Hz. Ali'nin yolunu seçtim
Wakamatsu’nun Türk eşi Nursen de Erciyes Üniversitesi Japon Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun. Wakamatsu çiftinin ”Deniz Tomoki Wakamatsu” adında bir oğlu bulunuyor.
Türkçe ve Japonca’nın yanı sıra İngilizce, Fransızca ve Arapça bilen 35 yaşındaki Wakamatsu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ”Antropolog olarak araştırma konusu bulmaya çalışırken, bir hocam Türkiye’de Alevi toplulukları üzerine çalışmamı tavsiye etti. Bunun üzerine başladığım çalışmada Alevi ocağı olan Baba Mansur Ocağı dikkatimi çekti ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde saha çalışması yapmaya başladım. Artık nasip kısmet diyelim, Tunceli’ye gelme imkanım oldu. Tunceli benim gibi bir antropolog için yaşayan laboratuvar gibi. Alevi geleneklerini sürdüren halklar arasında yaşamak benim için, aynı zamanda antropolog olarak laboratuvarda bulunmak gibi oluyor. Dolayısıyla Tunceli’de çalışıyorum” diye konuştu.
-”Elhamdülillah Müslüman’ım”
Türk kültürü ile Japon kültürünün birbirine benzediğini ifade eden Hiroki Wakamatsu, şunları söyledi:
”Elhamdülillah Müslüman’ım. Önceki dinim Şintoizm ile Budizm’in karışımı, yani Japonya’da halk dini deniyor. Müslüman olmak için uzun zamandır tereddüttüm vardı. Cenab_ı Allah, Ankara Üniversitesi’nde hocalarımız vasıtasıyla Müslüman olmayı nasip etti. Ondan sonra Alevi yolunu seçtim. Ben şahsen, İslam’ın Allah’a ulaşmanın en doğru yolu olduğuna inanıyorum. Şimdi bir kuyu düşünün, bir kuyudan su akarken sağ tarafından içsem de aynı su, sol tarafından içsem de aynı su, fakat yol farkı var. Alevilik, Hazreti Ali’nin yolunu takip eden anlamına gelir. Dolayısıyla ben de Hazreti Ali’nin yolunu takip etmek istediğim için onun yolunu seçtim. Zaten Türk kültürü ve Alevi kültürü ile Japon kültürü arasında çok benzer noktalar var.” Wakamatsu, Tunceli Üniversitesi’ni seçme nedenini şöyle açıkladı: ”Bu üniversitede solcu, sağcı olarak dışlanmıyor. Kimse dinci diye, ülkücü diye, komünist diye dışlanmıyor. Yani çeşit çeşit insanlardan oluşan bir üniversite. Zaten üniversitenin anlamı, evrensel kenttir. Ben ta uzaktan, Japonya’dan geldim. İki yıl oldu, kimse beni hiç Japon diye dışlamadı. Yani üniversitenin güzel bir özelliği budur. Tunceli Üniversitesi’nin güzel bir özelliği, yani ne sağcıdır, ne solcudur, ne komünisttir, ne ateisttir, ne dindardır, ne ülkücüdür yani kimse kimseye karışmaksızın, dışlanmaksızın ortak yaşama kültürünü geliştiriyor yani en güzel noktası budur. Bundan dolayı ben Tunceli Üniversitesi’ni seçmeye karar verdim” diye konuştu.
Üniversitenin geleceğinin parlak olduğunu vurgulayan Wakamatsu, ”Tunceli Üniversitesi’nin, 2008 yılında kurulan üniversiteler arasında akademik kadrosu en kaliteli üniversite olduğu kanaatindeyim. Üniversitenin yapılmasıyla bu şehir çok canlanmış. Büyük şehirlerde kütüphane ve benzeri şeylere kolay ulaşıyorsunuz ama ders çalışırken konsantre olamıyorsunuz. Büyük şehirlerde çok sayıda eğlence merkezi var derken acaba üniversite öğrencileri ders mi öğreniyor ya da eğlenceye mi gidiyor bilemiyorum ama böyle bir yerde oturup kitabını okuyacaksın, derse gireceksin, mükemmel bir ortam. Dolayısıyla burayı hem araştırma açısından hem de öğrencilik açısından mükemmel bir yer olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
-Hiroki’nin öğrencileri-
Hiroki Wakamatsu’nun öğrencilerinden Sevgi Aker (22) ise ”Hiroki hoca, kendini öğrencilerinin eğitimine adamış mükemmel bir eğitimci” dedi.
Mehmet Karanfil (22) de ”Tunceli Üniversitesi’ne gelmem ve Hiroki hocayla tanışmamla hayatımda çok şey değişti. Bu değişimde Hiroki hocanın çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Bir Japon hocanın dersime girmesi benim açımdan çok güzel bir şey ve kendi alanında da çok iyi bir hoca olduğuna inanıyorum. Bana da çok şey aktardığına ve aktarmaya çalıştığına inanıyorum” diye konuştu.
Perihan Alıncak (21) da ”Hiroki hocanın Tunceli’ye gelmesinden dolayı gerçekten mutluluk duyuyorum. Hiroki hocamızın Alevi toplumuyla ilgili araştırmaları ve çalışmaları var, bu açıdan da mutluyum. Onun böyle çalışmalar yapması, Alevi toplumuna karşı ilgi duymasından” ifadelerini kullandı.
Mevlüt Şaybak (23) ise ”Hiroki hocamız, akademisyenliğinden öte gerçekten müthiş bir insanlık olgusuyla, ırk, herhangi bir milliyetçilik yaklaşımı olmaksızın tüm insanlara eşit şekilde yaklaşan, kendi yapısında bulunan hoşgörüyü farklı toplumlara çok iyi bir şekilde aktarabilen müthiş bir kişilik” dedi.
|
|