Vekalet savaşı yürütülüyor
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nde (ESAM) düzenlenen “Yeniden Şekillenen Dünyada Aktörler ve Politikalar” konulu panelde konuşan Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Seyfettin Erol ise, soğuk savaş sonrası dünyada koskoca bir belirsizlik ve kaos yaşandığına dikkat çekerek, “Bu kaos sonrası nasıl bir yeni dünya düzeni kurulacak. Bu belirsiz. Çünkü genelde büyük savaşlar sonrası dünya düzeni kurulmuş” dedi. Soğuk savaşın bittiğini ama zihniyeti, retoriği ve işleyişinin BM, IMF ve NATO gibi kurumlarda devam ettiğini ve dünyadaki karmaşanın temelinde de bunun yattığını kaydeden Doç. Seyfettin Erol, ABD, Rusya, Çin ve Türkiye ekseninde çok kutuplu bir dünya oluştuğunu, Türk-İslam coğrafyasının lidersiz olması ve bu zayıflığından dolayı birçok gücün etki alanına girdiğini vurguladı.
Dünyanın yeniden yapılanmasında Balkanlaştırma siyasetinin yoğun olarak uygulandığına vurgu yapan Doç. Dr. Erol, “Güç boşluğu olan Ortadoğu, Afrika, Rusya ve Uzakdoğu’ya doğru bir Balkanlaştırma projesi uygulanıyor. Bu çerçevede Myanmar’a kadar olan geniş bir bölgeye bakıldığında Medeniyetler Çatışması işliyor. Ancak net, sınırları çizilmiş çok kutuplu dünya yok. Ne yekpare Batı, ne yekpare Doğu var. Fazlasıyla kaotik bir dünya. Her an yeni ittifaklar ve saf değiştirmeler olabiliyor” şeklinde konuştu. Böyle bir dünyada NATO müttefiki bir Türkiye’nin, diğer yandan Rusya, Shangay İşbirliği Örgütü, İslam Dünyası ile de ilişkilerini geliştirdiğini kaydeden Seyfettin Erol, “Türkiye gerçekte nerede duruyor ve ne yapıyor kimse bilmiyor. Bu yönüyle de şu an Türkiye’yi eleştirmeyen bir güç yok” diye konuştu.
Vekaleten savaşlar dönemi
“Dünyada şu an vekaleten savaşlar dönemini yaşıyoruz. Hiçbir güç, doğrudan savaşa katılmak istemiyor. Rusya ve Amerika doğrudan karşı karşıya gelmek yerine ya devletler veya örgütler eliyle vekaleten savaşlar yürütüyorlar” diyen Doç. Dr. Seyfettin Erol, “Örneğin Afganistan’da bir takım örgütler eliyle veya Pakistan üzerinden savaştılar. Suriye bunun son örneği. Çatışma, ABD, Çin ve Rusya, yani Doğu ve Batı arasında. ABD, Türkiye ve Körfez ülkeleri üzerinden, Rusya ise İran üzerinden yürütüyor” dedi. Erol, Suriye üzerinde Türk-Batı ilişkilerinin dört dörtlük gitmediğini ve Esed sonrasından Türkiye’nin endişe duyduğunu belirtti. Erol, “Türkiye ne zaman Batıdan bir tokat yediyse, çok önemli dış politika açılımlarına gitti. Batıdan biraz ayrıldığında daha samimi, özüne uygun yapılanmalara gitti” tespitinde bulundu.
Saadet Partisi’nin Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğlu, dünyada 2001 yılından beri İslam’a karşı daha planlı ve bilinçli bir yıpratma, çürütmeye yönelik adımlar atıldığını belirterek, ABD’nin önemli düşünce ve strateji kuruluşlarından Rant Coorporation’ın hazırladığı Sivil Demokrat İslam isimli kitaba göre Müslümanların, Batılılara karşı zararsız hale getirilmesi için dört grup halinde sınıflandırıldığını bildirdi. Buna göre, “Kökten dinciler, gelenekçiler, yenilikçiler ve laik seküler Müslümanlar” şeklinde bir ayrıma gidildiğini kaydeden Karamollaoğlu, “Yenilikçi fikre sahip olanların etkinliğini artırmamız lazım” diye karar aldıklarını ve bütün dünyada “ılımlı Müslümanlar ağı oluşturmak” için çalışmalar yaptığını ifade etti.
Dünyada Müslümanların inanç sistemlerini tahrip edip kendi aralarında farklılıklar oluşturulması, iktidarlara ekonomik baskı yapıp etki altına alınması ve en sonunda da askeri müdahale seçeneğine başvurulduğunu dile getiren Karamollaoğlu, “İşte Erbakan Hoca, 1969’dan itibaren mücadeleye temel teşkil etsin diye ahlak ve maneviyatın ve inancın güçlenmesi için çalışmalar yapmaya başladı. Çünkü inancı güçlü insan bir mücadeleye girişebilir. Hemen ardından da teknolojik ilerleme ve sanayi de kalkınma için çalışmalara başladı” şeklinde konuştu.
|
|