, sırat köprüsünde ve sorgu sual zamanı.
Ey Selman! Kızım Fatıma kimden razı olursa ben ondan razıyım; ben de kimden razı olursam Allah ondan razı olur; Fatıma kime gazap ederse ben ona gazap ederim; ben de kime gazap edersem Allah ona gazap eder.
Ey Selman! O’na ve kocası Emir’ul Muminine, onun torunları ve Takipçilerina zulüm edenlerin vay haline.” [7]
Hz. Resulullah (s.a.a) uzun bir hadiste şöyle buyurmuştur:
“Ey Fatıma! Beni peygamberliğe seçen Allah’a andolsun ki, ben cennete girmedikçe diğer kimselerin cennete girmesi haramdır; sen benden sonra cennete girecek ilk şahıssın...
Ey Fatıma! Beni hak olarak meb’us kılana andolsun ki, sen kadınların hanım efendisi olarak cennete gireceksin...
Beni hak olarak peygamber gönderene andolsun ki, Hasan ve Hüseyin de senin sağ ve solunda oldukları halde cennete girecekler; sen cennetin en yüksek yerinden halka bakacaksın, Hamt bayrağı da Ali bin Ebu Talib’in elinde olacaktır...
Beni Peygamber seçene andolsun ki, senin düşmanlarına düşman olacağım; senin hakkını gasp edenler, seninle dostluk bağını kesip bana yalan atanlar pişman olacaklar, benim karşımda yer üzerinde süründürülecekler...” [8]
Hz. Resulullah (s.a.a) vefatına yakın bir zamanda Hz. Fatıma’nın elini Hz. Ali’nin eline koyarak şöyle buyurdular:
“Ey Ebe’l-Hasan! Bu, Allah’ın emaneti ve O’nun resulü olan Muhammed’in senin yanındaki vediasıdır. Öyleyse beni, O’nun hakkında gözet ve biliyorum ki, sen bunu yapacaksın.
Ey Ali! Allah’a andolsun ki, O (Fatıma), geçmiş ve gelecekteki cennet kadınlarının en üstünüdür. Allah’a andolsun ki, O, büyük Meryem’dir. Bil ki, Allah’tan O’nun ve senin için dua ettim, Allah da duamı kabul buyurdu...
Ey Fatıma! Allah’a andolsun ki, sen razı olmadıkça ben razı olmayacağım.” (Bu sözü üç defa tekrarladı) [8]
Hz. Resulullah (s.a.a) vefat anında Fatıma (a.s)’a şöyle buyurdu:
“Ey Fatıma! Allah’a andolsun ki, senin ağlamandan dolayı, Allah’ın arşı ve onun etrafındaki melekler, gökler ve yerler ve onlarda olan her varlık ağlayacaktır.” [9]
Ebu Eyyub-i Ensari şöyle diyor:
Hz. Resulullah (s.a.a) hastalandı, Fatıma (a.s) Hazret'in ziyaretine gelerek ağladı. Resulullah (s.a.a) onun bu durumunu görünce şöyle buyurdu:
“Ey Fatıma! Allah Teala seni çok sevmektedir. Seni, geçmişi herkesten parlak olan ve ilmi herkesten daha çok olan biriyle evlendirdi. Allah Teala yeryüzündeki insanlara özel bir şekilde teveccüh edip onların arasından beni seçti, beni mürsel bir peygamber kıldı; yine yeryüzüne teveccüh etti, onların arasından kocanı seçti ve seni O’nunla evlendirmek ve O’nu vasi kılmam için bana vahyetti.
Ey Fatıma! En üstün peygamber bizdendir, O da babandır; en üstün vasi bizdendir, O da eşindir; en üstün şehitler bizdendir; Onlar da babanın amcası Hamıza ve iki kanadıyla cennette uçan ve istediği yere giden babanın amcası oğlu Cafer’dir; cennet gençlerinin efendileri olan Hasan ve Hüseyn bizdendir; Onlar da senin evlatlarındır. Canım elinde olan Allah’a andolsun ki, bu ümmetin Mehdisi bizdendir, O da senin torunlarındandır.” [10]
Yine Hz. Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
“Eğer iyilik ve güzellik bir şahıs olmak isteseydi, o mutlaka Fatıma olurdu; oysa Fatıma ondan daha üstündür. Kızım Fatıma soy, yücelik, keramet ve bağış bakımından yeryüzündeki insanların en üstünüdür.” [11]
Emir’ul-Muminin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah’a andolsun ki, şimdi öyle bir söz diyeceğim ki, benden başka kim o sözü söylerse yalancıdır: Ben alemlere rahmet olan Peygamber'den miras aldım, eşim (Fatıma) ümmetin kadınlarının en üstünüdür; ben de vasilerin en üstünüyüm.” [12]
Hz. Ali (a.s) Hz. Fatıma (a.s) hakkında şöyle buyurdular:
“Allah’a andolsun ki, ben O’nu (Fatıma’yı) kesinlikle öfkelendirmedim; hayatta olduğu müddetçe onu sevmediği bir işe mecbur etmedim; O da beni öfkelendirmedi, bana karşı gelmedi; Ona baktığımda bütün gam ve üzüntüler kalbimden yok olup giderdi.” [13]
Hz. Ali'nin (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
“Allah’a andolsun ki, Fatıma’yı kendi gömleğinde yıkadım, tertemiz idi, Resulullah’ın henutundan kalan henutla onu henutladım. Onu kefenledikten sonra; ‘Ey Ümmü Gülsüm! Ey Zeyneb! Ey Sekine! Ey Fizze! Ey Hasan! Ey Hüseyn! Gelin annenizle vedalaşın, ayrılık vakti yetişmiştir, görüşmek cennet ve kıyamete kalmıştır’ diyerek onları çağırdım. Hasan ve Hüseyn öne gelip ağlayarak; 'Ey Hasanın annesi! Ey Hüseyn’in annesi! Ceddimiz Muhammed Mustafa’yı gördüğünde selamımızı O’na ilet ve O’na de ki, senden sonra yetim kaldık' diye annelerini sesleyip O’nunla konuştular.
Allah şahittir ki, Fatıma sızladı, feryat etti, ellerini kefenden çıkarıp onları bağrına bastı, bu esnada gayptan şöyle bir ses geldi: “Ey Ebe’l-Hasan! O ikisini annelerinin göğsünün üzerinden kaldır. Allah’a andolsun ki, göklerin meleklerini ağlattılar, dost (Allah), dostu (Fatıma’yı) görmeğe müştaktır...” [14]
İmam Hasan (a.s) da annesi hakkında şöyle diyor:
“Cuma gecesi annem Fatıma (a.s) mihrapta durup ibadete koyulmuştu, şafak atıncaya kadar hep rüku ve secde halindeydi; mümin erkek ve kadınların ismini zikredip onlar için çok dua edip fakat kendisi için Allah’tan bir şey istemediğini gördüm. Bunun üzerine anneme; "Ey anne! Neden diğerlerine dua ettiğin gibi kendin için de dua etmiyorsun?' dedim. Buyurdular ki: 'Evladım! Önce komşu sonra insanın kendisi." [15]
İmam Hüseyn (a.s) Resulullah (s.a.a)’ın şöyle buyurduğunu naklediyor:
“Fatıma kalbimin sevincidir; iki oğlu kalbimin meyvesidir; eşi gözlerimin nurudur; evlatlarından olan İmamlar, Rabbimin eminleri ve O’nunla yaratıkları arasında ilişki bağıdırlar; kim o bağa sarılırsa kurtulur, kim de ondan ayrı kalırsa helak olur.”[16]
İmam Muhammed Bakır (a.s) da babalarından naklen şöyle buyurmuştur:
“Resulullah'ın (s.a.a) kızı Fatıma'nın (a.s) “Tahire” lakabıyla adlandırılması, her denes ve refesten (kir, leke ve çirkin şeylerden) tertemiz olduğu içindir...” [17]
İmam Sadık (a.s) da şöyle buyurmuştur:
“Fatıma (a.s) hayatta olduğu sürece Allah Teala diğer kadınları Hz. Ali (a.s)’a haram kılmıştı; çünkü Hz. Fatıma (a.s) kadınların gördüğü adetten pâk idi.” [18]
__________________
[1] - Keşf’ul- Ğumme, c.2,s.76, Bihar-ül Envar c. 8, s. 178, c. 43, s. 19, 36.
[2] - Keşf'ül- Ğumme c. 2, s. 76, Bihar-ül Envar c. 14, s. 206, c. 43, s. 21, 37.
[3] - Keşf'ül- Ğumme, c.2,s.84. Usd’ul- Ğabe, c.5,s.522, Bihar-ül Envar c. 27, s. 70, 37, 70, 43, s.19, 20, 21, 42, 46, 48, 53, 54, 220.
[4] - Bihar-ül Envar c. 43, s. 10, Keşf’ul- Ğumme, c.2,s.89.
[5] - Keşf'ül Ğumme c. 2, s.92, Bihar-ül Envar c. 43, s. 26, 39.
[6] - Bihar’ul- Envar, c.43, s. 24.
[7] - Feraid’us- Simtayn, c.2, s.67.
[8] - Bihar’ul- Envar, c.22, s.491.
[9] - A.K. c.22, s.484-491.
[10] - A.K. c.22, s.484- 491.
[11] - Bihar-ül Envar c. 37, s. 41, c. 43, s. 97 Ayrıca bu hadis, Bihar-ül Envar kitabının c. 28, s. 52, c. 36, s. 307, 369, c. 38, s. 11, c. 51, s. 76, 79, 91'de benzeri tabirlerle Selman-ı Farisi, Ebu Said-i Hudri'den de rivayet edilmiştir. Yine bkz. Yenabi’ul- Mevedde, s.436. Mütahab’ul- Eser, s.192.
[12] - Feraid’us- Simtayn, c.2, s.68.
[13 - Bihar’ul- Envar, c.43, s.143.
[14] - A.K. c.43, s.134.
[15] - A.K. c.43, s.179-180.
[16] - A.K. c.43, s.81.
[17 - Feraid’us- Simtayn, c.2, s.66.
[18] - Bihar’ul- Envar, c.43, s.19.