Human Rights Watch kuruluşu yine Libya’da ‘insanlık suçu işlendiğini’ açıkladı. İnsan hakları savuncularının dikkatini Taverga şehrinde yaşayan kara derili insanların trajedisi çekti. Muammer Kaddafi rejiminin yıkılmasından sonra isyancılar bu şehirde yaşayan insanlara şehri terk etmeleri için ultimatom verdiler. Bunun nedeni ise şehir sakinlerinin çatışmaların yaşandığı dönemde Albay’a destek vermiş olmaları. İnsanlara en gerekli eşyalarını dahi alma izni verilmedi ve ölümle tehdit edilerek geri dönmeleri yasaklandı. Taverga şehrinden kovulan insanlar Libya’nın değişik yerlerinde kamplarda yaşıyorlar ve silahlı kişilerin sürekli baskı ve saldırılarına maruz kalıyorlar.
Birleşik ve Demokratik Birlik Başkanı Fatma Bu An-Niran, Taverga’da meydana gelen ve yaşanmaya devam edenleri insan hakları savunucularının ‘Kuru’ raporu yansıtmaya yeterli değil dedi. An-Niran sözlerine şöyle devam etti:
Taverga nüfusu 40 bin kişiyi aşıyor. Şimdi bu insanların doğdukları şehir terk edildi, yağmalandı, binalar tahrip edildi, insanların çoğu ya yerinde öldürüldü ya da hapishane odalarında işkenceye çekildi. Taverga hayalet şehir haline döndü. Bu şehrin talihsizliği milis denilen halkı yaptıkları canavarlıklarla bilinen Misuratı’ya yakın bir mesafede bulunuyor olması. En korkunç olanı da bu milislerin bazı liderleri Libya devlet kurumlarında üst makamlara sahipler. Bunlar arasında genel karargah da var, parlamento da var bazı yerel yasama organları da var. Taverga sadece hakkında bilgi alınan tek örnek. Oysa benzeri olaylar ülkenin her yerinde meydana geliyor. Örneğin Bani-Valid’de aynı şekilde çocukları, kadınları öldürdüler. İnsanları sebepsiz tutkluyorlar ve hiçbir soruşturma, mahkeme olmadan hapislerde tutuyorlar. Hatta bazı özel pazarlar da insan satışına kadar iş götürülmüştür. Yani köle ticareti yeniden doğmaktadır. Tüm bunlar bütün dünyanın gözü önünde ve sessiz onayı ile yapılıyor.
Taverga’nın Human Rights Watch raporlarında ilk defa yer almadığını belirtmek lazım. Daha 2011’de insan hakları koruyucuları muhalif Ulusal Geçiş Meclisi’nin dikkatini şehirdeki duruma çekmişlerdi. Şimdi yaptıkları gibi oradaki duruma müdahale etmeleri çağrısında bulunmuşlardı. Rusya Bilimler Akademisi Doğu Araştırmaları Enstitüsü bilim çalışanı Anatoliy Yegorin, ancak anlaşılan o ki aradan iki yıl geçmiş olmasına rağmen Taverga konusunda yine alarm sinyalleri veriliyor, şehir sakinlerinin bundan sonraki kaderinin ne olacağı belli değil diyor. Yegorin sözlerine şöyle devam etti:
Yönetim çok zayıf, istedikleri yerlerde bile düzen kuramıyorlar. Trablus’a dışarıdan yardım geleceğini düşünmeye bile gerek yok. Kaddafi rejimini yıkan Batı hala hatırladıkları ve korudukları petrol kaynakları ve bununla ilgili altyapı tesisleri dışında Libya’yı fiilen unuttu. Tüm bunlara rağmen belirtmek isterim ki Trablus isteseydi Taverga’daki durumun normale dönmesi için birşeyler yapabilirdi. Ancak birşeyler yönetime bunu yapmaya hiç gerek olmadığını söylüyor.
Şehirdeki durum ile ilgili endişeleri dile getirmek yerine buraya uluslararası bir komisyon gönderilmeli ki olanlardan kimin suçlu olduğu tespit edilebilsin. Soruşturma yapılmadan da bu olayların arkasında Kaddafi’yi yıkanların durduğu zaten belli. Yeni yönetim bir türlü rahatlayamıyor ve hala Kaddafi’yi desteklemiş olanlara en şiddetli yöntemlere başvurarak baskı uygulamaya devam ediyor. Libya’nın yeni yönetiminin kendi ülkesinde insani sorunlarla uğraşacak halleri de yok. Şimdi daha çok Suriye’deki isyancılara silah göndermekle meşguller.
Yani anlaşılan o ki Libya’da insan hakları alanındaki felaket daha da derinleşecek. Human Rights Watch’ın yeni canavarlıklari işkenceler ve cinayetler ile ilgili raporunu beklemekten başka yapacak bir şey kalmıyor.