Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğine gönderdiği mektupta, uluslar arası soruşturma komisyonunun 20-12-2012 tarihinde yayınladığı Suriye’deki gelişmelere ilişkin ilerleme raporunun komisyona sunulan tek taraflı bilgileri inceleyip araştırmadan sunduğunu belirtti.
Bakanlık, söz konusu raporun profesyonellikten uzaklaştığı gibi tek taraflı olduğunu vurgulayarak “komisyon lojistik meseleleri Suriye’nin yüksek komiserliğe sunduğu doğru ve belgelenmiş bilgileri kullanmama gerekçesi olarak göstermeyi sürdürürken bu bilgilerin doğru olmadığında ya da iddia olarak nitelendirmekte ısrar ediyor” dedi.
Özel ve Kamu Mülklerin Yağmalanıp Komşu Ülkelerde Satıldı
Bakanlık mektubunda, komisyonun silahlı terör gruplarının yaptığı eylemleri geç ve çekinerek sunduğunu belirterek komisyonun yetkisi dışında olan misket bombası kullanma iddiası dâhil yanlış bilgileri ve doğru olmayan yasal gerekçelere değinmeye devam ettiğini söyledi.
Bu iddianın tamamıyla yanlış olduğuna dikkat çeken bakanlık, komisyonun kendine verdiği uluslar arası insani kanunları soruşturma yetkisinin Suriye’nin de daha önce belirttiği gibi mevcut olmadığının altını çizdi.
Mektupta, komisyonun insan haklarıyla doğrudan ilişkisi bulunan konulara değinmediğine dikkat çekildi. Bakanlık, “komisyon, ulusal sanayiyi yıkmak amacıyla Halep kentinde fabrikaların silahlı terör grupları tarafından yıkılmasını, bir kısmının soyulup içindeki malların komşu ülkelere kaçırılmasını es geçti. Uygulanan ekonomik ambargoya rağmen devleti büyük mali yüke sokan ilaç depolarının çalınması ve komşu ülkelerde satılması veya tamamıyla yıkılmasını da görmezden geldi. Bunlar sağlık ve kalkınma haklarına açık ihlal teşkil ediyor” dedi.
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, komisyonun raporunda gıda krizi, gıda depoları ve tahıl konvoylarının soyularak bazı komşu ülkelerde satılması, tarım ürünlerinin yağmalanması, Suriyelilerin aç bırakılması, elektrik üretim istasyonlarının sabote edilmesi ve onarımının programlı şekilde engellenmesi gibi ihlallere değinmediğine işaret etti.
Bazı Güçler Provokasyon Yapıyor
Bakanlık, tüm bunların Suriye’nin 2011 yılından önce tanık olmadığı suni krizler olduğunun altını çizerek soruşturma komisyonunu uluslar arası insani kanunları soruşturmaya iten nedenler konusunda soru işaretleri yarattığına değindi.
Bakanlık mektubunda, komisyonun demeçleri ve ulaştığı sonuçların bazı ülkelerin Suriye krizine ilişkin demeçleri ve tutumlarıyla uyumlu şekilde gelmesinin de şüphe yarattığına dikkat çekerek komisyonun terörle mücadeleyle ilgili uluslar arası kanunlar ve özellikle güvenlik konseyinin kararlarından yararlanmama nedenlerinin hala bilinmediğini kaydetti.
Bu kanun ve kararların Suriye’de yaşananlar için de geçerli olduğuna işaret edilen mektupta, soruşturma komisyonunun Suriye’nin krizin başından bu yana açıklamaya çalıştığı davaları göz ardı etmesinden duyduğu esef dile getirildi.
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, belirli bazı güçlerin Suriye’de mezhep çatışmasını kışkırtmaya çalıştığını, öldürme, işkence, hırsızlık, adam kaçırma eylemleriyle birlikte uluslar arası tüm kanun ve insani değerlere aykırı davranışları aklamak için tekfirci fetvalar çıkardığını bildirdi.
Terör Grupları Benzeri Görülmemiş İhlallerin Önünde Kapıları Açtı
Suriye’nin geçmişte, toplumun yabancı olduğu bu olgularla mücadele ettiğini ifade eden bakanlık, fakat Suriye’nin uyarılarını dikkate almayan ve şüpheyle bakan komisyonun çağrılara kulak asmayıp, Suriye’yi karalama kampanyasına katılmayı seçtiğine vurgu yaptı.
Mektupta, komisyonun silahlı terör gruplarının Suriye’de benzeri görülmemiş insan hakları ihlallerinin önünü açtığı belirtildi.
Suriye’nin Uyarılarını Dinleseydi Olaylar Daha Farklı Şekilde Gelişebilirdi
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, “ komisyon başından itibaren Suriye’nin uyarılarını dinleyip Suriye’deki mezhep kışkırtıcılığını çarpık şekilde dillendirmek için beklemeseydi olaylar daha farklı şekilde gelişebilirdi” diye belirtti.
“Komisyondan tehlikeli konulara girmeden önce bölgenin karmaşık siyasi coğrafyasını iyice okuyup anlaması beklenirdi” diyen bakanlık, komisyonun Suriye’nin sunduğu bilgileri uygun zamanda kullanıp Suriye kanlarının akıtılmasını durdurabilme fırsatını kaçırdığını dile getirdi.
Bakanlık mektubunda, Suriye topraklarında birçok ırk, din ve mezhebin binlerce yıldır ortak bir yaşam sürdüğünü ve dini inançlarını özgürce uyguladığını belirterek komisyonun Suriye toplumuna birkaç ay önce dayatılan, temelde reddedilen çirkin mezhep ve ırk ayırımından söz edilmesine iten unsurları araştırması gerektiğini ifade etti.
Din ve İnanç Özgürlükleri İhlallerinin Raporlarında Yer Almaması İlginçtir
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, komisyonun bazı tarafların Suriye dışında çıkardıkları, tolumun bazı oluşumlarını öldürmeyi mubah gören tekfirci fetvaları soruşturmamasının şaşırtıcı olduğunu söyleyerek din ve inanç özgürlüklerinin ihlal edilmesinin komisyon raporlarında yer almamasını sorguladı.
Bakanlık, komisyonun ganimetler için çarpışan silahlıların karanlık düşünce ve uygulamaları ve onları kışkırtanların krizin başından itibaren Suriye toplumuna giren temel unsur ve yaşananların sorumlusu olduğu gerçeğine ulaşamadığına dikkat çekti.
Komisyonun bilgilerini kurbanlardan edindiği iddiasının esef verici olduğuna işaret eden bakanlık, raporun gayri resmi örgütlerden ya da Suriye kanının akıtılmasına ortak olan ve krizin alevlenmesinden çıkar sağlayan ülkelerden edinilen güvenilir olmayan bilgilere dayandığına ilişkin delillerle dolu olduğunun altını çizdi.
Terörü Destekleyen ve Provoke Edenlerden de Söz Edilmedi
Mektupta, komisyonun silahlıları barındıran, silahlandıran ve finanse eden, istihbarat bilgileri ve medya desteği sağlayan dış güçlerin rolünden söz etmediğine işaret edilerek bu güçlerin aynı zamanda ulusal diyalog çabalarını da baltaladığına dikkat çekildi.
Bakanlık, komisyonun dış güçlerin krizde oynadığı rolü göz ardı etmesinden duyduğu endişeyi dile getirdi.
Bakanlık mektubunu, “komisyon bu raporunda çalışmalarının profesyonel olmadığı ve taraflı bir tutum takındığını bir kez daha kanıtladı. Raporda sunduğu sonuçlar bazı ülkelerin tutum ve yönelimleriyle uyumlu şekilde gelmiştir. Konulara bu ülkelerin siyasi yönelimlerine göre odaklanması Suriye’deki durumu ciddiyetle ele almadığını göstermiştir. Komisyona ciddiyeti ve objektifliğini kanıtlaması için birçok fırsat verilmesine rağmen bu fırsatları kaçırmıştır” diyerek noktaladı.
|
|